DOLAR 32,5266 0.23%
EURO 34,7685 0.08%
GBP 40,6148 0.35%
ALTIN 2.492,241,23
BITCOIN 20447442,18%

Bu sese kulak verin!

ABONE OL
22 Ekim 2017 08:25
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

 

“SOS Çocuk Köyü şu anda %80 doluluk oranındadır!”

“ Halkımıza katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.Devletimizin de giderek artan giderlerimiz için daha fazla katkı yapmasını arzulamaktayız. “

Dr. Çiğdem DÜRÜST

SOS Çocuk Köyü Müdürü Ahmet Akarsu ile gerçekleştirdiğimiz röportajı dikkatle okumanızı tavsiye edeerim. Çünkü toplumsal birlik ve bütülüğün sağlanması, dezavantajlı insanlara hep beraber sahip çıkmakla mümkündür. Hele ki de bunlar birer çocuk ise… İçinde bulunduğumuz zor koşullara rağmen ayakta durmaya çalışan SOS’in belki de size çok ihtyacı var. Oradaki çocuklar, sizin sahip olduğunuz için değerini bilemediğiniz küçücük bir şeye ihtiyacı olabilir. Koca koca yardımlar ve büyük destekler istemiyorlar. Yanlarında olduğumuzu bilmek onların daha verimli çalışmalarına katkı sağlarken, değerlerimiz olan çocuklarımızın değerine değer katmaya devam edecektir.

SOS önemli bir kurumdur. Ve bu kurum bizim geleceğimizi yapılandırırken fonsiyonları olan bir yapıya sahiptir.

Ahmet Akarsu’nun anlattıklarına kulak verin, göz atın… Eminim ne demek istediğimizi anlayacaksınız.

Ç.D: SOS Çocukköyü Derneği’nin kuruluşundan bize biraz bahsedebilir misiniz?

A.A: SOS Çocukköyü Derneği 1991 yılında kurulmuş ve 1993 yılında aktif olarak faaliyetlerine başlamıştır. İlk aşamada sadece Bakım ve Eğitim çalışmaları yürüten kurumumuz, 2005’den itibaren destek programlarıyla da topluma hizmet vermeye devam etmiştir. İlk kurulan bakım ve eğitim birimleri Lefkoşa Çocuk Köyü ile SOS Kreş ve Anaokuludur. Sonrasında ise 1998 yılında Bakım modelinin devamı olan Girne’de Gençlik Evleri açılmıştır. Destek programları ise 2005’te Aile Güçlendirme Projesi ile başlamış, 2017’de de Girne Gençlik ve Gelişim Merkezi ile Sığınmayı Güçlendirme Projesi ile genişlemiştir.

 

Ç.D: SOS Çocukköyü Derneği’nin amaçları nelerdir?

A.A: Derneğimizin temel amacı ülkemizde dezavantajlı koşullarda yaşayan çocukların refahını artırmaktır. Bu çerçevede ülkemizde yürütmüş olduğumuz bakım, destek ve eğitim programını toplumun ihtiyaçlarına yönelik güncellemekteyiz.

 

Ç.D: SOS Çocukköyü Derneğinde bakım ve yaşam nasıldır?

A.A: Aile Temelli Bakım (ATB); biyolojik aile bakımını kaybeden çocuklara ve gençlere yine aile tipi bir modelde uzun süreli bakım sağlamaktır. Bu bakım modeli 4 safhadan oluşmaktadır. Bunlar; ÇOCUK KÖYÜ, GENÇLİK EVLERİ, YARI BAĞIMSIZ YAŞAM ve TAM BAĞIMSIZ YAŞAM Programlarıdır. ATB’de amacımız Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından koruma altına alınan çocuklara mutlu bir çocukluk dönemi yaşatmak ve onları adım adım hayata hazırlayarak kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız bireyler haline getirip topluma entegre etmektir. Bu bağlamda korumaya alınan çocuklar için Lefkoşa Çocuk Köyü’nde birbirinden bağımsız 12 tane aile evimiz vardır. Her aile evinde ortalama 6 çocuk yaşamaktadır. Her aile evinde de çocukların bakımından sorumlu bir Anne ve bir Teyze vardır. Bu aile evlerinin çocuk sayısına göre bir bütçesi var ve çocuklardan sorumlu kişiler olan Anne ve Teyzeler, bu bütçeyle bağımsız olarak klasik ailelerde olduğu gibi çocuklarının tüm ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Anne ve Teyzeler eğitilmiş profesyonellerdir ve sürekli kendilerini geliştirmek için de hizmet içi eğitimler almaktadır. Anne, teyze ve çocukların bakım ve gelişimlerinde onları destekleyen Pedagog, Psikolog ve Sosyal Hizmet Uzmanı da mevcuttur. Çocuklar 15 yaşına kadar Çocuk Köyü’nde yaşamakta olup, 15 yaşından sonra daha fazla sorumluluk alarak Girne’deki Gençlik Evlerine geçiş yaparlar. Çocuklar 12 yaşından sonra Gençlik Evleri’ne hazırlanmaya başlarlar ve hedeflenen becerileri kazanıp adaptasyon sürecini tamamladıktan sonra Gençlik Evlerine geçerler. Gençlik Evlerindeki bakım süresi ortalama 4 yıldır ve bu dönemde onlara danışmanlık, koçluk ve yönlendirme sağlayan birer danışmanları vardır. 19 yaşından sonra da Yarı Bağımsız Yaşam (YBY) Programına geçerler. YBY programı farklı bölgelerde kiraladığımız evlerden oluşur. Bu evlerde ise çalışma hayatına başlayan ve bir geliri olan gençler ile Üniversiteye devam eden gençler bulunmaktadır. Ortalama 3 yıl olan YBY programını tamamlayan gençler Tam Bağımsız Yaşam programına geçerler ve artık giderek azalan ekonomik destek, Tam Bağımsız olan gençlerde son bulur. Tüm bu dönemlerde gençlerin aile evleri ile bağları ve iletişimleri sürmekte, bağımsız yaşamda da manevi destek verilmeye devam edilmektedir.

SOS Çocuk Köyü’nde sıradan bir gün:

Her çocuk kendine ait aile evinde yaşar. Sabah hazırlanarak okullarına gidiyorlar. Çocuklar okuldayken Anneler ve Teyzeler günlük işlerini yapar. Anne ve teyzelerin bazıları çocukları ile ilgili Çocuk Köyü dışında okul ziyaretleri veya alışverişlerini gerçekleştirir. Daha sonra çocuklar okuldan gelince öğle yemeği yenir. Her evin farklı bir programı vardır. Her çocuğun ilgi alanı ve yetenekleri doğrultusunda Çocuk Köyü dışında aktiviteleri vardır ve programlarına göre onlara katılırlar. Ayrıca Çocuk Köyü’nde de planlı aktiviteler gerçekleştirilir. Çocuklar Çocuk Köyü içerisindeki sosyal merkezde kaliteli zaman geçirebilirler (atölye çalışmaları ve oyun istasyonlarında), dış mekan oyun alanlarımız da mevcuttur. Buralarda takım oyunları ve bireysel oyunlar oynayabilirler. Çocukları yönlendiren ve koçluk yapan pedagog ve gönüllü üniversite öğrencileri vardır. Ayrıca çocuklarımıza Çocuk Köyü’nde ve dışarıda akademik destek programları ile de yardım sağlanıyor. Akşam olunca her evde olduğu gibi bizim evlerimizde de aile bir araya gelerek akşam yemeklerini yiyip, evlerinde zaman geçirirler.

 

Ç.D: Çocukları köye nasıl kabul ediyorsunuz? Prosedürünüz ve şartlarınız nedir?

A.S: Biyolojik ailesinin bakımını kaybetmiş, SOS’deki altyapıya uygun ve uzun süreli bakıma ihtiyacı olan tüm çocuklara derneğimiz bünyesinde bakım sağlamaktayız. Çocukların kabul süreci ise; Sosyal Hizmetler Dairesi (SHD) kurumumuza başvuruda bulunur. Derneğin uzmanları tarafından yapılan incelemeler, Çocuk Kabul Komitesinde değerlendirilir. İhtiyaçları SOS Çocuk Köyü’nde karşılanabileceğine karar verilen çocukların kabul süreçleri başlatılır. Çocuk kabul süreci ise yapılandırılmış bir program çerçevesinde 1 ile 2 ay arasında değişen sürelerde devam eder.  Adaptasyonları sağlanan çocuklar Çocuk Köyü’nde belirlenen aile evine yerleştirilerek kabul süreci tamamlanır. Bundan sonraki süreçte çocukla çalışmalar Çocuk Köyü’ndeki aile evinde devam eder.

 

Ç.D: SOS Programındaki bakım safhalarında kapasite nedir? Doluluk nasıl?

A.A:Dört safhalı bakım sistemimizde toplam kapasite 126 çocuk ve gençtir. Bu rakamı bölümler bazında ayrıştırırsak; Lefkoşa Çocuk Köyü’nde 78, Girne Gençlik Evi ve Yarı Bağımsız Yaşam Programında ise 48 kapasite mevcuttur. Şu anda doluluk oranımız %80 civarındadır.

 

Ç.D: Zaman zaman ekonomik güçlükler yaşadığınızla ilgili haberler medyada yer alıyor? Şimdilerde durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz?

A.A: Bugün derneğimizin üç farklı gelir kaynağı vardır. Bunlar Fon Geliştirme Gelirleri (bağışlar), Uluslararası SOS Federasyonu katkıları (SOS KDI Katkısı) ve Devlet Katkılarıdır. Bunların bugün bütçemizdeki yaklaşık oranları ise Fon Geliştirme Gelirleri %54, SOS KDI %13, Devlet Katkısı ise %33 civarındadır. 2012’de Uluslararası SOS Federasyonu SOS KKTC’ye yıllık olarak yaptığı bütçe katkısının 2018’de sonlanması kararı almıştır. Bu amaçla 2012’den bu yana Derneğimiz canla başla 2018 yılında finansal bağımsızlığını kazanma doğrultusunda çalışmalarını devam ettirmektedir.  2016 yılında kendi kendimize yeterliliğimiz %87 oranında gerçekleşmiştir. Derneğimiz sadece yerel gelirlerle yoluna devam etmek için hem halkımızın, hem de devletin sağladığı katkıları artırmak için çalışıyor. Bu amaçla halkımıza katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.  Devletimizin de giderek artan giderlerimiz için daha fazla katkı yapmasını arzulamaktayız. 

 

Ç.D: SOS çocuk köyünün en çok neye ihtiyacı var?

A.A: Her dönemde öncelik olarak nakdi bağışlara ihtiyaç duyulmaktadır. Programımız çerçevesinde çocuklara doğal aile ortamı sağlamak veya biyolojik ailelerinin yanında yaşamlarını sürdürmelerini desteklemek için verilen tüm hizmetler nakdi katkılarla sağlanabilir. Bununla beraber bizler SOS’i yaşan bir organizmaya benzetiriz. Bu çerçevede ayni (mal ve hizmetler) ihtiyaçlar sürekli değişkenlik gösterir. Gerek bireysel, gerekse kurumsal bağışçılara tavsiyemiz güncel ihtiyaçları öğrenerek bağış girişiminde bulunmalarıdır.

 

Ç.D: Destek ve Eğitim programlarınızın da olduğundan bahsettiniz. Bu programlarınız nelerdir? Çalışmalarından bahseder misiniz?

 A.A: Bakım programı dışında Destek ve Eğitim programlarımız ile de çocuk, genç ve ailelere destek vermekteyiz. Destek programlarımız; Aile Güçlendirme Projesi ( AGP ), Girne Gençlik ve Gelişim Merkezi ( GİGEM ) ve Sığınmayı Güçlendirme Projesidir ( SGP ).

Aile Güçlendirme Projesi ile risk altındaki aileleri yapılandırılmış bir program çerçevesinde destekleyerek aileyi güçlendirmek ve sürdürülebilir bir aile yapısı oluşturmak için çalışıyoruz. Aileleri güçlendirme çalışmaları yaparken, aynı zamanda çocukların da temel haklarını elde edebilmesi için çalışmalar yürütmekteyiz. AGP kapsamında bugün 49 ailede 122 çocuk ve gence destek sağlanmaktadır. 2005 yılından bu yana devam eden proje kapsamında yaklaşık 450 çocuğa destek sağlanmıştır.

Girne Gençlik ve Gelişim Merkezinde; Girne bölgesinde yaşayan 16 ile 26 yaş arası gençlerin istihdam edilebilirliğini artırmak için çalışmaktayız. Projede gençlere hem nitelikli zaman geçirebilecekleri alanlar ve aktiviteler sunmaya çalışıyoruz, hem de gençlere nitelik kazandırarak istihdam edilmeleri yönünde rehberlik sağlıyoruz.

Sığınmayı Güçlendirme Projesi ile de ülkemize gelen sığınmacıların en temel haklarından olan yaşama hakkını elde etmeleri için çalışıyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyine yerleşen sığınmacı ve mülteciler için de  temel hizmetleri alabilmeleri ve sağlıklı şekilde adapte olabilmeleri için çalışıyoruz. On aydır devam eden projede yaklaşık 300 sığınmacıya destek sağlanmıştır. Bunların 78’i Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşamaktadır. 

Eğitim programımız ise 1994 yılından beridir faaliyetlerini sürdüren SOS Kreş ve Anaokulu’dur. Okul öncesi eğitimi veren kurumumuzda hem bakım ve destek verdiğimiz çocuklar yararlanmakta, hem de toplumdaki diğer ailelerin çocukları yararlanmaktadır. 23 yıllık geçmişi olan ve okul öncesinde ülkemizde öncü olan okulumuzda bugüne kadar yaklaşık 900 çocuk eğitim almıştır.

 

ÇD: Tanınmamış bir ülkede olmanın SOS çocuk köyüne nasıl etkileri oluyor?

A.A:Konuya evrensel bakmak gerekir. SOS Çocuk Köylerinin bulunduğu 134 ülke ve bölgesini dikkate alırsak, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların yaşanmadığı bir coğrafya yoktur. Bizim görevimiz bu sorunların çocuklara olan etkisini azaltmak veya ortadan kaldırmaktır. 

 

Ç.D :Uzun yıllardır, köyün yöneticisisiniz. Köyünüzde yetişen çocukların sosyal yaşamlarını köyün içinde ve dışında nasıl değerlendirirsiniz?

A.A: Bakım verdiğimiz çocuklar için doğal aileler yaratarak gelişimlerini en iyi şekilde tamamlayabilmeleri için çalışıyoruz. Bu modelde yetişen çocuklarımıza sağlıklı, sosyal ve başarılı bireyler olabilmeleri için tüm olanakları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu açıdan değerlendirdiğim zaman SOS Çocuk Köyü’nde bakım alan çocukların mutlu bir çocukluk geçirdiklerini ve bunun sonucu olarak da kendine güvenen, özgüveni yüksek ve sosyal yönden de toplumun her kesimindeki çocuklar gibi değerlendiriyorum. Ancak çocuklarımıza toplumun bakış açışının da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımızı SOS Çocuk Köyü’nde yaşamalarından dolayı ötekileştirmeleri veya pozitif ayrımcılık yapmaları sosyal yönden gelişimlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Bundan dolayı toplumdan beklentimiz çocuklarımıza her çocuğa nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde davranmalarıdır. Onlar toplumun doğal bireyleridirler ve bunu destekleyici olmalıyız.

 

Ç.D: Geçmişte, köydeki anne ve teyzelerinize yönelik gerçekleştirdiğiniz bilişsel, düşünsel ve duygusal eğitimlerinizde, gönüllü eğitmen olarak ben de bulunmuştum. Bu eğitimleri sürdürüyor musunuz? Anne ve teyzeler bundan nasıl faydalanıyorlar?

A.A: SOS bakım modelinin en temel bireyleri çocukların bakımından sorumlu Anne ve Teyzelerimizdir. Bundan dolayı Anne ve Teyzelerin hem istihdam süreçlerine, hem de eğitimlerine büyük önem veriyoruz. Bu bağlamda kurumumuz temel bakım verenler için Destek Standartları oluşturmuştur. Bu standartlardan bir tanesi de onlara sağlanan eğitimlerdir. Bu eğitimler çocukların bakımını üstlenmeden önce verilen Temel Eğitimler ve görev başındayken sağlanan eğitimler olarak ayrılmıştır. Temel eğitimlerde başarılı olan anne ve teyze adayları çocuk sorumluluğu almaya başlıyor. Daha sonra ise her yıl hizmet içi eğitimler, İş takip eğitimleri, bireysel ve grup süpervizyonları ile de desteklenmektedirler.

 

Ç.D: Köyde yaşamını sürdüren çocukların belli bir yaştan sonra Gençlik evine, oradan yarı bağımsız yaşama ve en sonunda da tam bağımsız yaşama geçecek şekilde bir düzenlemeniz olduğunu biliyoruz. Tam bağımsız yaşama geçen, artık yetişkin hale gelmiş çocuklarınızın SOS ile bağları nasıl? Yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

A.A:Tam bağımsız olan gençlerimizle ilişkilerin devam etmesi hem doğal yollarla hem de özel organizasyonlarla sürmektedir. Doğal yollarla olan ilişkiler gençlerin SOS anneleri ve kardeşleri ile oluşan bağ sonucu kendi arzuları ile bizlerin hiçbir çaba harcamadan devam ettiği durumlardır. Gençlerimiz ve SOS ailelerimiz bu gençler ile düzenli olarak gerek gençlerin Çocuk Köyü’ne ziyareti ile gerekse Annelerinin onları ziyaretleri veya sosyal ortamlarda doğal bir şekilde gerçekleşiyor. Bu şekilde ilişkisi devam eden gençlerimiz daha çok SOS annelerinin halen kurumumuzda çalışıyor olmasından dolayıdır. Bunun dışında her yıl bağımsız olan gençlerimize yönelik “ayak izleri” organizasyonları gerçekleştiriyoruz. Bu organizasyonlarda tüm gençlerin davet edildiği bir etkinlik gerçekleştiriliyor. Bu etkinliklere de katılım çok yüksek orandadır. Gençlerimiz bu etkinliklere kendi eşleri ve çocukları ile birlikte katılıyorlar. Bu da bizleri çok mutlu etmektedir. Bu yıl yine 4 Kasım tarihinde etkinliğimizi gerçekleştiriyoruz.

 

Ç.D: Sizce burada yetişen bireyler ile ebeveynlerinden biri ya da her ikisi ile bir arada yaşayan çocukların ne gibi farkları var? Gözlemleriniz bizim için önemli. Bu durum hakkında ne hissediyorsunuz?

A.A: Bu soruya cevap vermek benim için gerçekten çok zor. Çünkü bunun duygusal boyutlarını görmek her zaman mümkün olamayabiliyor. Bu aslında çocuktan çocuğa ve çocuğun ailesinin bakımını kaybetme nedeni ile farklılıklar gösterebiliyor. Bu, çocukların duygusal boşluklarını ne kadar doldurabiliyoruz ile de alakalı. Birçoğu için hiçbir fark yok diyebilirim, ancak bazı çocuklar için de hep bir yanlarında bir eksiklik oluyor denebilir.

 

Ç.D: Medyanın size nasıl faydası dokunabilir? Bize önerileriniz nelerdir?

A.A: Dünyanın her yerinde medyanın toplum üzerinde önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla, medyanın çocuklarla ilgili konularda çok hassas ve sorumlu hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarla ilgili haberlerin araştırmaya dayanarak, çocuk odaklı olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.  Haber alma özgürlüğü adı altında birçok haberde çocuk hakları ihlalleri yapıldığını görüyoruz. Bu bizi çok üzüyor. Ayrıca, medyanın Çocuk Hakları konusunda da toplumun farkındalığını artırmak için bir misyon üstlenmesi gerektiğini de düşünüyorum. Bu alanda çalışan Sivil Toplum Örgütleri ile de işbirliği oluşturulmasına vurgu yapmak isterim. 

 

Ç.D: Toplumun SOS Çocuk köyü hakkındaki tutumlarını değerlendirmenizi istesek, nasıl değerlendirirsiniz?

A.A: Yaptırdığımız Pazar araştırmalarının neticeleri toplumumuzun SOS Çocukköyü Derneği’ne güven duyduğunu, hizmetlerinden memnun olunduğunu ve yardım edilmesi için tavsiye edilen bir kurum olduğunu göstermektedir. Toplumumuzun derneğe olan ilgisinden ve yardım eğilimlerinden memnunuz. Bunun artarak devam etmesi için de sistematik olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca sürekli kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.

 

Ç.D: Kıbrıs’ın kuzeyinde, SOS Çocuk Köyü’nün geleceğini nasıl görüyorsunuz? 

A.A: SOS Çocukköyü Derneği hizmet sağlayıcı bir sivil toplum örgütü olarak Kuzey Kıbrıs’ta faaliyetlerine başlamış ve bu yöndeki çalışmalarını yıllar içerisinde genişleterek sürdürmüştür. Bu çerçeveden bakıldığında, derneğin ülkemizde risk faktörleriyle karşı karşıya yaşayan çocukların ve gençlerin topluma kazandırılması noktasındaki rolü çok önemlidir. Gelecekte alternatiflerinin artırılması gerektiği inancıyla, derneğin ve hizmetlerinin ülkemiz için önemi her geçen gün artarak devam edecektir.

 

Ç.D: Sizce SOS Çocuk köyüne en faydası dokunacak kesim toplumun hangi kesimidir?

A.A: Sivil Toplum Örgütleri genelinde ve yardım kuruluşları özelinde toplumun her kesiminde farklı ölçülerde de olsa destek almak çok önemli ve gereklidir. Bir veya birkaç kesimden yardım toplayarak derneğin bu kadar fazla faydalanıcıya ulaşması maalesef mümkün değildir. Özetle, toplumun her kesiminden,  imkanlar dahilinde yardım ve destek almak zorunluluğumuz vardır. 

 

Ç.D: Bağışçılara daha çok ulaşmak için neler yapıyorsunuz? Bunu artırmak için ne gibi çalışmalarınız var?

A.A: Yardım ve destekleri artırmak, daha fazla gönüllüye ulaşmak için sistematik fon geliştirme ve halkla ilişkiler faaliyetleri düzenlemekteyiz. Yılın her döneminde gerek genel ihtiyaçlar için, gerekse yeni projeler için yardım kampanyaları, etkinlikler, tanıtımlar yapılmaktadır. Bunun yanında, kurumsal ortaklıklar ve işbirliklerini artırmak için de kurum ve kuruluşlara yönelik çalışmalar yürütmekteyiz.

 

Ç.D: Medyanın size nasıl faydası dokunabilir? Bize önerileriniz nelerdir?

A.A: Yardımlar bakımından medyanın derneğimize reklam ve tanıtımlar için ücretsiz (bağış olarak) yer vermesi çok faydalı olur. Mütevazi bir bütçeyle yönetilen derneğimizin elde ettiği gelirleri olabilecek en yüksek seviyede bakım ve hizmet sistemlerinde harcaması idealdir. Bu bakımdan değerlendirildiğinde medyadan gönüllü ve yardım olarak alınacak destek hem daha fazla tanıtım yoluyla fonlarımızı artırmak için faydalı olacak, hem de derneğin fonlarını en yüksek düzeyde bakım ve hizmet sistemi için kullanabilmesine olanak tanıyacaktır. Ayrıca, Programlarımız hakkında toplum bilincini artırma yönünde de çok değerli katkıları olacaktır.

 

Ç.D: Devletin SOS Çocuk köyüne olan ilgisini nasıl değerlendirirsiniz?

Derneğimiz bir bakıma Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Dairesi’nin hizmetlerini tamamlayan bir görev üstlenmiştir. Ancak vurgulamak gerekir ki, SOS Çocukköyü Derneği Devlete bağlı bir kurum değil, bağımsız bir sivil toplum kuruluşudur. Hizmet sağlayıcı bir yardım kuruluşu olarak Devlet ve ilgili Bakanlık ve Daireleriyle olan iyi ilişkilerimiz sağlanan hizmetlerin aksamaması bakımından son derece önemlidir. Derneğimiz bu güne kadar Devlet ile olan ilişkilerini son derece iyi seviyede korumayı başarmıştır.

 

Ç.D: Buradan, Yeni Bakış aracılığı ile iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

A.A: Genel olarak mesajım; Sivil Toplum Kuruluşlarına olan ilginin ve desteğin arttığını görmekteyiz. Bundan memnun olmakla birlikte bağış kültürünün toplumumuzda yaygınlaşması için yapılması gerekenler vardır. Çocuklarımızın bu bilinçle yetişmesi için ailelere, devlete, özel sektöre ve en başta sivil toplum kuruluşlarına görevler düşmektedir. Kıbrıs Türk Toplumu yardımsever bir toplumdur ancak nasıl yardım edileceği konusunda toplumlara rehberlik edilmesi, sistemler geliştirilmesi ve erişim sağlanmalıdır. Bu çerçevede Ailelere rehberlik etmek, devlet ve özel sektöre sistemler geliştirmek, Sivil Topluma ise erişim sağlamak konusunda sorumluluk almalıdır. Bu sayede toplumsal sorunların çözümü konusunda toplum genelinden daha yaygın destek alınabilir.

Derneğimiz için mesajım; hizmetlerimizi yakından takip ederek toplumun her kesiminin yapacağı bir şeyler vardır bilinciyle hem bireylerin, hem de kurumların imkanları dahilinde derneğimizi desteklemelerini arzu ediyoruz. Derneğimiz ülkemizde çocuk refahını sağlamak için çalışan bir kurum olarak sadece bir köprü görevi üslenmektedir. Aslında ülkemizde çocuklara bu bakımın ve desteğin verilmesini sağlayan bizim bağışçılarımızın ve gönüllülerimizin ta kendisidir. Biz değil, onlar bu güzelliğin mimarları ve çocukların kahramanıdırlar. Herkes bir çocuğun kahramanı olabilir. Henüz bu fırsatı bulamayanlara çağrımız; derneğimizin düzenlediği veya derneğimiz yararına düzenlenen bağış ve gönüllülük kampanyaları ve etkinliklerine katılarak destek vermeleridir.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam