DOLAR 32,5184 -0.1%
EURO 34,9662 0.28%
GBP 40,7551 0.36%
ALTIN 2.447,811,03
BITCOIN 2064562-2,25%

Toplumsal travma şiddeti doğuruyor

ABONE OL
17 Mart 2018 07:31
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Psikiyatrist Dr. Yağlı: Düzenin, sistemin olmadığı, yaşamın belli kurallarla düzenlenmediği, değer, ahlak ve yaşam birliği olmayan bir yapı söz konusudur. Bu nedenlerden ötürü toplumsal yaşam hızla değişmektedir, bu da olumsuz olayların yaşanmasına ve sonrasında bir travmaya dönüşmektedir. Devlete düşen görev bu konudaki kurumların aktif olarak çalışmasını sağlamaktır


Sosyolog Salman: Ekonomik sıkıntılar, asgari ücretin düşük olması, işsizlik, siyasilere olan güven azalması, mutsuzluğa ve beraberinde travmaya neden olmaktadır. Yol çalışmalarının bile insanları sinirli yapabildiğini görmekteyiz. Her şiddet olayının temelini aile oluşturmaktadır. Ailede yaşanan sorunları bilmeyen bir devlet anlayışı toplumun sorunlarını çözemez


Uzman Sosyolog Kurnaz: Yaşanan ekonomik sorunlar, istikrarsız siyaset, sorunlardan dolayı tahammülsüzleşen bireyler toplumsal benliğin zedelenmesine neden oluyor. Birey kendine de topluma da yabancılaşıyor. Bu da toplumda suç unsurlarının artmasını sağlıyor. Toplumsal sorunlarla baş etme becerisi ancak birlik olmakla aşılabilir. Bireylerin kendi toplumlarına güvenmesini sağlamak da devletin görevi olmalıdır


Deniz ABİDİN

Yeni Bakış’a konuşan uzmanlar trafikten sağlığa, eğitimden ekonomiye kadar olan tüm alanlarda yaşanan sıkıntıların toplumsal travmaya neden olduğunu ifade ederek, önüne geçilmesi için devlete düşen görevler olduğuna dikkat çekti. “Aile mutsuzsa toplum da mutsuzdur” diyen uzmanlar, işe aileden başlanması gerektiği konusunda görüş belirttiler. 

Psikiyatrist Dr. Yağlı: Hızla değişen bir nüfus yapısı var

Psikiyatrist Dr. Mehmet Yağlı, ülkede toplum diye bir şeyin olmadığını belirterek, esas sorunun bu olduğunu söyledi. Yağlı, KKTC’de düzenin, sistemin olmadığı, yaşamın belli kurallarla düzenlenmediği, değer, ahlak ve yaşam birliğinin olmadığı bir yapının hüküm sürmekte olduğuna dikkat çekti. Ülkede çok farklı ve hızla değişen bir nüfus yapısının olduğuna işaret eden Yağlı, normal bir toplumda insanların yaşarken ilişkilerin iyi olduğunu ve sosyal değerlerin ön plana çıktığını vurguladı. Yağlı, “Bugün ise komşumuzun kim olduğunu bilmiyoruz” diyerek, toplum içinde ilişkiler kurulurken birçok değerin alt üst olduğunun görülmekte olduğunu belirtti. 

“Toplumsal yaşam değişiyor”

Psikiyatrist Dr. Yağlı, toplumda kimin ya da kimlerin yaşadığının bilinmemekle birlikte, birçok kişinin ise ne amaçla ülkede bulunduklarının bilinmediğini söyledi. Yağlı, bu nedenlerden ötürü toplumsal yaşamın hızla değiştiğini belirterek, sistemsizlik ve devletin topluma hakim olmayışının da etkenler arasında yer aldığını kaydetti. Yaşanılan olumsuz olaylardan sonra toplumun travma yaşadığına vurgu yapan Yağlı, şunları söyledi: “Mağusa’da geçtiğimiz ay içinde yaşanan öğrenci cinayetini örnek gösterecek olursam, olayın özüne bakıldığında uyuşturucu vardır. Bu insanlar bu ülkeye gelirken okula harcını yatıracak durumu bile yoktur. Yaşamını sürdürmek zorunda olduklarından ya uyuşturucu satarlar ya hırsızlık yaparlar ya da bir takım adli olaylara karışırlar. Bunun neticesi bizde bir şaşkınlık yaratmaktadır.”

“Kurumlar aktif olarak çalışmalı”

Dr. Yağlı, devlete bir takım görevler düştüğünü ifade ederek, ülkede misafir edilen ya da kendi vatandaşlarının ihtiyaçlarına hakim olması ve buna yönelik kurumlarının aktif olarak çalışması gerektiğini belirtti. Yağlı, devletin, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar ile çalışılması gerektiğinin altını çizerek, buna karşın, sorunların çözülmesi için hiçbir şey yapılmadığını söyledi. 

“Sorumlu yönetenlerdir”

Yağlı, “Toplumun bir yere gittiği yok. Ancak toplumsal düzen bu şekilde devam ederse bu tarz şiddet olaylarına ve adli suç oranlarına alışmamız gerekecek. Önlem alınmaması durumunda bu oran daha da artacaktır. 18 kişi sadece bu ülkeye haraç toplamak için geliyor. Bundan da ne yazık ki bu toplumu bugüne kadar getiren yönetenler sorumludur” diye konuştu. 

Sosyolog Salman:“Esas etken ekonomik ve siyasi sorunlar”

Sosyolog Nihal Salman da, yaşanmakta olan toplumsal sıkıntının birçok faktörü olduğuna dikkat çekerek, faktörlerin başında ekonomik sıkıntının geldiğini belirtti. Salman, yüksek maaş alan da asgari ücretle geçinenin de ekonomik sıkıntı yaşadığını söyleyerek, bir diğer etkenin siyasi sorunlar olduğunu kaydetti. Salman, son dönemde seçime katılım oranına bakıldığında, siyasete güvenin oldukça azaldığına vurgu yaparak, ülke olarak tanınmamışlığın getirdiği sıkıntının da önemli faktörler arasında yer aldığını söyledi. Salman, ülkede işsizliğin hakim olduğuna dikkat çekerek, bu tarz sorunların insanlar üzerine büyük etki yarattığını söyledi. Salman, altyapı ve trafikteki eksikliğin bile kişide olumsuz etki yarattığını belirterek, sağlıktan eğitim sorununa kadar olan tüm alanlardaki yetersizliğin insanların cebindeki parayı çektiğini kaydetti.

“Yol çalışmaları bile insanları sinirli yapabiliyor”

Salman, şöyle devam etti, “Her evde birey kadar araba var. Toplu taşıma yetersiz, bunun sebebi budur. Yol çalışması bile insanları sinirli yapabiliyor. Strese neden oluyor. Devletin sunması gereken imkanların devlet tarafından karşılanmaması insanlar üzerinde baskı haline dönüştü. Örnek verecek olursak, boşanma oranı en çok yüksek olan ülkeler arasındayız. Bu da bir depresyondur. Boşanmalardaki yasal sürecin çok uzadığını da gözlemlemekteyiz.”

“Aile mutsuzsa toplum da mutsuzdur”

Salman, asgari ücretin yeni belirlendiğini, 190 TL’lik artışla geçinmek zorunda kalan bir bireyin geçinmesinin imkansız olduğunu belirterek, bu bireylerde depresyon belirtilerinin olma olasılığının bulunduğunu söyledi. Salman, ülkenin hala göç vermekte olduğuna dikkat çekerek, gençlerin barınamadığını kaydetti. 

Salman, devlete düşen görevler çerçevesinde asgari ücretin geçinilebilecek düzeye çıkması gerektiğine vurgu yaparak, “Aile mutsuzsa toplum da mutsuzdur” diye konuştu. 

“Devlet ekonomik dağılımı iyi sağlayabilmeli”

Salman, ülkede Aile Bakanlığı’nın eksikliğine de dikkat çekerek, gerek kadına gerekse çocuğa şiddetin hep aile içinde gerçekleşmekte olduğunu söyledi. Nihal Salman, ailede yaşanan sorunları bilmeyen bir devlet anlayışının toplumun sorunlarını çözemeyeceğini kaydetti. 

Salman, ay sonunu çıkaramayan, aldığı maaşla geçinemeyen, ödeme yapması gereken yerleri ödeyemeyen bireylerin, aile içinde huzuru olmadığını belirterek, devletin ekonomik dağılımı daha iyi sağlayabilmesiyle daha sağlıklı bir toplumun yaratılabileceğini söyledi. 

Uzman Sosyolog ve Aile Danışmanı Kurnaz:Herkes sorununu kendisi çözmeye çalışıyor

Uzman Sosyolog ve Aile Danışmanı Ayça Kurnaz da, ülkedeki alım gücünün gittikçe düştüğünü belirterek, buna karşın, herkesin kendi sorunlarını kendisinin çözmeye çalıştığını söyledi. Kurnaz, vatandaşların bir anda kendilerini borç batağında bulduklarına işaret ederek, umutsuzluğa kapılmakta ve kimi zaman kendini bir hastalığın pençesinde hatta intiharın eşiğinde bulduğunu kaydetti. 

Kurnaz, toplumun travma içinde olduğuna vurgu yaparak, sorunları çözmeye aileden başlanması gerektiğini belirtti. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için anne ve babaların çocuklarını yetiştirirken bilinçli büyütmesi gerektiğini anlatan Kurnaz, ebeveynlerin çocuklarını yetiştirirken sorumluluk almayı öğrenmeleri gerektiğine dikkat çekti. 

“Birey kendine de topluma da yabancılaşıyor”

Ayça Kurnaz, son zamanlarda toplumda suç unsurlarının artmakta olduğunu belirterek, bu durumun toplumda gerginliğin ortaya çıkmasına neden olduğunu kaydetti.  Sürekli sorunlarla karşılaşan ve çözüm yolunu bulamayan bireyin, kendi toplumuna ve kedine duyduğu güvende zedelenmeler yaşamakta olduğuna dikkat çeken Kurnaz, kendine ve toplumuna yabancılaşmaya başladığını söyledi.

Kurnaz, “Değişen toplum yapısı, yeni olayların yaşanmasına zemin hazırlamıştır. Toplumumuz göç aldıkça, nüfus çoğaldıkça, toplum yapısı değişmekte, tanımadığımız olaylarla karşı karşıya kalmaktayız. Yeni nüfus yapısıyla kendisine yer edinmeye çalışan insanlar uygun ortamları bulamadıklarında sıkıntı yaşamakta, bu sıkıntıların sonuçlarını hep birlikte biz toplum olarak çekmekteyiz. Değişen şartlara adaptasyon için devlet politikasının ve çalışmalarının bulunmaması ise sorunların katlanarak büyümesine neden olmaktadır” dedi.

“Geleceğe yönelik endişe hakim”

Ayça Kurnaz, yaşanan ekonomik sorunlar, istikrarsız siyaset, sorunlardan dolayı tahammülsüzleşen bireyler toplumsal benliğinin zedelenmesine neden olduğunu belirterek, ekonomi ve siyasette belirsizliğin olması bireylerin gelecekleriyle ilgili endişe duymasına neden olduğunu söyledi.  

Sorunlar arasında sıkışan birey çözüm bulamadığı noktada tatminsiz ve mutsuzluk duygusu yaşadığını belirten Kurnaz, “Özellikle genç nesillere bakıldığında ailelerinin sağladığı imkanlar dahilinde gençlerin mutlu olmaya çalıştığını, aileden gelen hazır imkanlara alıştıkları için kendi işlerinde sabırsız ve tatminsiz olabildiklerini görmekteyiz” diye konuştu. 

Kurnaz, “Toplumun iyiye gitmesiyle ilgili, her kesime ayrı ayrı görevler düşmektedir. Toplumsal sorunlarla baş etme becerisi ancak birlik olmayı başarma ve inanmayla ilgilidir. 

Bunu yapabilmek için de bireylerinin kendi toplumlarına güvenmesi gerekir ki bunu sağlamak da devletin görevi olmalıdır” dedi. 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam