DOLAR 32,5933 0.35%
EURO 34,8180 0.19%
GBP 40,3890 -0.55%
ALTIN 2.508,230,96
BITCOIN 20982632,92%

‘Başkanlık rejimi şart’

ABONE OL
25 Aralık 2016 10:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Ekonomist Ergün, “En büyük sorunumuz siyasal rejimimiz, yani yürütme-hükümet konusudur. Daha fazla, “yaşam kalitesi, özgürlük, refah ve güvenlik“ istiyorsak başkanlık rejimine geçmeliyiz. 40 yılda 38 hükümet ve bunların çoğu da koalisyonlar olmuş. Veriler ve sonuçlar ortadadır. KKTC gibi küçük bir ülkede başkanlık rejimi elzemdir ”dedi

 

Ergün, “Mevcut sistem, popülizm, yozlaşma ve verimsizlik üretiyor. Verimli çalışmayan bir sistemle sorunlarımızı çözemeyiz. Sorunları çözmek için ilk önce  “siyasal rejimimizi” değiştirmeliyiz. Eğer, siyasal rejimi başkanlık rejimi ile değiştirebilirsek; o vakit devlet aletini, sağlıklı, verimli, istikrarlı çalışabilir hale getirebiliriz. Çünkü, mevcut sistemi kilitledik ve patinaj yapıyoruz” şeklinde konuştu

 

Ergün, “henüz rotamız netleşmedi, hangi yöne kırılacağımızı bilemiyoruz, 2017 yılında bu kırılma bizi ya arka bahçeye, ya da ön bahçeye iteleyecek, umarım, içinde bulunduğumuz ağır sorunları ön bahçe ekonomisinde daha rahat bir ortamda çözme ve normalleşme şansını yakalarız. Yoksa, 2017’de çözüm ihtimali ortadan kalkarsa arka bahçe ortamında epey acı çekerek bir çok sorunumuzu çözmek zorunda kalacağız” diye konuştu.

 

 

 

 

 

Deniz ABİDİN

 

Ekonomist Necdet Ergün, 2016 yılını ekonomik açıdan Yeni Bakış’a değerlendirerek,  2017’den beklentilerini anlattı. Ergün, 2017 yılında “beklenen büyük kırılmayı yaşayacağız” diyerek, büyük kırılmanın olumlu veya olumsuz anlamda olabileceğini söyledi. “Bıçak sırtı bir dönemdeyiz,  hangi yöne kırılacağımız muhtemelen önümüzdeki Ocak ayında Cenevre’de yapılması planlanan Kıbrıs konferansı ile ortaya çıkacak. Hem Türkiye’de hem de Kıbrıs müzakerelerinde olan bitenlerin ve bugüne kadar halı altına süpürüp, öteleyip-ertelediğimiz ve artık taşınır olmaktan çıkmak üzere olan KKTC’nin ağır ekonomi-politiği sorunlarıyla hangi ortamda yüzleşeceğimizi göreceğiz” dedi. Ergün, gelinen aşamada  ülkenin yüksek kamu ve özel borç stoku, yüksek kamu finansman açığında orta gelir tuzağına takılmış bir ekonomi durumunda olduğunu belirtti.

 

“Doğru vizyon ve politikalar uygulanmadı”

Açıklamalarında, KKTC ekonomisinin yüzleşmesi gereken üç büyük sorunu olduğuna dikkat çeken Ergün, sorunları ise şu şekilde sıraladı; “Kamu borç stoku-kamu finansman açıkları ve özel sektör borçluluğu, yapısal sorunlar, ekonomiyi büyütecek açılımlar ve ekonomik iklimi iyileştirecek reformlar ile mülkiyet sorununu çözmek için atılacak adımlardır. Bunlarla er ya da geç yüzleşeceğiz. Eğer verilere dikkatli bakarsak, KKTC ekonomisinin 2008’den beri patinaj yaptığını görürüz. Ekonomimizde ciddi bir büyüme sorunu vardır. Bunun birçok eş zamanlı sebebi var. Ekonomiyi reel ve gerçek anlamda bu süre içerisinde büyütemedik. Hatta, doğru vizyon ve politikaları uygulamış olsaydık bugün değil 3,7 milyar USD’lerde çok rahatlıkla 5 milyar USD’ye ulaşırdık”

 

“Refah istenilen düzeyde artırılamadı”

Ergün, KKTC ekonomisinin 2008-2016  dönemine bakıldığında refahın istenilen düzeyde artırılamadığına dikkat çekerek, satın alma gücünde düşüş olduğunu ve  gelir dağılımında bozulma meydana geldiğini belirtti. Ergün, kamu borç stokunun çok fazla artığını hatta patladığını belirtti. Kamu finansman açığının  görece azaldığını, ancak hala çok yüksek olduğunu ifade eden Ergün, özel sektör ve tüketicinin ise çok borçlu durumda olduğuna vurgu yaptı.  Ergün, ekonomide görünen nominal büyümenin kaliteli olmadığını belirterek, bunun genele yayılmadığını ve bazı sektörler haricinde ciddi sıkıntı olduğunu kaydetti.

 

“Ekonomik büyümenin, toplam milli gelire etkisi kısıtlı kaldı”

Ergün, şöyle devam etti, “Bazı rakamlarla 2008-2015 dönemini ortaya koyacak olursak;2008’de milli gelir 4 milyar USD idi, 2015’te 3,6 milyar USD, ortalama bu sürede büyüme TL bazında % 1.3 (çok çok düşük) Kişi başı gelir 2008 yılında 16 bin USD’den 13.500 USD’lere  geriledi. İstihdamda 20 bin civarı artış var ama çoğu yabancı işgücü. İthalat 2008’de 1,6 milyar USD iken 2015 te 1,5 milyar USD’ye geriledi. Bu sürede ekonomide en çok turizm, üniversite ve ticaret büyürken,  toplam milli gelire etkisi kısıtlı kaldı. Kamu maliyesi disiplin tedbirlerinde görece başarı var. Yerel gelirlerin yerel giderleri karşılaması % 70’lerden % 90’a çıktı, bu olumlu. TC katkılarının payı bütçede % 30’lardan % 24’lere geriledi. Ama hala bütçedeki transferler + cari harcamaların payı ayni % 88-90’ larda. Yani, bu sürede en büyük disiplin kamu açıklarını kontrol etmekte. Açıklar kapanmadı ama artış hızları azaldı, kamu borç stokumuz bu dönemde % 110’lardan % 170’lere dayandı”

 

“Ekonomide 8 yıldır patinaj yapar durumdayız”

Ergün, “2008 yılından beri tuzakların esiri olduk” diyerek,  ekonomide 8 yıldır patinaj yapar duruma gelindiğini ve bu tuzağı da kıracak çabanın gösterilemediğini belirtti. Ergün, uluslararası hukukun, global ekonomi-ticaret-finansın dışında olduğuna işaret ederek, mülkiyet problemi yaşanan bir ülke olunmasına karşın, üzerine bütçe açığı, borç stoku ile hesaplaşmayan bir serbest piyasa ekonomisi yaratıldığını kaydetti. Ergün, tüm bunları yanlış TC yardım politikaları ile finanse edildiğini vurguladı.

 

“En büyük sorunumuz siyasal rejimimizdir”

Ergün, açıklamasını şöyle sürdürüdü;  “Bu kurgu, birbirini besleyen bir kısır-döngü, sebepler-sonuçlar ilişkisi ile bizi oy verenle-oy alan arasında emek ve üretim üzerinden değil; ölümcül motivasyonlar, tahribatlar yaratan “ avanta ve kayırma” üzerinden gelen bir ilişki biçimiyle bu vahim tuzağa iteledi. En büyük sorunumuz siyasal rejimimiz, yani yürütme-hükümet konusudur. Daha fazla, “yaşam kalitesi, özgürlük, refah ve güvenlik“ istiyorsak başkanlık rejimine geçmeliyiz. 40 yılda 38 hükümet ve bunların çoğu da koalisyonlar olmuş. Veriler ve sonuçlar ortadadır. KKTC gibi küçük bir ülkede başkanlık rejimi elzemdir. Mevcut sistem, popülizm, yozlaşma ve verimsizlik üretiyor. Verimli çalışmayan bir sistemle sorunlarımızı çözemeyiz. Sorunları çözmek için ilk önce  “siyasal rejimimizi” değiştirmeliyiz. Eğer, siyasal rejimi başkanlık rejimi ile değiştirebilirsek; o vakit devlet aletini, sağlıklı, verimli, istikrarlı çalışabilir hale getirebiliriz. Çünkü, mevcut sistemi kilitledik ve patinaj yapıyoruz. Mevcut sistem, “ icraatçı, uzun vadeli, sahipli-sorumlu, konularında uzman bakanların olduğu hükümetler çıkarmıyor” Bu yüzden, 40 yılda 38 hükümet çıkardık ve bunların çoğu da koalisyonlar oldu”

 

“Vahim tuzağın esiriyiz ve bunu kıramıyoruz”

“İşte biz bu vahim tuzağın esiriyiz ve bunu kıramıyoruz “diyen Ergün, “henüz rotamız netleşmedi, hangi yöne kırılacağımızı bilemiyoruz” dedi. Ergün, 2017 yılında bu kırılma bizi “ya arka bahçeye, ya da ön bahçeye iteleyecek” diyerek,  bunun yönünün belli olacağı bir süreçten geçilmekte olduğuna dikkat çekti. Ergün, “Umarım, içinde bulunduğumuz ağır sorunları ön bahçe ekonomisinde daha rahat bir ortamda çözme ve normalleşme şansını yakalarız. Yoksa, 2017’de çözüm ihtimali ortadan kalkarsa arka bahçe ortamında epey acı çekerek bir çok sorunumuzu çözmek zorunda kalacağız” diye konuştu.

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam