DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
GBP 40,7959 -0.56%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2072167-1,38%

Miniklerin sevgilisi

ABONE OL
29 Nisan 2017 12:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Eniz ORAKCIOĞLU

Derya Atamer, meslek olarak bilgisayar mühendisi, bunun yanında ülkenin en önde gelen reklam pazarlamacılarından biri, ama en önemlisi bir anne. Küçük kızı Nisan’ın gelişim sürecinde doğru bilgilerle  büyümesi adına eline kalemi alan Derya Atamer, bugün ülkemizde kızı Nisan’ın yanında binlerce çocuğa kitap okumayı sevdiren yürekli bir aydın.

Yeni Bakış’a çocuk hikayelerilerini yazamaya başlama sürecini anlatan Derya Atamer,  ‘Elime aldığım kitabı bir haftada bitirmezsem, ya da her akşam okumadan yatarsam olmaz kitap okumayı çık seviyorum’ dedi.  

“Yazarlığın temelleri kızıma okumayı sevdirmek için başladı”

Atamer sözlerine şu şekilde devam etti; “Üniversite hayatımda bir hocam bana ‘kelimelerin bittiği gün konuşamazsın, bir reklam ve halkla ilişkilercinin de kelimelerinin bitmemesi lazım bununda tek yolu okumaktır’ demişti. O günden beridir düzenli olarak kitap okumaktayım. 5 binin üzerinde kitap okudum diyebilirim” diye konuştu.

 Okumayı sevdiği kadar yazmayı da seven Atamer, eşi Ali Atamer’in de sürekli üreten biri olduğunu belirterek, Kızı Nisan’ın ise 5 buçuk yaşında okumayı öğrendiğini, fakat 6 buçuk yaşında kitap okumak istemediğini ve yazarlık hikayesinin temellerinin de kızına okumayı sevdirmek uğruna atıldığını söyledi.

“Çocuk kitaplarını okudum ve ne kadar sıkıcı olduklarını gördüm”

Derya Atamer, “Kızım sürekli kitap okuyan hatta çorba karıştırırken bile kitap okuyan bir annesi olmasına karşın neden kitap okumaktan sıkıldığını kendi kendime sormaya başladım. Çünkü ben okumayı çık seven hatta çorba karıştırırken bile kitap okuyan biriyim. Kızım, kitabı elinde her aldığında ‘sıkıldım anne, sıkıcı anne’ diyerek kitabı bir köşeye bırakmaktaydı. Daha sonra ben onun okuduğu kitapları okumaya başladım ve o noktada çocuk kitaplarının çok sıkıcı olduğunu gördüm ve kızımın kitap okurken neden sıkıldığını daha iyi anladım” dedi.

“Kızıma okuması işin hikaye yazdım”

Mevcut kitapların birçoğunun içeriğinde sürekli çocuklara yardımsever olmayı, iyi olmayı yani herhangi bir şey olmayı öğreten kitaplar olduğunu anlatan Atamer, “Ben uyurken sürekli Kızım Nisan’a hikayeler, masallar anlatırım. Bunun yanında kızım babasından kaynaklı tarih ve kültüre çok meraklıdır. Örneğin Nisan’ın Girne Kalesinde neden şimdi biri yaşamıyor? Eskiden kim yaşardı? İlk kim niye yaptı gibi sorular var. Bende sorduğu sorular üzerine internette araştırmalar yaparak kendisine tarihi anlatırdım ve bu anlattıklarım hiç uydurma şeylerin olmamasına özen gösterdim. Tüm bu gelişmelerden sonra kızım Nisan’a kendiyle ilgili bir hikâye yazdım. Örneğin bir hikâyede Nisan Karpaz’da bir Eşeğe annesini bulması için yardımcı olur. Bu hikâyeyi de eşek resimleri ile süsleyerek, birde kapak hazırladım, gördüm ki bu hikâye kızımı etkiledi ve severek akıcı bir şekilde okumaya başladı” diye konuştu.

“Kızımın kahraman olduğu hikâyeler yazmaya başladım”

Atamer, sözlerine şu şekilde devam etti; “Kızımın ilk ona yazdığım hikayeyi beğendiğini görünce, sırf kızım daha çok okusun, okumayı sevsin diye onun kahraman olduğu hikayeler yazmaya başladım. Ofiste tasarlayıp bu hikayeleri eve götürmeye başladım ve böylelikle evde bir hikaye serisi birikti. Kaleler, müzeler, Caretta kaplumbağalarını konu alan hikayeler yazdım ki bu hikayelerde mekanlar ve karakterler hep Kıbrıs’a özgü oldu. Gelişen süreçte kızım okuldaki okuma günlerinde benim ona yazdığım kitapları alıp okula götürmeye başladı. Bu kitapları arkadaşları öğretmenleri okudu ve çok beğendiler, çok iyi geri dönüşümler aldım. Hikayeleri okuyan Nisanın arkadaşları hikayelerin devamını merak etti.”

“İlk baskıyı çocuklara okumayı sevdirmek için yaptık”

Eşi ile birlikte çocuklara okumayı sevdirmek için kitap bağışı yapmaya karar veren Atamer, “hangi kitabı alalım diye düşünürken eşim bana ‘bu kitapları kendi çocuğuna okutmadın, bu çocuklara da bu kitapları okutmayalım ve senin yazdığın kitaplardan birini basalım’ diye bir fikir ortaya attı. Bu fikir doğrultusunda hareket ederek, ‘Girne’de Kayıp Hazine’ bastık ve dağıttık. Kitapları kızıma okutmamamın nedeni ise Çocuk kitaplarının içinde cinsiyet ayrımcılığı olmasıydı. Örneğin, kahramanları erkek olan hiçbir kitabı, içinde dini obje olan kitapları kızıma okutmadım. Bir baktım geriye çok da okunacak kitap kalmadı. Bu karardan sonra Nisan’ın arkadaşlarının ve Nisan’ın en çok sevdiği kitap olan ‘Girne’de Kayıp Hazine’yi Psikolog ve Sosyologlardan da onay alarak, gereken düzeltmeleri de yaparak bastım. İlk baskıda bin taneyi ihtiyaçlı çocuklara, SOS’deki çocuklara, SOS’in evde destek verdiği ve aile yardımı yaptığı çocuklara, yetiştirme yurduna dağıttım” dedi.

“İlgi yoğun olunca Serinin 2’nci kitabını da bastık”

3’üncü baskıyı yapan ‘Girne’de Kayıp Hazine’ kitabının çok ilgi görmesinden dolayı ikinci kitap olan ‘Aslan Yürekli Richard’ın Kayıp Hazinesi’ kitabını da bastıklarını anlatan Atamer, “Bu yayınlanan 2 Kitap Kıbrıs’ın Hazineleri Serisindendir, seri toplamda 5 kitaptan oluşmaktadır. 1’incisi Girne Kalesinde geçer, 2’nci kitap Aslan Yürekli Richard’ın Kayıp Hazinesi ki bu hazine de Saint Hilarion Kalesindedir. 3’üncüsü ‘Aslan Şatosunun Gizemi’ olay Buffavento’da geçer. 4’üncü kitap ‘korsan Hazineleri’ Kantara’da geçmektedir. Seri son kitap olan Othello Kalesi ile biter. Kaleme aldığım  başka bir seri ise Kıbrıs’ın Çocuk Dedektifleri Serisidir ki bu seri de müzelerde geçmekte ve 6-7 seriden oluşmaktadır” şeklinde konuştu.

“Ömer Çıralı’nın desteğiyle bastık”

Atamer, sözlerine şu şekilde devam etti; “2’inci seri olan Arslan Yürekli Richard’ın Kayıp Hazineleri kitabında Ömer Çıralı’nın desteği var. İlk kitabı görüp beğenen Ömer Bey tarihe ve kültüre merakından dolayı ikinci kitabın baskısına destek olmak istedi ve baskıyı kendi üstlendi. Bunun yanında bu kitaplar okullara girdiği için bakanlıktan onay alarak bastık. Ama bu noktada yurtdışından buraya gelen kitaplar onaylanır mı orası da büyük bir soru işareti” 

“Karakterler gerçek”

Kitapların en önemli özelliğinin kitaptaki karakterlerin gerçekliği olduğunu anlatan Derya Atamer, “Örneğin Kitap’taki karakterlerden biri Özgü şu anda 23 Nisan İlkokulunda 4’üncü sınıfta bir çocuk, diğer karakter Nisan oda ilkokulda okumakta benim kızım, Hikâyeler de Derya Hanım var o benim ve Ali Bey, Kumru Hanım onlar da gerçek. Kısacası hikâyelerde ismi gecen herkes gerçek, gerçek olamayan kişilerin ise isimleri geçmemektedir örneğin kale müdürü gibi. Diğer Yazdıklarımı basmayı çok isterim en azından Kıbrıs Hazinesi serisini ve Müzelerle ilgili seriyi bitirip kitapçılarda yer almasını çok isterim. Tarihi koruma, kültüre sahip çıkma çocuk yaşta başlar” dedi.              

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam