Bu ülkede çalışan özel sektör emekçileri,
ikinci ya da üçüncü dalgadan değil ama işsiz kalmaktan korkuyorlar. Yüzde 68’i
işini kaybetti bile 21 ile 64 yaş arasındaki kadınlar...
Yüzde 99.7’si kendi evinde ya da çalıştığı
evde şiddet görüyor. Salgını fırsata çeviren patron ya işine son verdi ya da
kaçağa düşmesine sebep oldu. Kaçağa düştükleri için hiçbir destekten
yararlanamıyorlar. Mağdur edilen yüzlerce kadın derdine çare arıyor.
Evlerde çalışıyor, temizlik yapıyor, çocuk ya
da hasta bakıyorlar. Yaşı 64’e kadar çıkan ve yıllardır sürekli çalışanlar
olarak neredeyse hepsi hastalanmaktan çok, işini kaybetmekten korkuyorlar.
Çoğu çalıştığı evde fiziki, psikolojik ya da
ekonomik şiddete maruz kalıyor. En acı yanı ise kadınların çalışma süreleri
arttıkça yaşadıkları şiddeti normal karşılamaya başlaması ya da rahatsız
olmaması...
Bu temel zorunluluktan kaynaklı yaşamda adalet
ve yaşamın sürdürülmesinde zorunlu olan tüketim mallarının üzerindeki pahalık yükünün
düşürülmesini talep etmektedirler ama ev hizmetlerinde çalışan kadınların
sorunları ile gerçek anlamda ilgilenen yok.
Aynı şekilde, salgın öncesi sürmekte olan
kapitalist ekonominin dünya krizi COVİD-19 ile beraber daha da derinleşti.
Bunun karşısında da hükümetler zaten düşük olan ücretleri daha da düşürerek,
işçileri ücretsiz izne çıkartarak ya da toplu işten çıkarmaların önünü açarak
krizin faturasını emekçilere ödetmeye çalışmaktalar.
Pandemiden en çok etkilenenler emekçiler ve
ezilenler olurken, yine salgının sosyal ve ekonomik sonuçlarının en ağır bedeli
dünyanın ezilen, sömürülen ve güvencesiz kesimlerine yüklenmek isteniyor.
***
Sefalet yaşamını tersine çevirenlerde vardı,
bir fırın işletmeciliği yapan Yunus, her günkü iş telaşı sonunda kazancının az
olmasından şikayet ederken; bir reklama rastlıyor. Yunus, bu reklamın hayatını
değiştirmekle kalmadığını, aynı zamanda kendisine de hayatının fırsatına giden
kapıyı açtığını dile getiriyor.
Borsa, Hisse senedi işlerinden hiç anlamazken,
kayıt yaptığı andan itibaren “Maddi durumunun nasıl düzeldiğini” neşeyle
anlatıyor. Bakınız Yunus ne diyor, Kayıt yaptırdıktan sonra bir danışmanın
kendisini aradığını, sonrasında da sistem hakkında eğitim aldığını söylüyor.
Yunus “10 dakikalık eğitimden sonra hiç
anlamadığı konu hakkında bile artık uzman gibi oldum” diye ekliyor. Yunus, daha
önce hisse senetleri hakkında hiç deneyimi olmamasına rağmen merakından kayıt
yaptığını söylüyor ve “Hayatımın en doğru kararı oldu” diyor gülümsüyor.
Herkes gibi benimde çekincelerim vardı ve bu
gibi yatırımlar için büyük paralara ihtiyacım olduğunu düşünürken; en düşük
başlangıcın 300 dolar olduğunu duyunca hiç ikilemeden denemeye karar verdim
diyerek paranın oluk gibi akmaya başladığını söylüyor.
Hesabıma para yatırdıktan sonra maddi durumunun
düzelmesine yardımcı olan yatırım uzmanı aradı. "Hayalini kurduğum ve şu
an kullandığım arabamı ona borçluyum." diye gülümseyerek tadını
çıkartıyor, tabi ki kolay yoldan para kazanmanı ve zengin olmanın yolunu alın
teri dökmeden bulduğu için kendini şanslı sayıyor.