DOLAR 32,4752 -0.21%
EURO 34,9784 0.35%
GBP 40,7425 0.36%
ALTIN 2.435,500,52
BITCOIN 21024430,89%

Yerli işgücü göç yollarında

ABONE OL
10 Ekim 2017 08:35
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Emek-İş Başkanı Koral Aşan, ölümlü iş kazalarında bir iki günlük kapatma cezası dışında bugüne kadar hüküm giymiş bir işverenin olmadığına dikkat çekerek, “Birinci sorumlu idare odaklı olan Çalışma Bakanlığı’dır. Maalesef ki Çalışma Bakanlığı inşaat sektöründe denetim yapıldığı takdirde hepsinin kapanması gerektiğini kendisi itiraf ediyor” dedi

Hükümetin iş yaşamındaki tutumunun “Bir can kaybı olursa, yerine bir başkası gelir” olduğuna da işaret eden Aşan, “Zaten buradaki emekçinin fonksiyonu girdi maliyetidir. Bunu düşürmek için maksimum çalışma gösteriyorlar. Üçüncü dünya ülkelerinden gelen işçileri sömürerek kar marjlarını yükseltmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı

Çalışanların sendikalı olmalarının da engellendiğine vurgu yapan Aşan, çalışanın sendikalı olmayı istemesi halinde de işten atılmayla tehdit edilebildiğini söyledi.  Aşan, böyle bir durumda işsiz kalanların ilk 1 ay içerisine kaçak duruma düşerek, hiçbir hakkını arayamadan sınır dışı edilebildiğine işaret etti

 

 

Özlem ÇİMENDAL

Emek-İş Başkanı Koral Aşan, her gün bir yenisi ile karşılaşılan işçi ölümlerinde bugüne kadar herhangi bir iş verenin yargılandığı bilgisinin olmadığını ifade ederek, verilen cezaların ise göstermelik olduğunu kaydetti.

 

“Hüküm giymiş bir işveren yok”

Ölümlü iş kazalarında bir iki günlük kapatma cezası dışında bugüne kadar mahkemeye giderek hüküm giymiş bir işverenin olmadığına dikkat çeken Aşan, “Birinci sorumlu idare odaklı olan Çalışma Bakanlığı’dır. Maalesef ki Çalışma Bakanlığı inşaat sektöründe denetim yapıldığı takdirde hepsinin kapanması gerektiğini kendisi itiraf ediyor aslında” dedi.

 

“Can kaybının yüksek olduğu inşaat sektöründe 50 TL’lik kemer bile çok görülüyor”

Ölümlü iş kazaları ve yaralanmaların önüne çok basit önlemlerle geçilebileceğini dile getiren Aşan, “İş yönetimi bakımından görüşlerimizi kamuoyu ve bakanlıkla paylaşıyoruz. En fazla can kaybı inşaat sektöründe olmasına rağmen, 50 TL’lik bir kemeri bile almayı kendilerine yük gören bir işveren zihniyeti var” şeklinde konuştu.

 

“Denetlemede personel eksikliğinden yakınılırken, olanlar da kullanılmıyor”

İş yaşamında iş kazaları, yaralanma ve ölümlerin önüne geçebilecek önlemlerin alınıp alınmadığının denetlenmesinin Çalışma Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini vurgulayan Aşan, “Denetimler noktasında öz eleştiri yaparken, denetim yapamayacaklarını yapmaları durumunda ise söz konusu yerleri kapatmaları gerektiğini söylüyorlar. İkinci olarak da denetleme memurlarının yetersizliği noktasında oluyor. Olanların da kullanılmasından imtina ediliyor. Bunların tümü de bize hükümetlerin emeğe emekçiye gösterdikleri değeri gözler önüne seriyor” dedi.

 

Hükümetin tutumu, “bir can kaybı olursa, yerine bir başkası gelir”

Hükümetin iş yaşamındaki tutumunun “bir can kaybı olursa, yerine bir başkası gelir” olduğuna da işaret eden Aşan, “Zaten buradaki emekçinin fonksiyonu girdi maliyetidir. Bunu düşürmek için maksimum çalışma gösteriyorlar. Üçüncü dünya ülkelerinden gelen işçileri sömürerek kar marjlarını yükseltmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

 

“Vahşi piyasa koşulları ile çalışanlar karşı karşıya bırakılıyor”

Hükümetlerin bakış açısının kar marjını yükselten liberal politikalar olduğunu anlatan Aşan, “Vahşi piyasa koşulları ile çalışanın karşı karşıya gelmesinin önü açılsın diye her şey yapılıyor. Denetimler ise yapılmıyor” ifadelerini kullandı.

 

“Var olan yasa dışı çalışma koşulları yasallaştırılmaya çalışılıyor”

Sanayi Odası’nın ülkeye gelen yabancı iş gücünün geldikleri ülkelerdeki asgari ücrete denk gelecek ücretlerin verilmesi önerisinin de KKTC çalışma hayatının çarpık yapısından cesaret alınarak dillendirildiğini ileri süren Aşan, “Aslında var olan vahşi çalışma yaşamının yasal hale getirilmeye çalışılıyor. Kaçak işçi, ucuz iş gücü piyasasının devlet tarafından yasallaştırılması beklenmektir. Ve maalesef ki Çalışma Bakanlığı da bunu değerlendirecekleri açıklamasında bulunabiliyor” diye konuştu.

 

“Politika, niyet ve vicdan gerekli”

İşçi ölümleri ve iş kazalarının önüne geçilmesi için en başta politika gerektiğini vurgulayan Aşan, niyet ve vicdanın da önlemlerin alınmasındaki önemli etkenler olduğunu ifade etti. Aşan, “Özel sektörde denetim yapma kapasitesi olan sendikaların da önü açılmıyor. Sendikalar da kendi çabaları ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ancak en önemli ayağı olan örgütlenme noktasında istenilen düzeye gelinemiyor. Gelinmesi istenmiyor. Sendikaların da iş sağlığı noktasında denetim yapması imkansızlaştırılıyor. Çalışanların sendikalı olmaları engelleniyor, olmaları halinde de işten atılmayla tehdit edilebiliyorlar. Böyle bir durumda da işsiz kalanlar ilk 1 ay içerisine kaçak duruma düşerek, hiçbir hakkını da arayamadan sınır dışı edilebilmektedir ” ifadelerini kullandı.   

 

“İş yaşamında rekabet oluşturuluyor”

Şu anda çalışma hayatında yaratılmaya çalışılan ortamın “emek rekabeti” ortamı olduğunu dile getiren Aşan, “Devletin rekabetten anladığı emeğin değerini düşürmek. Çünkü daha ucuza çalışan rekabette bir adım öne geçerek iş bulma şansını yükselten ancak var olan ortamda alınan maaşlar refah seviyesinde yaşamaya yetmeyecek kadar azken, bir de üstüne bazı çalışma alanlarında can güvenliği olmuyor” dedi.

 

“Bugüne kadar ciddi adımlar atılmadı”

Bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler birçoğunda ülkedeki çalışma hayatına yönelik ciddi adımlar atılmadığını da sözlerine ekleyen Aşan, üçüncü dünya ülkelerinden gelen ucuz iş gücü dolayısı ile KKTC’nin yerli iş gücünün de başka ülkelere daha iyi çalışma şartlarını göz önünde bulundurarak göç etmeye başladığına da dikkat çekti.   

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam