DOLAR 32,5533 0.03%
EURO 34,9410 0.13%
GBP 40,7988 0.21%
ALTIN 2.421,72-0,02
BITCOIN 2086596-3,30%

Suçlu Duncan

ABONE OL
23 Şubat 2018 15:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Rum Dışişleri Bakanlığı görevini bugünlerde
tamamlayacak olan Yoannis Kasulidis’in, Rum Haber Ajansı’na çeşitli
açıklamalarda bulunduğu belirtildi. 
Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Rum Haber Ajansı’na (KİPE)yaptığı
açıklamada, Crans Montana’daki müzakerelerde yer alan İngiltere Dışişleri
Bakanlığı Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan’ı, buradaki
başarısızlığın nedeni olarak gösterdi. 
Kasulidis ayrıca Duncan’ın, Rum MEB’indeki Türk “provokasyonlarına” ilişkin
yanıtını kabul edilemez olarak nitelendirdi. 
Haberi veren gazete, kendi elde ettiği bilgilere atıfta bulunarak Crans
Montana’daki yemekte çıkmaza neden olanın İngiliz Bakan Duncan olduğunu,
Duncan’ın, Türkiye’nin tezlerini netleştirmesi için çağrıldığı kritik bir
safhada, Kıbrıs Rum tarafına, Türk tezlerini kabul etmesi yönünde telkinde
bulunduğunu yazdı. 
Habere göre Kasdulidis, KİPE’ye yaptığı açıklamada ise Sir Alan Duncan’ın, Avam
Kamarası’nda milletvekillerine “Londra’nın durumu değerlendirdiği”
şeklindeki açıklamasını, kabul edilemez olarak nitelendirdi.
İngiltere’nin, garantör devlet olarak konferansa katılmasının ötesinde, birçok
nedenden dolayı Kıbrıs ile özel ilişkiye sahip olduğunu ifade eden Kasulidis,
eğer şimdi bu durumu değerlendirmeye karar verdiyse bunun çok üzücü olduğunu
belirtti. 
Bu durumun, iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyeceğini belirten Kasulidis,
son 5 yıldır Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttüğünü, tüm bu dönem zarfında
Rum Yönetimi’nin çabalarıyla, Birleşik Krallık ile olan ilişkilerin tüm
alanlarda büyük bir iyileşme kaydettiğini ifade etti. 
Kasulidis, Güney Kıbrıs’ın, İngiltere’nin AB’den çıkmasına ilişkin olarak
sergilediği işbirliği ve anlayışa da dikkati çekti. 
İngiliz Bakan Alan Duncan’ın, ilk kez kendilerini hayal kırıklığına
uğratmadığını söyleyen Kasulidis, Crans Montana’daki tutumu ve özellikle son
müdahalesinin, oradaki konferansın başarısızlığında katalizör olduğuna
inandığını belirtti. 
Kasulidis, Duncan’ın, müzakereci Andreas Mavroyannis ile gerçekleştirdiği
görüşmede, Güney Kıbrıs’a karşı tutumunun, son beş yıldaki Büyük Britanya
hükümetlerinin yaklaşımdan çok farklı olduğunun görüldüğünü de ifade
etti. 
Birleşmiş Milletler’in (BM) tutumundan dolayı duydukları hoşnutsuzluğu da dile
getiren Kasulidis, “Pontius Pilatus” (suç benim değil artık, günah benden
gitti) şeklinde nitelendirdiği BM Genel Sekreteri’nin duruşundan (Politis
gazetesinde bu ifade BM Genel Sekreteri adına BM Sözcüsü olarak yer almıştır)
hayal kırıklığı duyduklarını, bunun, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni ilgilendiren
bir konu olduğunu da ifade etti. 
Kasulidis bir başka soru üzerine, Türk “provokasyonlarının” Kıbrıs sorununun
çözümüne ilişkin müzakerelerin yol alması için çabaların başlaması gerektiği
bir zamanda yer aldığını savundu. 
Kasulidis açıklamasında ayrıca, Saipem 12000 gemisi orada olduğu sürece Türkiye
ile diplomatik çabalar yürüten hükümetlerin, tüm olanakların tüketilmediği ve
çabalara devam edeceklerini addettiğini de ifade etti. 
Güney Kıbrıs’ın tüm bu dönemde, elleri bağlı kalmadığını, yanıt bulacağına
inandığı her yere çağrıda bulunduklarını ifade eden Kasulidis, sessiz
diplomasiyi tercih ettiklerini belirtti. 
Kasulidis, Güney Kıbrıs’ın, Türkiye’nin Navtex’i yenilemesinin ardından oluşan
durumla alakalı daha ileri adımlara karar vermek için gayri resmi Avrupa
Konseyi toplantısının tepkisini beklediğini söyledi. 
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de bu toplantıda yer alacağını
anımsatan Kasulidis, Anastasiadis’in, Avrupa Konseyi’nin tepkisini
bekleyeceğini, ileriye dönük adımların ne olacağının ortaya çıkacak olan
tepkiye bağlı olduğunu belirtti. 
Kasulidis, Türkiye’nin faaliyetlerinin hem Türkiye’nin kendisine hem de
Kıbrıslı Türklere etkisinin olacağını savunarak Türkiye’nin, kendisine ve
Kıbrıslı Türklere ait olduğu bölgeleri keyfi olarak belirlediğini iddia
etti. 
KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami’nin dediği şekilde Kıbrıslı Türklere
ait olduğu iddia edilen bölgelere ilişkin faaliyetlerin, Kıbrıs Türk toplumunu
yaratılan duruma ilişkin sorumluluklarından azat etmediğini iddia etti. 
Kasulidis, sorunun, sadece Güney Kıbrıs ile Türkiye arasındaki bir sorun
olmadığını, bu sorunun, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yol alması
için çabaların başlaması gerektiği bir zamanda yer aldığını savundu. 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam