Paylaş Yaşamımız için olmazsa olmazlarımız tek
tek elimizden alınmakta. Buna karşı mücadele eden ekoloji hareketlerini
sınırlayan ( bazen de başlamadan bitiren ) etkilenmeler söz konusu. Bunları
maddeler halinde kısada olsa incelemeye çalışalım.
1- Ekoloji hareketi ile işçi sınıfı mücadelesi
arasında organik bir bağ ve geçişkenlik yok. İşçi sınıfı mücadelesi ekolojik
harekete mesafeli. Ekolojik hareket içinde durum aynı. Bugün bir çok sendikanın
ekolojik mücadeleye dair elle tutulur yol haritası yok. Artı bunu yapmak için
çabaları da yok.
Bugün kapitalizmin “ ya iş – ekmek yada doğa “ tercihine zorlaması bir taşla
birden fazla kuş vurmayı istemesinden kaynaklı.
Olayın özünü gören gözler için durum net
hem sınıfın çıkarları hem de ekolojik mücadele birbirinden ayrı
bağımsız değildir olamazda. Ekonominin
toplum ve doğayı işgaline karşı , toplumsal ve
ekolojik hareketler birlikte ekonomiye karşı çıkmalı.
2- Ekolojik hareketlerin büyük çoğunluğu
yerelle sınırlandırılmış durumda. Elbette mücadele olduğu yerden , yerelden
başlamalı oradan yükselmeli. Köyden ilçeye , ilçeden şehre oradan tüm ülkeye ,
ortak alanı kullanan çevre ülkelere yayılmalı. Biliyoruz ki hiçbir mücadele
sınırlı alanda kalarak başarılı olamaz olamamıştır da. Yazlık sitelerinde bu
konudaki eylemleri önemlidir fakat yukarıda söylediğim yerelde sıkışmanın bir
parçasıdır. Yazlığı kurtarmak ekolojik hareketin kendisi değildir.
3- Ekoloji mücadelesi salt hukuki bir
mücadele değildir ve ona indirgenemez.
Bazı durumlarda hukuki yollara başvurmak , yürütmeyi durdurmak , dilekçe yazıp
imza toplamak gerekebilir. Fakat bunlar ana yaklaşımı değiştirmemeli. Hukuki mücadele bir koldur ama vücudun tamamı
değildir. Doğaya saldırı sınıfsaldır ve bu anlamı ile politiktir. Politik
saldırıya hukuki yolla karşı konulamaz. Ancak
politik karşı duruşla bu mümkündür. Hukuki karşı çıkış ancak bu politik
eylemin bir parçası olabilir , geneli değil.
4- Ekolojik mücadelenin teknik / mühendislik /
mimarlık hesaplamalara indirgenmesi, oradan alınacak rakamlarla hareketin
yönlendirilmesi söz konusu olabiliyor. Kapitalizmde teknik taraftır, egemenin
elinde bir silahtır. Tekniğe değil ama onun fetişleştirilmesine, kimin için
kullanıldığına iyi bakmak gerek diye düşünüyorum. Bir derenin, gölün o yöre
halkına olası zararları hesap edilmeli erken önlem alınmasını sağlamalı. Bunlar
yapılması gereken mücadelenin ana unsuru değil , yardımcı elemanları olmalı .
5- Ekolojik mücadeleyi yürüttüğünü savunan
örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının birçoğu ABD ve AB den maddi destek
almakta. Bir kere ABD ve AB de yapıları gereği merkez emperyalist ülkeler ve
finans oligarşisinin üsleri. Ellerinde
tuttukları sermayenin de yeni alanlar bulmasını, genişlemesini, fazladan değer
yaratmasını istiyorlar. Bu anlamda da çevre ülkelerde önlerine çıkacak
engelleri finansal desteklerle yörüngelerine oturtmayı amaçlıyorlar. AB ve ABD
desteği almış yukarıdan aşağıya örgütlenmiş bu yapılarda ne tabanı nede
ekolojik mücadeleyi temsil edemiyorlar. Kapitalizmi yeşile boyamak içinde
ellerinden fırçayı düşürmüyorlar.
6- Bir köyde, kırsalda bir alanda yağmaya
talana yıkıma karşı duran insanların ağzından çoğunlukla şu nakarat düşmüyor “
biz siyaset yapmıyoruz .Toprağımızı , akarsuyumuzu , ovamızı , dağımızı
savunuyoruz, burada siyaset yok .” Ekolojik mücadeleyi sınıflar üstü , politika
dışı gösterme ve görme anlayışı aslında kapitalizmin özünden kaynaklanan
ekolojik yıkımları gizleme , üstünü örtme çabasıdır. Olayın asıl nedenini görme
kaybıdır. Ekolojik mücadele başından sonuna kadar sınıfın içinde, sınıfla
birlikte politik bir harekettir.
7- Bir bölgede ( örneğin bir köyde ) maden
arama faaliyeti için eleman arayan şirket o yörede yaşayan yoksullaşmış,
mülksüzlermiş, proleterleşmiş köylüleri işe alıyor. Böylece o yöredeki mücadele
içinde çatlaklar oluşmasına neden oluyor. Kapitalizmin tarımı yok etmesi sonucu
proleterleşen köylü derin bir ikilemle karşı karşıya kalıyor. Ya iş bulup
karnını doyuracak yada işi reddedip ekolojik yıkıma karşı duracak. Bu ikilem
sınıf hareketi ile ekolojik hareketin bir araya gelememesi sonucu çözümsüz
kalmaya devam ediyor.
8- Bu gün ekolojik mücadelenin tam olarak
anlatılamaması, kavranamaması, bilince çıkarılamaması sorunu yaşanıyor.
Ekolojik mücadeleyi kuşlar böcekler börtü çiçekler olarak gören büyük bir
çoğunluk var. Diğer yandan bu anlatma işini kendisine meslek edinmiş, herşeyi
bilen uzman ekoloji mücadelesi profesyonelleri var. Hangi mücadelede uzman,
profesyonel varsa ondan uzak durmak gerektiğine inanıyorum.
Eko- sosyalist bakış açısı insanlığın
geleceğine uzanan yolda belirleyici çıkış önerileri sunuyor. Bu anlamıyla ekolojik mücadele yürüten
örgütlerin eko – sosyalist düşünceye yakınlıkları / uzaklıkları çok
belirleyici. Köprüden önceki son çıkışa geldiğimiz bu şartlarda hızlıca bir
şeyler yapabilmek için vakit daralıyor.