DOLAR 32,5210 -0.08%
EURO 34,8039 -0.19%
GBP 40,4777 -0.11%
ALTIN 2.420,52-0,38
BITCOIN 21600040,07%

“Supya” belirsizliği sürüyor

ABONE OL
21 Şubat 2018 08:37
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Rum gazeteleri Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de icra etmekte
olduğu tatbikat için ilan ettiği Navteks’in sona erişine iki gün kala, “Saipem
12000” sondaj gemisinin Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik
Bölge’deki (MEB) 3’üncü parsele girişine izin vermemeyi sürdürdüğüne dikkat
çekti.
Gazeteler Türkiye’nin Navteks’ini iptal ederek sondaj gemisinin 3’üncü
parseldeki “Supya” hedefine ulaşmasına izin vermesi için Rum Yönetimi
önderliğinde yapılmakta olan diplomatik perde gerisinin sonuç vermediğine ve
herkesin, Navteks’in süresinin biteceği 22 Şubat’ı beklemekte olduğuna işaret
etti.
Haberlerde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın
Kıbrıslı Türklerin kaynaklar üzerindeki haklarına dair açıklamaları da öne
çıkarıldı. 
 Alithia haberi “Kritik 48 Saat… ‘Saipem 12000’in Ablukasının’ Varacağı
Sonuçla İlgili Kaygı Tırmanıyor… Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Sorunu Çözülmese Bile
Doğal Gaz Çalışmalarına Katılmak İstiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çekti
Türkiye’nin, Navteks’in süresinin dolması ile birlikte bölgede tatbikat icra
etmekte olduğu savaş gemilerini çekmesi halinde İtalyan ENI şirketinin, iki
hafta gecikmeli de olsa “Supya” hedefinde planlanan sondajı yapacağını belirten
gazete, aksi halde Rum Yönetimi’nin çok zor durumda kalacağını çünkü bunun,
Türkiye yüzünden yapılmayan ilk sondaj olacağını vurguladı. 
Rum Yönetimi’nin, Türk “meydan okumasının” 22 Şubat’ta sona ermesi için
çabalarını bugün ve yarın da sürdüreceği “ancak diplomatik düzeydeki haberlerin
hiç de iyi olmadığı” belirtilen haberde “Türk tavrı yetmezmiş gibi Kıbrıs Türk
siyasi liderliği de Kıbrıs sorununun doğal gaz konularıyla bağlanmasını talep
ettiklerini belirterek Türkiye ile aynı çizgiye geldi” ifadesine yer verildi.
Devamla, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Türk medyasına yaptığı, “Rum
tarafının bugün çözüme hazır değilse bile doğal gaz konusunda diyalog yoluyla
ara formüller üzerinde Kıbrıslı Türklerle anlaşma yolunu bulması gerektiği”
açıklamasının satırbaşlarını aktardı.
Gazete Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın da “Rum
liderliğinin, Kıbrıs sorunu çözülmeden ya da çözüm olmasa dahi oturup Kıbrıs
Türk tarafıyla bu zenginliklerin çıkarılması ve paylaşılması konusunda bir
uzlaşmaya varmadan bu konularda yolunda devam edemeyeceği, Türk tarafının buna
izin vermeyeceğini anlaması gerektiği” açıklamasından da alıntı yaptı. 
Fileleftheros manşet haberine “Enerji Konusunda Kritik 24 Saat… Diplomatik
Hareketlere Rağmen Kıbrıs MEB’i Türk Ablukası Altında… Özersay Şirketler İle
Ayrı Diyalog İstiyor” başlık ve spotlarını attı. 
Gazete gemilerini bölgeden çekmesi için “baskı yapılacağı beklentisi ile
Türkiye aleyhine bir siyasi abluka yaratmak amacıyla çeşitli yönlerde
diplomatik girişimlerde bulunan” Rum Yönetimi’nin en büyük korkusunun ENI
sondaj gemisinin hiçbir araştırma yapmadan bölgeden ayrılması olduğuna vurgu
yaptı, “böyle bir şey, bütün enerji programının Türk meydan okumaları şartına
bağlı olduğu anlamına geleceğini, Ankara’nın da bunu çok iyi bildiğini” ekledi.
ENI vazgeçerse….
Haberde, İtalyanların sabır göstererek beklediği, bütün işaretlerin de bir
24 saat daha sabredeceğini gösterdiğini ancak 22 Şubat’tan sonra sabrın
kalmayacağını, en azından ENI’nin bu yönde aleni bir açıklamasının olmadığı
belirtildi.
Gazete, Rum tarafının en büyük kabusunun da ENI’nin “Supya” hedefinde doğal gaz
araması yapmaktan vazgeçmesi olduğuna dikkat çekerek, böyle bir şeyin şu
anlamlara geleceğini kaydetti:
“a) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün enerji programının Türk meydan okumaları
şartına bağlı olacak, b)Kıbrıs Cumhuriyeti  yalnız enerji konularında
değil, bütün konularda egemenlik haklarını kullanmakta aciz kalacak , c)Enerji
programı kesin şekilde buzdolabına girecek ve bundan sonra, (enerji programını)
Kıbrıs sorununa ve kendi çıkarlarına bağlayacak olan Türk hükümetine bağlı
olacak, d) Yabancı şirketler  ve bölgedeki müttefikler açısından da
güvenilmez hale gelecek, bunun da birçok olumsuz etkisi olacak.”
BM’ye yeniden şikayet ettiler
Gazete Rum Yönetimi’nin,  BM’deki Daimi Temslicisi Kornilios Korniliu
aracılığıyla ENI hesabına çalışan sondaj gemisini engellemesi de dahil
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini BM’ye yeniden şikayet ettiğini
haber verdi.
Gazeteye göre, daha önce BM Genel Sekreteri’nin siyasi konulardan sorumlu
yardımcısı Jeffery Feltman’la görüşen Korniliu, geçen Perşembe günü de Genel
Sekreterlik ofisi başkanı Maria Luiza Vioti ile bir araya gelerek Türkiye’nin
hareketlerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını, Deniz Hukuku da
dahil Uluslararası Hukuku  ihlal, bölgedeki barış ve istikrarı tehdit
ettiğini” öne sürdü. 
Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Türk Navteks’inin süresinin
sona ermesine 24 saat kala Rum siyasi liderleriyle Çarşamba günü (yarın) ayrı
ayrı bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacağını, hafta sonu da AB
zirvesine katılmak üzere Brüksel’e gideceğini ve  Avrupalı liderlere
gelişmeleri anlatacağını kaydetti. 
Kriz, Avrupa’nın acizliğini de ortaya
çıkardı
Politis “Doğu Akdeniz’de Fransız ‘Anahtarı’” başlıklı manşet haberinde
“MEB’deki kriz Kıbrıs’ın Türkiye ile sorunlarını ortaya çıkarmakla kalmadı,
Avrupa’nın, üyesi bir devleti ile, daha çok da kendi çıkarlarıyla ilgili ciddi
meselelerde top yükün hareket etmekteki acizliğini de ortaya çıkardı” ifadesine
yer verdi.
Doğu Akdeniz’de cereyan eden durum karşısında güçlerin tek başlarına inisiyatif
alarak Türkiye ile müzakereci rolü üstlendiklerine dikkat çeken gazete, ilk
hareketin ENI’den dolayı İtalya’dan geldiğini ancak Saipem 12000’in 3’üncü
parsele hareketinden önce Ankara ile temas eden Roma’nın, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’dan aldığı genel teyitlerle yetinerek sondaj gemisini 3’üncü parsele
korumasız gönderdiğini yazdı. 6’ncı parseldeki çalışmalarına İtalyan ve Fransız
firkateynlerinin de refakat ettiğini hatırlattı. 
Gazete, Almanya’nın da kabine oluşturma sürecinde olmasından dolayı, AB’nin
Doğu Akdeniz’deki krize “başsız” yakalandığını, ancak böyle olmasa bile
Berlin’in daha kararlı bir duruş sergileyeceğinin kuşkulu olduğunu, Almanya’nın
Türkiye ile ilgili konularda ılımlı bir rol oynamayı tercih ettiğini yazdı.
Gazete, bu boşlukta, kriz vesilesiyle Fransa’nın AB alanındaki rolünü geri
almakta olduğunu, Emmanuel Macron’un artık daha bir başrol üstlendiğini,
özellikle Türkiye konusunda gerilediğini ve Türkiye’nin daha Avrupai bir
çerçevede hareket etmesi şartıyla AB’nin Ankara ile daha sıkı ilişkisini
destekleme niyetini ortaya koyduğunu yazdı.
Paris’in Doğu Akdeniz’deki krizde alenen görünmediğini ancak diplomatik
çevrelerin, perde gerisinde çok önemli bir rol oynadığına işaret ettikleri
belirtilen haberde, başarılı olup olmayacağının önümüzdeki günlerdeki
gelişmelere bağlı olduğu belirtildi.
Gazete haberine “Erdoğan’ın,  çok düşmanca bir ortamda AB ile bağlarını
koruyabilecek ülkeleri -ilk sırada Fransa, ardından da Yunanistan ve Kıbrıs-
değerlendirmesi gerekiyor. Kıbrıs MEB’indeki kriz büyük bir AB-Türkiye krizine
dönüşebilir, kriz yatışmazsa Lefkoşa ve Atina yaptırım talebinde bulunabilir.
Türkiye-AB ilişkileri başlığını kesin kapatacak Türk karşıtı güçler de orada
hazır olacak” iddiasıyla son verdi.
Der Spiegel
Gazeteler, Der Spiegel isimli Alman gazetesinin web sayfasında, “Akdeniz’in
Hazinesi  Avı … Jeostratejik Powerplay” başlığı altında Doğu Akdeniz’deki
doğal gaz yataklarıyla ilgili bir makale yayımladığını haber verdiler.
Alithia’ya göre “Akdeniz’de çok büyük doğal gaz rezervleri var ve bu hammaddeyi
çıkarmayı çoğu istiyor. Şu anda İsrail- Lübnan ve Türkiye-Kıbrıs arasında bir
anlaşmazlık tırmanıyor. Larnaka Limanı’nın güneyinde bir gaz hazinesi
bulunuyor. Lefkoşa, Türk savaş gemilerinin İtalyan enerji şirketi ENI’nin
sondaj gemisi Saipem 12000’in gemisinin bölgeye girmesini engellediğini
söylüyor” denilen makalede bu engelleme argümanının temelinin
1974’lere dayandığına dikkat çekilerek şu ifadelerle anlatılıyor: 
“1974’te Kıbrıslı Rumlar, Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için darbe yaptığından
Türk askeri kuzey kesimi işgal etti. O zamandan beridir ülke bölünmüştür.
Hükümeti, Güney kesimini yönetilmekte olan Kıbrıs Cumhuriyeti 2004’ten beridir
AB üyesidir. Türkiye tarafından tanınmıyor. Şimdi Ankara hükümeti, Kıbrıslı
Türklerin oluru olmadan hammadde araması yapılmasıyla, Kıbrıslı Türklerin ve
onlarla birlikte kendisinin haklarını görmezden gelindiği görüşünde
.”  

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam