Avukat Orhan Arsal, hükümetin kiralarda döviz kurunu 6,30 olarak sabitlemesinin kanun gücüyle kararname yoluyla alındığına dikkat çekerek, bunun Anayasa’nın 46’ncı maddesine açıktan açığa aykırı olduğunu, 46. maddenin bu tip düzenlemelerde mutlaka yasama meclisi tarafından yapılmış bir yasa gerektirdiğini, bakanlar kurulunun yapmış olduğu bir düzenlemenin ise kesinlikle bir yasa olmadığını, adı kanun hükmünde olsa bile özünde bir kararname olduğunu belirtti
Anayasaya aykırılığın ise kiracıları daha da zor bir duruma sokacağını belirten Arsal, ‘’Mal Sahibinin kiracısı aleyhine dava açarak hem eksik kira bedelini döviz cinsi talep edebilecek hem de tahliye talep edebilecektir. İşbu kira sabitlemesi uygulaması da mal sahibi tarafından açılan tahliye/kira alacak davası sürerken mahkemeden döneceğinden kiracı hem eksik ödediği kira bedelini hem mal sahibinin avukat masraflarını ödemek zorunda kalacak hem de evinden olacaktır’’ dedi
“Hükümetin bu yönde bir sınırlama yapma niyeti varsa bu konuda Anayasaya uygun bir yasa yapması ve mezkur yasanın ileriye dönük işlemesi gerekir, yani yasa ‘bu yasanın resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılacak kira sözleşmelerinde strelin kuru 6.30 TL olarak kabul edilir’ gibi bir hüküm içermelidir. Şöyle ki hiçbir hukuk devletinde hiçbir yasa geriye dönük işleyemez” diyen Arsal, hükümetin Anayasa’ya aykırı olarak hali hazırda imza edilmiş kira sözleşmelerine müdahale etmekte ısrarcı olması durumunda mal sahibinin KKTC aleyhine de bir alacak davası açma hakkının doğacağını söyledi
Deniz ABİDİN
Avukat Orhan Arsal, ekonomik önlem amacıyla hükümetin kiralarla ilgili aldığı tedbiri değerlendirdi. Arsal, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında kiralarla ilgili yapılan açıklamada, döviz kurunu 6,30 olarak sabitlendiğini ve bu kur üzerinden Türk Lirası olarak kiranın yatırılacağı konusunda bilgi verdiğini belirtti. Arsal, ancak bu kararın resmi gazetede henüz yayımlanmadığını, kararın bu şekli ile yayımlanması durumunda bu kararın yasa gücünde kararname yoluyla alınmış olmasından dolayı Anayasa’nın 46’ncı maddesine açıktan açığa aykırı olduğunu tam da bu yüzden işbu idari işlemin bir ara emri ile durdurulmasının kuvvetle muhtemel olduğunu kaydetti.
“Sınırlama olacaksa yasa ile olmalı ve yasa ileride yapılacak sözleşmelere uygulanmalı”
Arsal, yasada kiralara yönelik bir sınırlama yetkisinin, ancak bunun yasa ile yapılması gerektiğinin altını çizdi. Arsal, bu kararın ara emriyle durdurulmasının olası görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti, “ülkenin bir Anayasa mahkemesi vardır. Anayasa Mahkemesinin 2/77 sayılı kararında; tüm tüketim maddelerinin fiyatları yükselirken kiraların sabit kalmasının kiracı lehine, kiralayan aleyhine bir durum yaratacağından bu durumun eşitlik ilkesine aykırılık tescil ettiğini karara bağlamıştır. Mahkeme ilgili kararda kararın alındığı ekonomik duruma dair örnekler verirken; sterlin kurunun çıktığını, pirinç fiyatlarının ve daha bir çok ürünün ciddi oranda artış gösterdiğine de değinmiştir ki Mahkeme neredeyse bugün içinde bulunduğumuz durumu betimlemiştir. Dolayısı ile fiyatlar bu şekilde yükselirken kiraların herhangi bir şekilde sabitlenmesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder. Hükümetin bu yönde bir döviz sınırlaması yapma niyeti varsa bu konuda yasa yapması ve ileri bir tarih vererek hüküm koyması gerekmektedir.”
“Mal sahipleri KKTC’yi dava edebilir”
Arsal, geriye dönük hiçbir yasanın işleyemeyeceğini ifade ederek, hükümetin Anayasa’ya aykırı olarak kiralarla ilgili bu şekilde davranması durumunda mal sahibinin KKTC’yi dava etme hakkının doğacağını söyledi. Orhan Arsal, Anayasa’nın 36’ncı maddesinin 3’üncü fıkrası altında mal sahiplerinin bu yönde yasal yola başvurabileceğini, mal sahiplerinin sadece kiracılarını dava etmek zorunda olmadığını kaydetti.
Arsal, “400 sterlin alması gereken ev sahibi bu ay kayba uğrayabilir. Kayba uğradığı miktarı KKTC’den talep etme hakkına sahiptir. KKTC’de 90 bin konutun kiralandığına dair veriler vardır. 90 binin sadece yarısı dava etse ve sadece her biri 100 sterlin kayba uğrasa 4 buçuk milyon sterlin tazminat ödemesi gerekir” diye konuştu.
Bu riski karşılayabilecek bir bütçenin hükümet tarafından ayrılmadığına dikkat çeken Arsal, 2/77 sayılı kararın federe döneminde çıktığını, o dönemde de kiraların sabitlenmeye çalışıldığını kaydetti. Arsal, o dönemde de Anayasa Mahkemesinin aykırı olduğuna yönelik karar verdiğini, kararın da halen günümüzde de geçerli olduğunu söyledi.
“2/77 sayılı karar gözlerinden kaçmış olabilir mi?”
Avukat Orhan Arsal, Başbakan’ın idari hukuk üzerine bir çok kitaplarına, iyi bir hukukçu oluşuna, bir hukuk doçenti oluşuna rağmen böyle bir şeyi görememesine anlam veremediğini belirtti. Arsal, “Bakanlar Kurulu Erhürman başkanlığında böyle bir kararı nasıl üretti?” diye sorarak, “2/77 sayılı karar belki de gözlerinden kaçmıştır. Henüz resmi gazetede resmi bir şey yayınlanmamıştır. Umarım ki hükümet değerlendirmelerini sürdürmektedir” dedi.
“Mahkeme kararı durduracaktır”
Arsal, şöyle devam etti, “Anayasa, herhangi bir sınırlama olacaksa bunun yasa ile olması gerektiğini söylüyor. Kanun hükmünde kararname ile yapılması doğru değildir.
Hükümet yasa yoluna gidecekse bile hükümetin herhangi bir şekilde hali hazırda yapılmış sözleşmelere müdahale etmesi Anayasanın eşitlik ilkesine, mülkiyet hakkının dokunulmazlığı ilkesine, sözleşme özgürlüğü ilkesine ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacaktır.
Dolayısıyla ben bu tip bir düzenlemenin mahkemeden döneceği kanaatindeyim. Eğer ki böyle bir şey yapılacaksa ileriye dönük yapılmalıdır ki herhangi bir Anayasal sorun yaşanmasın.”