DOLAR 32,5517 0%
EURO 34,8347 -0.12%
GBP 40,5447 0.02%
ALTIN 2.432,000,09
BITCOIN 2103735-3,14%

‘Hastalıklara bilerek çözüm üretilmiyor’

ABONE OL
18 Mayıs 2017 08:36
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Avukat
Barış Mamalı
, sağlık sektöründe promosyon adı altında
doktorlara rüşvet vererek, kendi ilaçlarının mümkün olduğu kadar daha çok
reçetelere yazdıran ilaç ve medikal alet üreten firmaların politikacılar ve
sorumlularla yakın ilişkilere girerek devlet ihalelerinin kazanılmasını
sağlamanın en çok uygulanan yolsuzluklardan olduğuna dikkat çekti

 

Kolesterol seviyesini yeniden belirleyen
panele katılan danışman, araştırmacı gibi uzmanların dokuz tanesinden sekizinin
konferansta konuşmaları için ilaç firmalarından para aldığını söyleyen Mamalı,
yine firmaların iç içe olduğu profesyonel grupların doktorlar olduğunu ifade
etti.

 

 İlaç
firmalarının, kendi ilaçlarını reçetelerine yazıp hastalarına önermeleri için
doktorları yakın takibe aldığının da altını çizen Mamalı, promosyon adı altında
doktorlara el altından rüşvete varıncaya kadar birçok destek sağlandığını iddia
etti

 

Özlem ÇİMENDAL

İlaç piyasasındaki en büyük sorunlardan birinin
sektörün tam olarak denetlenememesi ve etiket üzerinde ilaçların olumlu
etkilerinin abartılması, bilerek ve bilmeyerek yan etkilerinin eksik yazılması
olduğunu savunan Mamalı, “Amerika’da piyasaya çıkan her beş ilaçtan bir tanesi yan tesirlerinden dolayı insanları daha çok
hasta yaptığı ve ölümlere sebep olduğu için piyasadan geri
çekilmektedir. Amerika’da 1998 yılında iki milyondan fazla kişi hastanede
aldığı ilaçların yan etkisinden tekrar rahatsızlanmış, bunlardan 100 bin tanesi
de hayatını kaybetmiştir” şeklinde konuştu.

 

 

“Teknoloji
ilerliyor ama hastalıklara bilerek kalıcı çözüm bulunamıyor”

İlaç üretimi ve tüketiminde tartışmalı bir
diğer konunun da teknolojinin hızla ilerlemesine rağmen hastalıkları kesin tedavi edici ilaçlar yerine hastalığı
kontrol altında tutan, ömür boyu alınması gereken ilaçların çoğalması olduğuna da dikkat çeken
Mamalı,Bu tip ilaçların ilaç
firmalarına daha büyük kazançlar getirmesi birçok şüpheyi de beraberinde
getirmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)’nın güvenirliği konusu
oldukça münakaşalıdır. FDA’nın büyük ilaç ve gıda firmalarının etkisi altında
olduğu, verdiği kararların genellikle bu büyük firmaların çıkarları
doğrultusunda alındığı, denetlemelerini yapması için yeterli eleman ve finansa
sahip olmadığı konusu sık sık makalelere ve gazetelere yansıdığı gibi bu konuda
kitaplar da yazılmıştır. FDA’nın içinde dönen rüşvetler, üzerindeki politik
baskılar, insan sağlığı için tehlikeli ürünleri onaylaması, bazen büyük
şirketlerin menfaatleriyle çatışacağından faydalı ürünleri onaylamaması,
yetersizliği, finansal güçsüzlüğü açıkça bilinen ve yazılı olarak da açıkça
dile getirilen olgulardır” dedi.

 

 

Birçok medikal ürün insan hayatını riske
atıyor

Mamalı, 30 Mart 2009’da Adalet ve Demokrasi
Merkezi (Center for Justice & Democrazcy)’nin bu konuda bir rapor
hazırlayarak kalp hastalıkları ile ilgili olarak vücuda yerleştirilen suni kalp
kapakçıkları, stentler, pacemaker, defibrilatör gibi kalp ritmi düzenleyici
aletlerin, bir yandan hayat kurtarırken diğer taraftan da insan sağlığı için
çok büyük risk taşıyan ve sonradan değiştirilmek zorunda kalınan medikal
cihazlardan biri olduğunu ortaya koymasının oldukça düşündürücü olduğunu dile
getirdi. Mamalı, ayrıca bu çalışmanın, bozuk olarak insan vücuduna monte edilen
bu aletlerin bozuk oldukları için tekrar vücuttan çıkartılmasının da büyük risk
taşıdığını, insan hayatını ikinci defa tehlikeye attığını ortaya koyduğuna da
değindi.

 

 

“Reçeteli
ilaçlar Kanada ve Amerika’da kanser, kalp krizi ve beyin kanaması riskini
artırıyor”

 

ABD, Chapel Hill’deki North Carolina
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nortin Hadler’in 30 yıl süresince ABD’deki
doktorların tıbbi uygulamalarının istatistiklerini incelemesi sonucu başta bel,
by-pass gibi kalp ameliyatlarının ve anjiyoplasti gibi uygulamaların birçoğunun
gereksiz yere yapıldığının tespitinin de gerçekleştiğinin altını çizen Mamalı
şöyle konuştu: “2000 yılı raporuna göre, Amerika’da yılda 106 bin hasta ilaçların yan etkisinden hayatını kaybederken, yanlış
teşhis ve yanlış medikal müdahale Amerika’daki ölüm sebeplerinin üçüncü
sırasında yer almaktadır. 2008 yılında Florida Medikal Araştırma Komisyonu
(Florida Medical Examiners Commission)’nun yaptığı araştırmaya göre; Amerika’da
reçete ile alınıp kullanılan ilaçlar, illegal satılan ilaçlar, esrar, eroin,
gibi uyuşturucular ve kokain gibi uyarıcıların toplamının sebep olduğu
ölümlerin üç katı daha fazla insan ölümüne sebep olmaktadır. Reçeteli ilaçlar
Kanada ve Amerika’da kanser, kalp krizi ve beyin kanamasından (inme) sonra
ölümlere sebep olan dördüncü büyük medikal nedendir.”

 

 

Hastalık
olmamasına rağmen “kolesterol hastası” diyorlar

Amerikalı kimyager bayan Shane Ellison’un
kolesterol ilaçları konusundaki açıklamasını da aktaran Mamalı şöyle konuştu:
“Bir ilaç kimyageri olarak kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili ürkütücü
kanıtları keşfettim. Kimyasal olarak bu ilaçlar statinler olarak biliniyor.
Ticari olarak bilinenlerin bazıları, Lipitor (atorvestatin), Lescol
(fluvastatin), Mevacor (lovastatin), Pravachol (pravastatin), Zocor
(simvastatin) ve Crestor (rosuvastatin)’dir. Bu ilaçların kalp hastalığını önlediği inancı kesinlikle yanlış hatta
daha da önemlisi tehlikelidir.”

“Sağlığa zararlarından bahsedenler
engellenmeye çalışılıyor”

Büyük Pazar payı olan ürünlerin insan
sağlığına zararlı olduğunu ortaya koyanların engellendiğini baskı altında
yaşayarak ya işlerinden olduklarını ya da çalışmalarının geniş kitlelere
ulaşmadığını söyleyen Mamalı, “Kolesterol aslında bir kan yağıdır ve sağlığımız
için oldukça yararlı etkileri ve görevleri vardır. Bütün hücrelerin yapısında
kolesterol bulunuyor. Hücre zarında yapı taşı olarak bulunan yağların %30’unu
oluşturur. Kolesterol olmadan ve erkeklik hormonu testosteron ne de kadınlık
hormonu östrojeni salgılanır. Neticede yeni nesilleri de üretemezsiniz.
Kolesterolün çok büyük bir tehlike olarak gösterilmesi en büyük hatalardan
biridir. Kötü kolesterol olarak gösterilen düşük yoğunluklu lipoprotein LDL’in bile belli oranda vücutta bulunması
gerekmektedir. LDL’ye kötü kolesterol demek de doğru bir ifade tarzı
değildir” ifadelerini kullandı.

 

 

“Doktorlar büyük gelir elde ediyor”

Kolesterol seviyelerinin standartların (bu
standartlar da şüphelidir) biraz üstünde olması, insanların iyi kolesterol
(HDL) seviyelerinin yüksek olup olmadığı fazla göz önünde bulundurulmadan
insanlara hayat boyu alacakları kolesterol ilaçları yazıldığından da bahseden
Mamalı, “Doktorlar, bu ilaçlardan ilaç firmalarının lobileri, promosyonları ve
pazarlama taktikleriyle büyük yan gelirler elde ederken ilaç firmaları ise
milyar dolarlar kazandılar. Bunu yanında gereği olmadan birçok kişi de hasta
kategorisine sokuldu” dedi.  

 

 

 

“300 milyar dolar kazandılar”

Yıllardır margarin üreticilerinin, topluma “tereyağında
kolesterol var sağlığa zararlıdır” haberlerini yayarak sağlığa aslında çok
büyük zararı olan margarinlerin satışlarını arttırmayı başardıklarını ifade
eden Mamalı, “Total Kolesterol 200 mg/dl’den düşük, LDL Kolesterol 130 mg/dl’den
düşük (bazı görüşlere göre 110 mg/dl’den düşük), HDL Kolesterol’ün de 40 mg/dl
üzerinde olması gerekmektedir. Toplam kolesterol matematiksel bir değer ifade
ediyor. İyi kolesterol, kötü kolesterol ve trigliserit isimli yağın beşte biri
toplandığında elde edilen değer toplam kolesterolü gösteriyor. (LDL k + HDL k +
Trigliserit).  Dünyaca ünlü kolesterol uzmanı Philippe Even, “kötü
kolesterol”ün ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan olduğunu iddia etti.
İlaç şirketlerinin son 15 yılda “kolesterol yalan”ı ile 300 milyar
dolar kazandığı belirtildi. Fransa ve dünyanın en ünlü kolesterol uzmanlarından
biri olarak gösterilen Profesör Philippe Even “Kolesterol sanıldığı gibi
öldürücü değil, damarları tıkamıyor”, “Kötü kolesterol ilaç
endüstrisinin ürettiği bir yalan” dedi. Even, kolesterolün kesinlikle
sanıldığı gibi insan sağlığı için zararlı olmadığını, damarları tıkamadığını,
kalıtsal ve aşırı olanları dışındakilerin ölüme yol açmadığını tam tersine
vücüt için kesinlikle gerekli olduğunu savunuyor. Profesör Even kolesterol
düşürücü olarak kullanılan ve statin olarak tanınan hapların da vücüt için
yaşamsal öneme sahip olan kolesterol üretimini engellediğini ve bu nedenle
yüksek dozda alınması halinde bünye için olumsuz sonuçlara yol açacağını belirtiyor.
Fransız uzman, kolesterolün zararları üzerine bilimsel makalelere imza atan
bilim insanlarının da “ilaç endüstrisi hesabına çalıştıklarını” iddia
ediyor. Geçmişte Fransa’nın en ünlü tıp fakültesi olarak bilinen Necker’de
yıllar boyu dekanlık yapmış olan Profesör Even, şu anda Necker Tıp Enstitüsü’nü
yönetiyor. Kolesterolün sağlığa zararlı olmadığı tezi sadece Profesör Even’e
tarafından değil dünya genelinde ilaç endüstrisinden bağımsız çalışan çok
sayıda bilim insanı tarafından savunuluyor. Bu bilim insanları 2002 yılında
“Kolesterol Şüphecileri” (Thincs) adı altında dünya genelinde bir
şebeke oluşturmuştur” diye konuştu.

 

 

“İlaçlar insanların ömür boyu alacağı
şekilde formüle ediliyor”

İlaçların, kesin çözüm getirme yerine
insanların hayat boyu alması gereken şekilde formüle edildiğine işaret den
Mamalı, “Böylece daha çok para kazanılmaktadır. Özellikle dünyada hızla artan
bir pazar payına sahip olan kolesterol ilaçları bu sınıfa girmektedir. İşin
kötü tarafı, bu ilaçları alımı bırakıldığında kolesterol kısa sürede yükselip
tavan yapmaktadır.  1980’li yıllardan
önce kolesterol seviyesi 240 üzerindeyse riskli kabul ediliyordu. 1984 yılında
yapılan konferansta (Cholesterol Consensus Conference) bu değer 200 seviyesine
düşürüldü. 2000’li yılların başında da 180 seviyesine indi. Şimdi ise
kolesterol seviyeniz bu rakamın daha da altında (çok düşük) olsa bile eğer kalp
krizi geçirmişseniz kolesterol düşürücü ilaçlar tavsiye edilmektedir”
ifadelerini kullandı.

 

 

“İlaç şirketleri, uzmanları para karşılığı konuşturuyor”

2004 yılında toplanarak kolesterol seviyesini
yeniden belirleyen panele katılan danışman, araştırmacı gibi uzmanların dokuz
tanesinden sekizinin konferansta konuşmaları için Pfizer, Merck, Bristol-Myers
Sguibb, Novartis, Bayer, Abbot, Astra Zeneca, Glaxo Smith Kline gibi dünyanın
en büyük ilaç şirketlerinden para alan kişiler olduğunu da ifade eden Mamalı, “Öncellikle
bilmemiz gerekir ki, aklı başında bağımsız birçok doktorun da
ileri sürdüğü gibi kolesterol tek başına bir hastalık veya öldürücü bir zehir
değildir.  Alman Bayer, İngiliz İsveç ortaklığı olan
Astra Zeneca, Amerikan Pfizer ve Merck ilaç firmalarının piyasaya sürdükleri
kolesterol düşürücü ilaçlar pazarda tekel haline dönüşmüştür. Lipitor, statin
türevleri içinde piyasada en çok satılan kolesterol düşürücü ilaçtır. Pfizer
firmasının ürettiği Lipitor, 2006-2007 yılı itibari ile senede 13 milyar
dolarlık satışa ulaşmaktaydı (Pfizer’in toplam cirosu 2007 için 15 milyar
dolardır)” şeklinde konuştu.

 

 

Sağlık sektöründeki paranın %10-25’i
rüşvete harcanıyor

İlaç üreten firmaların, hastalıkları tam ve
kesin şekilde iyi eden ilaçları değil, hastalıkları kontrol altında tutan ve
devamlı alınması gereken ilaçları üretip insanları hayat boyu ilaç bağımlısı
yapma politikasını gizlice uyguladığını söyleyen Mamalı, “Yapılan araştırmalar;
birçok ilaç şirketlerinin doktorasını yapmış uzmanları maaşa bağlayarak kendi
ilaçlarının yan etkilerini saklayarak, bu ilaçların etkilerini öven abartılı
makaleler yazdırttığını ve kendilerine hayalet yazarlar (ghost writers) denilen
kiraladıkları doktorların ismini koyarak bu makaleleri medikal yayın
organlarında yayınlattıklarını göstertmiştir” dedi.  

 

 

“Promosyon adı altında doktorlara
rüşvet veriliyor”

Sağlık sektöründe promosyon
adı altında doktorlara rüşvet vererek, kendi ilaçlarının mümkün olduğu kadar
daha çok reçetelere yazdıran ilaç ve medikal alet üreten firmaların
politikacılar ve sorumlularla yakın ilişkilere girerek devlet ihalelerinin
kazanılmasını sağlamanın en çok uygulanan yolsuzluklardan olduğuna dikkat çeken
Mamalı, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün
raporuna göre; dünyada sağlık sektörünün tedavi için yaptığı harcamaların
%10-%25 arası manipülasyon, rüşvet
gibi çeşitli yollarla boşa harcanıyor. İlaç firmalarının diğer iç içe
olduğu profesyonel grup doktorlardır. İlaç
firmaları, kendi ilaçlarını reçetelerine yazıp hastalarına önermeleri için
doktorları yakın takibe almakta ve promosyon adı altında doktorlara el altından
rüşvete varıncaya kadar
birçok destek sağlamaktadırlar. Amerika’nın kuzeydoğusunda, Kanada sınırındaki
Vermont eyaletinde Eylül 2008 yılında çıkan bir yasaya (Sunshine Act) göre;
2009 yılından başlamak üzere bütün ilaç ve medikal alet yapan firmalara kendi
şirketleri dışında çalışan uzman ve doktorlara promosyon amacıyla ödedikleri
para, yemek, tatil, hediye gibi giderleri bildirme zorunluluğu getirildi.
Vermont eyaletinde çıkartılıp uygulanmaya konulan kanun örneğinde olduğu gibi
bütün dünyada bu konuda ilaç firmaları ile doktorlar arasındaki bu çıkar
ilişkisini tam olarak önleyemese bile en azından kısıtlayacak ve kontrol altına
alabilecek kanunların bir an evvel çıkartılması gerekmektedir. Bu, insan
sağlığını koruma açısından da zorunludur” ifadelerini kullandı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam