DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
GBP 40,2943 -1.04%
ALTIN 2.496,260,50
BITCOIN 2071365-1,83%

“Bedelini halk ödeyecek”

ABONE OL
13 Aralık 2016 08:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Birikim Özgür, “ Türkiye, Yunanistan, tasarruf politikası uyguluyor. Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım Çok ciddi tasarruflara gideceklerini açıklıyor. Bizde ise şişirilen bütçenin bedelini maalesef halkımız ödeyecek” dedi

Özgür “Bütçe açığı azalacak gibi görünse de pratikte iç borcu döndürmeye odaklanmamış bir hükümet döneminde mevcut bütçe uygulamaları ile halkımızın geleceğe daha güvenle bakabileceği koşullara kavuşmamız zor görünüyor” şeklinde konuştu 

“Bütçede giderleri artıran, kamu gelirlerini artırma zorunluluğu nedeniyle de dolaylı vergiler başta olmak üzere halkımızın ödeyeceği vergilerle  giderlerin faturasını halka kesen UBP-DP azınlık hükümeti, çeşitli çevrelere şirin görünmek için hem gelirleri azaltıcı, hem de giderleri çoğaltıcı birtakım idari kararlara yöneliyor”

 

Eniz ORAKCIOĞLU

Birikim Özgür, Yeni Bakış’a  2017 bütçesi, UBP-DP hükümetinin icraatları ve Kıbrıs sorununda gelinen son noktayla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“Şişirilen bütçenin bedelini halkımız ödeyecek”

 2017 Bütçesinin şişirilmiş bir bütçe olduğunu  ifade eden Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür, “Giderlerde enflasyon oranının üzerinde artış var. Yanı başımızdaki Türkiye, Yunanistan, tasarruf politikası uyguluyor. Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım geçtiğimiz Perşembe günü Ekonomi Koordinasyon Kurulu kararlarını açıklarken şöyle dedi: “Mali disiplin devam edecek. Kamu olarak 2017’de muazzam bir tasarruf yılı olacak.

Çok ciddi tasarruflar yapacağız. Önceliği olmayan harcamalar, gereksiz masraflar yapılmayacak”.  Bizde ise şişirilen bütçenin bedelini maalesef halkımız ödeyecek. Bütçe verileri, Hükümetin yapısal reformlarla ilgili düşük performansı ile birlikte okunduğunda 2017’nin değişim yılı olamayacağını anlatıyor.

Bütçe açığı azalacak gibi görünse de pratikte iç borcu döndürmeye odaklanmamış bir hükümet döneminde mevcut bütçe uygulamaları ile halkımızın geleceğe daha güvenle bakabileceği koşullara kavuşmamız zor görünüyor” dedi. 

Çağdışı bir anlayışla yönetilmekteyiz”

Özgür, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bütçede giderleri artıran, kamu gelirlerini artırma zorunluluğu nedeniyle de dolaylı vergiler başta olmak üzere halkımızın ödeyeceği vergilerle  giderlerin faturasını halka kesen UBP-DP azınlık hükümeti diğer yandan ise çeşitli çevrelere şirin görünmek için hem gelirleri azaltıcı, hem de giderleri çoğaltıcı birtakım idari kararlara yöneliyor. Bunun adı, genişletici maliye politikasıdır.

Seçim ekonomisi uygulamalarında gündeme gelen çağdışı bir anlayışla yönetilmekteyiz. En üst düzeyde müdahalelerde bulunularak  bir iş insanının gümrük idaresinin tespit ettiği ve cezasıyla birlikte 4 milyon TL’nin üzerindeki borcunun silinmeye çalışıldığını öğrendik. Bu sadece bir örnektir. Elbette takip edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Memleket elden gidiyor”

“Kamuda en büyük sorunumuz işe göre insan değil insana göre iş yaklaşımından kurtulamamış olmamızdır” diyen Özgür, “İstihdam çok önemlidir ancak kamunun etkinliğini ve verimliliğini artırırken ihtiyacı karşılayacak istihdamlar yapılması beklenir. UBP-DP, DAÜ’de, Şeker Sigorta’da, Kooperatif Merkez Bankası’nda ve benzeri yerlerde ihtiyaç fazlası istihdamlara yöneldi bu dönemde.

Benzer şekilde kıt kaynak olan arazi tahsisleriyle ilgili de eski usulle iş yapılıyor. Kamu İhale Yasası’nı çıkardık, Türkiye ile imzalanan programa çok açık şekilde yatırımcılara tahsis edilebilecek arazilerin saptanıp ihale yöntemiyle bunların kullandırılacağını yazdık ancak UBP-DP alışkanlıklarından bir türlü vaz geçmiyor. Birileri bu durumu avantaja çevirebilir ancak kaybeden Kıbrıs Türk halkı olur. Biz bundan çok rahatsızız.

Büyüme ve istihdam hedefleri doğrultusunda yatırımları ve yatırımcıyı destekleyen bir milletvekili olarak benim üzerinde durduğum esasında kısa günün kârını düşünerek yapılan yanlışlardır. Tüm bu yanlışlar toplamda geleceğimizi mahvedici etkiye sahip yanlışlardır. Bu bakımdan göz göre göre memleket elden gidiyor diye insan ister istemez isyan ediyor” dedi.

“Çözümsüzlük dünyanın sonu değildir”

Özgür, Kıbrıs sorununun ve görüşmelerin şu geldiği noktayı da değerlendirdi. Özgür şöyle konuştu; “Kıbrıs Konferansı küçümsenmemesi gereken bir eşiktir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da orada olacak. İki toplumun beş başlıkta büyük oranda uzlaşıya yakın olduğunu görüyoruz. Geriye güvenlik ve garantiler kalıyor. Bu konuda taraflar esnek bir yaklaşım sergiler ve bir ara formül üzerinde uzlaşabilirse iş referanduma kalacak.

Karşılıklı kabul edilebilir bir çözüm çok önemli ancak şu veya bu nedenle 12 Ocak başarısız olur veya referandumlardan beklenen sonuç çıkmazsa Kıbrıs Türk halkı olarak uzlaşı arayışına kapıları kapatmaksızın sistemimizi günün şartlarına göre uyarlamamız şart olacak.

Mevcut sistemimiz popülizm üretiyor, yapısal reformlar sağlıklı ilerletilemiyor. O aşamada bu ciddi sorunumuzu aşarak siyasi irademize, kimliğimize, kültürümüze de sahip çıkacak şekilde geleceğe daha emin adımlarla yürümeye odaklanmamız gerekecek. Çözüm koşulları dikensiz gül bahçesi olmayacağı gibi çözümsüzlük koşulları da dünyanın sonu gibi değerlendirilmemelidir. Her şekilde esas olan Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinin kararlılıkla sürdürülmesidir” diye konuştu.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam