DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
GBP 40,7959 -0.56%
ALTIN 2.437,630,08
BITCOIN 2074148-1,53%

Tekelleşmenin ayak sesleri!

ABONE OL
11 Mart 2018 09:40
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

 Esnaf ve Zaanatkarlar Odası  Genel Koordinatörü Hürrem  Tulga, son 5 yıl içinde,  art arda kapısına kilit vuran işletmelerde korkunç artış olduğunu vurgularken, hızla yükselen dövizin küçük işletmeleri batırdığını, büyüklerin ise daha da büyüyerek ülkede hızla tekelleşmeye gidildiğini belirtti 


 “Bugün işletme izinleri gelişigüzel dağıtılıyor, kısa vadede vergilendirilmelerden gelir elde edilebiliyor, ancak, uzun vadede planlama yapılmadan verilen bu izinler piyasayı alt üst etmekle kalmayarak, işletmelerin de bir bir kapısına kilit vurmasına neden oluyor” 


“Dövizdeki artış vatandaşa da olumsuz yansıdığı için insanımız alış veriş yapamıyor, bu da esnafın sıcak paraya ulaşmasını engelliyor. Kısaca, gidişat çok kötü ve bir an önce önlem alınmalıdır. Bu yapılmayacak bir şey değil. Önemli olan niyet ve zihniyettir”


Özlem ÇİMENDAL

Son 5 yıl içerisinde art arda kapısına kilit vuran işletmelerde korkunç artış görüldüğüne dikkat çeken Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, hızla yükselen dövizin küçük işletmeleri batırdığını, büyüklerin ise daha da büyüyerek ülkede hızla tekelleşmeye gidildiğini vurguladı. Tulga, hükümetin bu konuda acil önlem almasını talep etti.  


Dövizin artışı vergilere, vergiler de 2018 bütçesine yansıyacak

KKTC’de, Her geçen günün bir önceki günü aratır duruma geldiğinin altını çizen Tulga, oda olarak 2018 bütçesinin analizini de yaptıklarını belirterek, bunda da ortaya çok da iyi bir tablonun çıkmadığını belirtti.  

Tulga: “ Bütçede, yüzde 20’lik artış ön görülüyor. Bunun ise, döviz artışı ve gümrük girdilerinden sağlanması ön görülüyor. Bunun yüzde 30’unu gümrükten karşılamayı amaçlıyorlar. Dövizin artışına bağlı olarak vergiler de çoğalmış oluyor. Yine yüzde 30 kadar dolaylı vergilerden de vergi alınması öngörülüyor. Yani bu da bütçede yüzde 20 artış sağlanmış oluyor.”

Vatandaş daha çok vergilendiriliyor, bütçeyi ödüyor

KKTC’deki vergilerin yüzde 75’inin dolaylı yüzde 25’e yakının ise doğrudan vergi şeklinde olduğuna işaret eden Tulga, bunun da vatandaşın sırtına bindirilen verginin artışı anlamına geldiğini kaydetti. Tulga, “Bu da vatandaşın daha çok vergilendirdiği ve bütçeyi vatandaşın ödediği anlamına geliyor. Bütçe oluşurken, ödeyen sıradan asgari ücretli vatandaştır” şeklinde konuştu. 

Kamuya kısmi artış varken, özele bir şey yok 

Ülkede giderlerin hızla arttığı ve alım gücünün de düştüğünü vurgulayan Hürrem Tulga, “Kamuda nispeten hayat pahalılığı oranında bir artış verildiği görülse de,  bu döviz artışını karşılayacak bir oranda değil. Ancak kamuda kısmi de olsa döviz artışını telafi edecek bir artış varken, özel sektörde hiçbir şekilde bir iyileştirme yok” şeklinde konuştu. 

Ekonomiyi yerle bir edebilir 

Özel sektörde artışın olmamasına rağmen giderlerde korkunç artış yaşanmasındaki tehlikeye dikkat çeken Tulga, “Bu ne demektir, maaşınız artmıyor ancak giderleriniz her yıl yüzde 20 oranında artıyor. Bu da yoksulluk sınırının 4 kişilik bir aile için 5 bin TL rakamını ortaya çıkarıyor. Bu da ülkedeki eşitsizliğin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Bunlar bile ekonominin yerle bir olmasına neden olabilecek gelişmeler” ifadelerini kullandı. 

Hiçbir önlem alınmıyor

 Ekonomideki sallantıyı ve adaletsizliği dengelemek için herhangi bir politika olmadığına vurgu yapan Tulga, “Ne döviz artışında, ne hayat pahalılığında, ne de asgari ücrette herhangi bir düzenleme yapılmıyor” dedi.  

İthalatta acil düzenlemeye ihtiyaç var

İthalatın  acilen ekonomik anlamda düzenlemeye ihtiyacı olduğunun altını çizen Tulga, “İthalatta alınacak önlemlerle dövizin sert etkisini en aza indirebilirsiniz. Bu düzenlemeler gerçekten yapılabilir. Önemli olan niyet ve kafa yormaktır. İthalatta fiyat istikrar fonu gelirleri kullanılarak, dövizin etkisi aşağıya çekilebilir. Dövize karşı bir politikamız olması gerekirken, biz bunun yerine dövizdeki yükselişi bütçeye gelir olarak kaydetme peşindeyiz” dedi. 

Asıl darbeyi dar gelirli gruplar alıyor 

Dövizdeki hızlı artıştan asıl darbeyi alanların dar gelir grupları ve küçük esnaf olduğuna dikkat çeken Hürrem Tulga, küçük işletmelerin battıkça büyüklerin daha da büyüdüğünü ve tekelleşmenin önünün açıldığını vurguladı. Tulga, “Küçük battıkça onun yerini daha büyüğü alıyor. Bu konuda da hiçbir politika ve düzenleme yok” şeklinde konuştu. 

Gelişigüzel verilen izinler, işletmeleri hızla batırıyor 

İşletme izinlendirmelerinin de gelişigüzel yapıldığının altını çizen Tulga, planlanmadan verilen izinlerin devlete kısa süreli vergi katkısı olduğu için tercih edildiğini, ancak ülke esnafının piyasadaki sıcak para sirkülasyonu etkisini ortadan kaldırarak, ekonomik dengeleri alt üst ettiğini ifade etti. Tulga, “Bir yandan işletmeler hızla kapanıyor, diğer yandan da açılmaya devam ediyor. Bu alandaki israf da mahkeme kayıtlarına yansıyor ve açıkça görülüyor. Bu da küçük işletmeler arasındaki vahşi rekabeti pompalıyor ve küçüklerin batarak, yerini büyüklerin almasına neden oluyor ve beraberinde de tekelleşmeyi getiriyor” dedi. 

Piyasada kaos doğuyor, işletmeler kilit vuruyor 

Bugün hala, küçük işletmelere yönelik bir düzenlemenin hayat bulmadığını dile getiren Tulga, “İşyeri açılışlarına bir düzen getirmiş değiliz. Bu da beraberinde çarşıda bir kaos doğuruyor ve küçük esnafın giderlerini karşılayarak gelir elde etmesini engelliyor. Son olarak da batmasına neden oluyor” dedi. 

Alım gücü düştükçe vatandaş da çarşıya çıkmıyor

Alım gücünün düşmesi ile birlikte çarşıya pazara çıkan vatandaşın da azaldığının altını çizen Tulga, esnafın da bu noktada sıcak para akışı sağlanamadığı için kapısına kilit vurmasına çanak tutulduğunu dile getirdi.

Bir bir kapılarına kilit vuruyorlar

 Tulga, “Gidişat öyle bir durumda ki,  bir an önce önlem alınmalıdır. Bu yapılmayacak bir şey değil. Önemli olan niyet ve zihniyettir. İzinlendirmeler yapılırken o bölgenin de değerlendirilmesi yapılmalıdır. Park yeri olacak mı, altyapısı uygun mu. Ve daha birçok şey. Bugün işletme izinleri gelişigüzel dağıtılıyor, kısa vadede vergilendirilmelerden gelir elde edilebiliyor ancak, uzun vadede planlama yapılmadan verilen bu izinler piyasayı alt üst etmekle kalmayarak, işletmelerin de bir bir kapısına kilit vurmasına neden oluyor” dedi. 

İş yerlerinin yüzde 10’u bile ayakta kalamıyor 

 2000-2013 yıllarını kapsayan dönemlerde, pilot bölgesi olarak seçip araştırma yaptıkları bölgelerde, iş yeri sayısının 10 binin üzerinde olduğunu anımsatan Tulga, Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre de, ülke çapında işyeri sayısının 30 bini aşmış vaziyette göründüğünü, ancak açılan iş yerlerinin yüzde 10’unun bile ayakta kalamadığını söyledi. 2000 – 2013 yılları aralığında Lefkoşa’da saç hizmetleri alanında açılan işyeri sayısının 549, ayakta kalanların ise 2013 yılı dahil 140 olduğuna dikkat çeken Tulga, yine aynı yıllarda 850 iş yeri açıldığını ancak bunlardan 100 kadarının ayakta kaldığını vurguladı. Dünya ortalamasında açılan iş yerlerinin yüzde 40’ının ayakta kaldığına işaret eden Tulga, KKTC’de ise, yüzde 10’unun bile ayakta kalamadığına dikkat çekti.

Rakamlarla pratik örtüşmüyor 

Rakamlarla ülke gerçeklerinin pratikte örtüşmediğinin açıkça görüldüğüne işaret eden Hürrem Tulga, ilk bakışta girişimci bir toplum olarak görünen KKTC’de durumun tam tersi olduğunu savunarak, “Gerçek hiç de öyle değil” dedi.

KTEZO’nun verileri 10 bin, Çalışma Bakanlığı’nın 30 bin

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası olarak, zanaatkar işletmeleri açısından muazzam büyüklükte adaletsizliklerle de karşı karşıya olduklarını vurgulayan Tulga şu şekilde konuştu: “Pilot alan olarak seçtiğimiz Lefkoşa, Gönyeli ve son olarak da Girne Belediye sınırları içerisinde hala sürmekte olan çok kapsamlı çalışmalarda yiyecek, içecek, eğlence, kuaför, berber gibi sağlığa tabi işyerleri yanında satış yapan toplam işyeri sayısının 10 binin üzerinde olduğu ortaya çıktı. Bu sayıya inşaat işkolları, mimari ofisler, ulaşım sektörü ve avukatlık ofisleri dahil değildir. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre ise ülke çapında işyeri sayısı 30 bini aşmıştır.” 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam