DOLAR 32,5567 0.2%
EURO 34,9806 -0.04%
GBP 40,7559 -0.14%
ALTIN 2.450,980,62
BITCOIN 20966170,13%

Bu koşullar altında yaşamak çok zor

ABONE OL
24 Haziran 2018 10:35
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Yeni BAKIŞ

Türk Lirasının hala döviz karşısında istenilen istikrara kavuşmaması vatandaşın cebini direkt olarak etkilemeyi sürdürüyor. Yeni Bakış’a konuşan vatandaşlar, TL’nin sürekli değer kaybetmesinin yaşamlarını kötü etkilemeye devam ettiğini belirtti. 

Vatandaş ne dedi?

Mehmet Curcioğlu  / Emekli Polis Müdürü 

Y.B: Döviz her gün TL karşısında biraz daha değer kazanmakta bu yaşamınızı nasıl etkiliyor ?

M.C: Yalnız benim yaşamımı etkilemiyor, kıt kanaat geçinenlerin yaşamını daha çok etkiliyor. Benim iyi kötü bir maaşım var, beni çok kötü etkilediği söylenemez. Ancak geçimini sağlayamayan insanların, okul paralarını ödeyen, ev kiralarını ödeyen insanları daha çok etkilemektedir. 

Y.B: Peki TL’nin daha iyi bir konuma gelmesi için ne yapılabilir?

 M.C: TL’nin daha iyi duruma gelebilmesi için birçok uzmanlarımız kafadan atma bir şeyler söylüyorlar ama bunun önüne henüz hiç kimse geçemedi. Bu durumun önüne henüz Erdoğan bile geçemedi!

 Y.B: Dövizin bu denli değer kazanmasını nasıl buluyorsunuz? Bunun hakkında ne söyleyebilirsiniz?

 M.C: Dış güçler ticarette kendi ürettiğini dünyaya satabilmek için biraz daha fazla fiyat yükseltmektedir.  Bu aşamada TL’nin değeri de oldukça düşmektedir. Tabii bunu bakanlar daha iyi anlar yani bununla ilgili pek bir şey de söyleyemeyiz.

 Y.B: Bir vatandaş olarak ambargolar ve çözümsüzlük altında yaşamak sizi nasıl etkiliyor?

M.C: Açıkçası kötü bir şekilde etkileniyoruz ama tabi ki Türkiye’miz de bizler için bir şeyler yapıyor, veriyor. Fakat ambargolar daha çok siyasi ve sportif faaliyetlerde oluyor ve bunları bazen başarıyoruz bazen başaramıyoruz bu durumda bize kötü anlamda izler bırakıyor. Çünkü Kuzey Kıbrıs olarak tanınmıyoruz bu zor bir durum.

Y.B: Adada bir çözüme ulaşmak mümkün olacak mı?

M.C: Umarız İnşallah böyle bir şey olabilir, uğraşıyorlar ama olmuyor işte. Birleşmiş Milletler’in bir kararı vardır bizi tanımasınlar diye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmasın diye de bir şeyler yapıyorlar bu durum böyle olduğu müddetçe sıkıntılarımız geçmeyecek.  Fakat bu duruma el atabilecek kişi Erdoğan’dır. Onun gücü bunları değiştirmeye yeterse belki bir gün kaldırabilir.

Y.B: Hükümetin icraatlarından memnun musunuz? Görevlerini yeteri kadar yerine getirdiklerine inanıyor musunuz?

M.C: Geçmiş hükümetlere şu anda bir şey söyleyemeyeceğim ama şu anda bu 100 günlük bir hükümettir ve 4 partiden yapılmış ayrı ayrı partilerden oluşmuş bir koalisyondur. İnşallah başarılar, yaparlar da iyi günler görürüz. Umarız ki iyi günler gelir, fakat benim şu anda bir şey gördüğüm yoktur henüz iyi bir icraata girişmiş durumda değildirler.

 Y.B: Ne gibi icraatlar yapılmasını istersiniz? Sizi tatmin edecek icraatlar nelerdir?

M.C: Tahsilden tutunda hastanelere varıncaya kadar yeniliklerin daha iyi şartların getirilmesi gerektiğine inanıyorum. İnsanlar için en iyi icraatların bunlar olacağını düşünüyorum. Zaten bunlar da bu hükümet için yapılabilecek en güzel şeylerdir. Umarım icraatların en güzeli olur bu bizim en büyük temennimizdir.

 Mehmet Albayrak / Eski Milletvekili 

 Y.B: Döviz her gün TL karşısında değer kazanmakta bu yaşamınızı nasıl etkiliyor?

M.A: Bana göre döviz TL karşısında değer kazanmıyor TL dövizin karşısında değer kaybediyor.  Fakat bu durum, benim yaşamımda olduğu gibi herkesin de yaşamına kötü şekillerde etki ediyor tabi ki.

 Bu ekonomik bir sıkıntıdır, sorundur hem de çok büyük bir sorundur. Özellikle dar gelirliler için çok büyük bir çıkmazdır. Kıbrıs’ta yaşayan ve kirasını, okul taksitini ödeyen, ev kirasına, ev almasını döviz ile karşılayan kişiler için çok büyük bir ekonomik sorundur.

 Y.B:  TL’nin değer kazanabilmesi için neler yapılabilir sizce?

M.A: Türkiye’nin Cumhurbaşkanının bu konuya bir el atması lazımdır.

 Y.B:  Kıbrıs’ta çözümsüzlük ve ambargolar altında yaşam mücadelesi vermek ülke insanını yani sizleri nasıl etkilemektedir? 

 M.A: Olumsuz ölçüde etkilemektedir geleceğe karşı güvenle bakamıyoruz.

 Y.B: KKTC’ye uygulanan en büyük ambargo sizce nelerdir?

 M.A: Dış ülkelerle herhangi bir ticari ilişkin olamaz, yabancı uçakların gelip de senin ülkene inememesi gibi gümrüklerin daha fazla para alması, bir ülkeye kalkıp gittiğinde pasaportunun geçmemesi, seni tanımamaları, bunlardan daha fazla bir olumsuzluk olacağını sanmıyorum. 

Y.B: Ada’da bir çözüme ulaşılabileceğine inanıyor musunuz?

M.A: İnşallah varılır yani temennimiz bu yöndedir.

Ali Volkan

Y.B: Döviz her gün TL karşısında biraz daha değer kazanmakta bu durum yaşamınızı nasıl etkiliyor?

A.V:  Pahalılık hiç bir olayda daha düzgün ve daha iyi bir yaşam sürmenin kolaylığını vermez. Bazı insanın hayatını zorlaştırır daha düzgün yaşanacak bir hayatın kolaylığını vermez. İnsanlar özellikle durumları kötü olan insanlar borçlarını ödemekte çok zorlanacaklardır. Örneğin bir mal 100 lira ise dövizin fırlaması ile bunun neredeyse 6 katı durumuna geliyor. Bu durumda insanları sıkıntıya düşürür.

Y.B:  TL’nin değer kazanabilmesi için ne gibi önlemler alınabilir?

A.V:  Bu durumun düzelmesi için yani TL’nin değer kazanabilmesi için içteki sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir. Çünkü para kolay kazanılabilen bir şey değil.  Dövizin yükselmesi Uluslararası gelişebilen bir durumdur ve bu durum dünya kapitalizmin yarattığı bir olaydır. Bu doların da Euro’nun da bunlar uluslararası sıkıntılardan, gelişmelerden doğar. Dolayısıyla kolay kolay düşürülebilecek bir olay değildir. Bir ülke olarak çok büyük bir başarılara hareket etmemiz lazımdır bu olayın düzelebilmesi için. Aksi takdirde bu düzelmez Uluslararası bir sıkıntıdır bu durum.

 Y.B: Ambargolar ve çözümsüzlük altında yaşamak insanı nasıl etkiliyor?

A.V: Çözümsüzlük ve ambargo altında yaşamak muhakkak Kıbrıs’ı etkileyen bir şeydir çünkü Uluslararası bir açılımı yapılamadığı için ithalat ve ihracatı da doğru düzgün yapamazsın. Dünya ile bağlantılarını kuramamak da bir büyük sıkıntı olur. Dolayısıyla Barış, ülkemiz için çok gerekli bir durumdur fakat bu barışında da bizi rencide edecek bizi değişik sıkıntılara sokacak şekilde olmasını istemeyiz. Ayrıca ciddi şekilde garantörlüğe ihtiyacımız vardır. Bizim için Türkiye’nin garantörlüğü kurtarıcı bir olay olduğu için ondan da vazgeçmek yanlışına düşmememiz gerekmektedir. Ama ambargo altında olmak da bizim için çok büyük bir sıkıntı yaratan olaydır.

 Y.B: Ada’da bir çözüme varılabilecek mi?

 A.V: Temennimiz odur olması lazım ama bu oyunu 50 küsür senedir oynuyoruz. Bu oyundan ne çıkmasını bildik ne de onlar çıkmasını bildi ne de dünya bu olayın barışçıl bir hale gelmesini sağladı. Bu olayın temelinde ise güven olayı yatmaktadır. Yani Rum’un bize karşı yapmış olduğu yanlıştan dolayı bir güvensizlik durumu içerisine düşmüş durumdayız. Aynı zamanda artık güvensizlik olayı dünyanın en büyük sıkıntı çektiği bir olaydır. Yani bu büyük bir sıkıntı artık ne onlar bize güvenir ne de biz onlara güveniriz. Fakat onların bize güvenmemelerinin nedeni ise Türkiye ile bağlantı içerisinde olmamızdır. Bizim onlara güvenmememiz ise her an bizi istismar edebilecekleri düşüncesinden kaynaklanır. Bu yüzden birbirimize güven duymamız çözüm için şarttır.

 Y.B: Çözümsüzlük ve ambargolar yaşamınızı nasıl etkiliyor?

 A.V: Ambargonun her türlüsü bize uygulamaktadırlar. Yıllar önce bir milli takımla birlikte maç yapmaya gittik hemen ardından ise bu tür organizasyonları bize yasakladılar.  Dolayısıyla bize ambargonun her biçimini uygulamaktadır. Bir yerden bir şey getirme ihtiyacımız hemen engellemektedir.

Y.B: Hükümetin icraatlarından memnun musunuz görevlerini yeterince yerine getirdiklerini düşünüyor musunuz?

 A.V: Bir ülkenin yeniden kurulma aşamasında böyle bir kısa zamanda sonuca ulaşmak rahata ulaşmak, istenilen güzelliğe ulaşmak, öyle kolay değildir. Belli bir zamanı geçmesi lazımdır. Türkiye’de de bayağı bir zaman geçmesine rağmen hala daha sıkıntıların olduğunu da görmekteyiz. Özellikle şu anda yeni gelişmeler bunun göstergesidir. Fakat iktidarda olanların da bizim için güvenilir bir yol izlemeleri lazımdır. Fakat bunu göremiyoruz, politikayı gerek iyi kavrayamıyor olmaları veya politika konusunda tam anlamıyla yetişmemiş insanların iktidarda olduğu müddetçe bu durum süre gelecektir tekrar tekrar bu problemlerle karşılaşacağımıza inanıyorum.

Abdullah Tosun /Esnaf

 Y.B:  Dövizin her gün biraz daha değer kazanması yaşamımızı nasıl etkiliyor? Bunun ne gibi dezavantajları var?

 A.T: Tabii ki olumsuz etkiliyor. Dezavantajları var, bizler için olumlu bir tarafı yok hep zararı var alım gücümüz devamlı düşüyor, kazancımız her gün döviz karşısında erimiş oluyor tabii bu da hayatımıza olumsuz olarak yansıyor.

 Y.B:  TL’nin değer kazanabilmesi için neler yapılabilir?

A.T: Bana göre döviz ülkelerin güçsüz olduğundan dolayı ortaya çıkmaktadır.  Ekonomileri güçsüz yapıya sahip olan ikincisi Finans sektörlerinin bir oyunudur bu.    Bu durum Dünyada genelinde, yani şu şekilde ortaya çıkmakta, para denilen belli gücü arkalarına alan bazı devletler ekonomik açıdan bizlere bazı şeyleri yaptırım gücü olarak kullanılabilirler. Bunun etkisi büyüktür, kaldı ki biz dövizden fazla etkilenmek istemiyorsak üretimi ve ihracatı bol bir şekilde yapmamız lazım ki bizi fazla etkilemesin.


Y.B:  Çözümsüzlük ve ambargolar yaşamınızı nasıl etkiliyor?

A.T: Burası küçük bir ülkedir, diğer Akdeniz ülkeleri ve gibi ada ülkeleri gibi güçlü ülkelerin yanında ekonomisiyle ya da herhangi bir getirisi olmayan bir ülkedir.  Buranın gelirinin en çok turizm olması gerekmekteyken enerjisi sınırlıdır, üretimi sınırlıdır, bir ülke olarak var olması gereken doğal kaynağı yoktur, ağır  sanayisi yoktur, yani gelişmesi için hiçbir şeyi hemen hemen yoktur. Kıbrıs’ın tanıması için bazı faaliyetlere geçmek lazımdır. Kıbrıs’ın gerçek anlamda güçlenmesi lazımdır.  Kişiler bazında da ülkeler bazında da bu da aynıdır.  Güçlü olursan seni herkes tanır, gücün yoksa seni hiç kimse tanımaz bu her yerde böyledir. Bizde yönetim eksikliği olduğunu düşünüyorum. Az emek sarf edip çok para kazanmak, alın terini az akıtıp yine çok para kazanmak istiyoruz.

Y.B:Kıbrıs sorununun çözülebileceğine inanıyor musunuz? 

A.T: Çözüm olacağına ben inanmıyorum, çünkü bence çözüm iki taraflı olur, tek taraflı çözüm olmaz. Ben ne kadar feragat edersem edeyim karşı taraftaki de bir şeylerden feragat etmediği takdirde çözüm olmaz. Bakıyor görüyoruz, Rum tarafı böyle bir şey istemiyor kaldı ki Avrupa Birliğine de baktığımızda onlar Hristiyanlar, kendi tabiatın da kendi inançları da olan insanlardır onları tutuyorlar biz bugün referandum yapıldığında ”Evet” deyip Onlar ”Hayır” dediğinde bunları Avrupa Birliği’ne alıyorlar fakat bizler Evet dediğimiz halde cezalandırılıyoruz, yine Avrupa Birliği’ne alınmıyoruz. Tabii ki ben yine de bu referanduma da sıcak bakmıyorum. Çünkü bu referandumda Türklerin adadan tamamen uzaklaştırılması istendiğini düşünüyordum ki öyleydi de zaten, tabii ki ben de çözüm olmasını isterim.

 Y.B: Hükümetin icraatlarından memnun musunuz?

A.T: Şu anki hükümet ile geçmiş hükümet arasında fark var Bunlar hükümet ile oynuyorlar ben yine onlara da inanmıyorum bunlara da inanmıyorum şu anki koalisyonda hükümet hükümetçilik oynuyor görevlerini tam olarak yerine kesinlikle getirmiyorlar İcraatlarını da getirebileceklerini de düşünmüyorum açıkçası.


 Y.B: Hükümet halkın yararına olacak hangi icraatlara imza atmalı? 

A.T: Adalet Bakanlığı olmayan bir devletin adaletli ve hakkaniyete davranacağını kesinlikle düşünmüyorum ve buna inanmıyorum. Kıbrıs halkı Kıbrıs’ta yaşayan insanlar kendilerini geleceği gören ilericiliği bilen insan vasfında görmekte fakat ilericiliği medeniyeti bilen insan ilk önce sokaklarından yollarından belli olur.

Pembegül Melekoğlu / İngilizce Öğretmeni 

Y.B: Dövizin artışı ve TL’nin değer kaybetmesinin nedenleri sizce nelerdir?

P.M:  Özerk bir ülke olmayışımız büyük bir dezavantajdır. Biz Türkiye’ye bağlı durumdayız, bu yüzden Türkiye’de ki siyasetin dengeli bir zemine oturması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti dengeli bir zemine oturmadığı takdirde bizimde bundan direkt olarak etkilenmemiz kaçınılmaz olacaktır. 

Y.B:  Hükümetin ne gibi önlemler alması gerekmektedir?

P.M: Bu siyasete bağlı bir durumdur.

Y.B: Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlük süreci nasıl etkiliyor?

P.M: Bence Kıbrıs sorunu diye bir sorun yoktur. Ortada sorun olmadığı gibi bunun çözümü de olmayacaktır. Sorun olmadığı yerde çözümü de üretmek birazcık saçmadır sorun diye adlandırdığımız tek şey iki tarafında ekonomik olarak güçlü olmadığıdır. Belki birleşsek bizim yararımızadır ama böyle bir şey olmayacaktır, bizim ekonomimizi  güçlendirmemiz bağımsız hale gelmemiz, kendi sanayimizi geliştirmemizle bu sorunu ortadan kaldırır diye düşünüyorum. 

Ayşe Önkaya / Ev hanımı

Y.B: Dövizin sürekli değer kazanması karşısında TL’nin erimesi yaşamınızı nasıl etkiliyor?

A.Ö: Bizim yaşamanızı büyük ölçüde etkiliyor, yükseldik sonra yükseliyor, hiç bir şey alamıyoruz. Türk Lirası da değerini yitiriyor.

Y.B: Peki bunun önlemini nasıl alınabilir?

 A.Ö: Artık bunu bizim devletimizin düşünmesi gerekiyor. Yani onların bir el atması gerekmektedir. Devletimizin Euro ya da Döviz ile hiç bir şey aldırmaması, almaması gerekiyor ki bu düzen değişsin. Türkiye’den ihraç edilen malların hepsi TL üzerinden alınırken burada bizlere Euro ya da döviz üzerinden satılması sağlanmaktadır. Bu büyük bir sorundur bizler zaten TL olarak ödenmekteyiz. Benim torunlarımdan birisi İngiltere’de diğeri ise İtalya’da okumaktadır. İngiltere’deki kendi parasını kazanmakta fakat İtalya’da olan torunuma kendi maaşımı çevirmek zorundayım. Burada aldığım maaşı da çevirdiğimde değersizleşiyor. Çocuğumun bir aylık giderini bile karşılamamaktadır.

Y.B: Ambargolar ve çözümsüzlük altında yaşamak sizi nasıl etkiliyor?

 A.Ö: Bizleri her zaman her şekilde kötü etkiledi bu durum. Özellikle yine yabancı paralar karşısında kötü etkileniyoruz. Türkiye bize kucak açmasaydı bizim halimiz şu anda daha da perişan olacaktı. 


Y.B: Peki hükümetin icraatlarından memnun musunuz?

A.Ö: Hayır hiçbirinden memnun değilim, hiçbiri tam anlamıyla görevlerini yerine getiremiyor. 

Y.B: Sizce ne tür icraatlar yapılmalı?

A.Ö: Vatandaşa eşit bir şekilde davranılması gerektiğini düşünüyorum, eşitlik yok adaletin olmadığını düşünüyorum yanlarına gittiğinde her şeye tamam derken ayrıldığınızda verilen hiçbir sözü tutmadıklarını düşünüyorum. Bu da bir tür politikadır aslında. Haksızlık yapıldığını düşünüyorum çok fazla haksızlık var hükümetin öncelikle dürüst davranması gerek ama bu dürüstlüğü hiçbir hükümette göremedim.

Yüksel Gürmen / Emekli Öğretmen

Y.B: Dövizin sürekli yükselmesi yaşamınızı nasıl etkiliyor?

Y.G: Bizim yaşamımızı gözle görülür bir biçimde etkiliyor, herkesin borcu var. Ekonomik yönden de etkilemektedir bütçemizi kötü yönde etkilemekte bu durum.

Y.B: Bunun sebebi nedir sizce?

Y.G: Aslında memleketteki ve dünyadaki olayların herhangi bir durumda değişmesi karşısında bu durumu etkilemekte.

Y.B:  TL’nin değer kazanabilmesi için ne gibi önlemler gerekiyor?

Y.G: Tabii ki de bunu yapabilecek olan yalnız devlettir. Devlet kurları sabitlenebilir mesela yabancı parayla alışverişin yapılmasını yasaklayabilir. Bunun gibi önlemler karşısında düzelebileceğini umuyorum. 

Y.B: Çözümsüzlük yaşamınızı nasıl etkiliyor?

Y.G: Ülke insanı her şekilde etkiliyor. Özellikle psikolojik yönden etkilendiğini düşünüyorum dengesiz bir hayatın olduğunu düşünüyorum özgür değiliz. Her istediğimizi yapamıyoruz,  istediğimiz maddiyata ulaşmakta sıkıntı çekiyoruz.  İstediğimiz şekilde hareket edemiyoruz evimizi kendi bütçemize göre ayarlayamıyoruz bunlardan dolayı kötü anlamda etkiliyoruz. 

Peki bu bir çözüme kavuşabilecek mi?

 Bir anlaşmaya varılabileceğini sanmıyorum çünkü senelerdir bu iş devam etmekte, olsa bu zamana kadar olurdu zaten. Çözüme kavuşabilmesi için iki tarafında ırkçılığı bırakması gerekmekte daha alımlı bir şekilde tavır sergilemeleri lazım. Tabii bir de tarihi yönleri düşünmemiz, ileriyi görebilmemiz Barış’ı istememiz lazım. Fakat yine de çözümün olabileceğini düşünüyorum. 

Y.B: Hükümetin icraatlarından memnun musunuz?

Y.G: Yani kısmen inanıyorum bazı olumlu yönde işleri de var fakat bunun yanı sıra olumsuz olanları da var tabii ki.


Y.B: Sizi tatmin eden tarafları nelerdir?  Ya da etmeyen tarafları nelerdir?

Y.G: Bazı işe alımlar var, gençler için iyi anlamda ama yine de bu işler kısmen yapılıyor tabi. Hükümetin öncelikle görevi adaletli davranmaktır. Adaletsiz davrandıkları bazı yönlerde var aynı zamanda.

Hükümetin sizi memnun edebilmek için ne yapması gerekmektedir?

Öncelikle halkın içine girmeleri lazım. Aslında halkın içerisine girdiklerini pek görmedim bu anlamda inceleme yapılması gerekmekte halkın ne istediğini, sorunlarının dinlendiğine henüz şahit olmadım. Herhangi bir konuda araştırma yaptıklarını da görmedim. Halkın isteklerini ön plana almaları lazım bunu bir sonuca bağlamaları lazım. Artık gençlerin işe alımını sağlamak lazım, mezun olan gençlerin ekmek tutmalarını sağlamak gerekmektedir.

Artam Önkaya/ Emekli Dövizin sürekli yükselmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.Ö: Bu Türkiye’yi idare eden kişiler tarafından kaynaklanır. Eğer sen bütün Komşularınla bir çözüme gitmezsen, bu kötü bir sonuç doğurur. Silah ile yıkılmayan bir milleti daima ekonomi ile yıkmak daha kolaydır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Kemal Atatürk sayesinde Türkiye Cumhuriyeti’ni hiç bir devlet yıkamaz neden? çünkü korkarlar.  Bunu yapmak için en iyi yol nedir? tabi ki ekonomidir.

Y.B: TL’nin değer kazanması için neler yapılması gerekiyor?

 A.Ö: Şu anda ne yapılırsa yapılsın, samimiyetle söylüyorum ki seçimler geçtikten sonra yine sterlin / döviz daha da yükselecek. Kim ne isterse söylesin bu gösteriş için bir hareket olacaktır. 

Y.B:  Ambargolar ve çözümsüzlük sizi nasıl etkiliyor?

A.Ö: Ülke insanını kötü şekilde etkiliyor. Ülke insanı hiçbir ürününü satamıyor, üretemiyor bir şekilde ambargolar konuyor.  

Y.B: Çözümsüzlüğü nasıl değerlendiriyorsunuz?

 A.Ö: Çözümsüzlüğe tek yönlü olarak bakmıyorum.  Biz idare edemedik aslında bu durumu.  

ilkten nasıl idare edemediysek bu da gelişigüzel olarak devam etmek zorunda kaldı. Rumların eline koçanlara kadar verdik ama onlar akıllılık yaptı. Rum tarafı buraya koçan dahi  vermedi mesela. 

Y.B: Ada’da bir çözüme ulaşabilineceğine inanıyormusunuz?

 A.Ö: Bana göre bunu Rum tarafı istiyor. Ama buna yaklaşmayan taraf bizim tarafımızdır. Yine de çözüm güzel şeydir.

 Y.B:  Hükümetin icraatlarından memnun musunuz?

 A.Ö: Bu hükümet geldiğinde kendisini direk seçimlerin içerisinde buldu. Bir anda bocaladılar aslında birden bire düzensizlik ortaya çıktı.  Fakat ben hükümetin şu anki hiçbir şeyinden memnun değilim. Örneğin şöyle bir şey, vatandaşlık konusuna değinelim bazılarına vatandaşlığı verdi bazılarını çıkarttı. Burada bir sistem yok kafalarına göre iş yaptılar. Olacak iş değil beş altı ay içerisinde adaya gelenleri vatandaş yapmaları bunca hak eden insanı yapmamaları adaletsizlikten başka bir şey değil. Aynı zamanda senelerdir her şeyi yasal olan insanların elinden vatandaşlığı almaları da ayrı bir boyuttu tabi. Senelerdir burada olan, büyüyen yaşamak için burayı tercih edip eğitimini burada tamamlayan insanların elinden alınan vatandaşlık bilinçsizce yapılan bir hareketten başka bir şey değildi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam