Tekelci kapitalizmin önemli özelliklerinden
bir tanesi kârların çevre ülkelerden merkez kapitalist ülkelere doğru akışı ile
birlikte kârların yaratığı kirlenmenin / zehirlenmenin tam tersi bir yol
izleyerek merkezden çevreye akmasıdır.
Üretimin tüketimi belirliyor olması merkez ve
çevre ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkilerinde belirlenmesi anlamını taşımakta.
Sermaye birikimi -> kâr -> sermaye birikimi + kirlilik(zehirlenme ) ->
daha fazla kâr -> daha fazla sermaye birikimi + daha fazla kirlilik (
zehirlenme ) ->…. şeklinde süren döngü aynı zamanda kirliliğin (
zehirlenmenin ) de yeniden üretim döngüsüdür.
Bu döngü içinde sermaye ve kârlar ile birlikte
kirlilikte (zehirli atıklarda ) hareket halindedir. Sermayenin yeniden
birikmesi için zehirli atığın artması ve atılması gerekli. Bunun için seçilecek en kestirme yol : çevre
tedbirlerini önemsemeyen , neoliberal sınır kapılarını sonuna kadar açan ,
parti = hükümet = devlet = şirket dörtlü mantığının hakim olduğu ülkelerdir.
Sermaye , toplum ve doğaya zarar veren zehirli
atıklarını ihraç etmek zorundadır. Eklemeliyim ki bu sadece merkezden çevreye
doğru olmaz. Çevre ülkenin kendi sınırları içinde de meydana gelir. Bu ihraç
ister merkezden çevreye ister çevre ülkenin içinde olsun hakim olan ve işleyen
sömürgeciliğin temel yasalarıdır.
1980‘lerle birlikte başlayan neoliberal
şirketleşme yönetim modeli , çevre ülkelerin borç batağının yanında zehirli
atık ( çöp vd ) batağına da saplanmalarını sağladı. Böylece ekonomik artık (
artı değer ) ile ekonomik atık ( zehirli kimyasallar , nükleer atıklar , çöpler
vd ) el ele büyümeye başladı.
Hatırlatmakta yarar var ; kapitalist sistemde
önüne sürdürülebilir eki alan her şey aslında sömürülebilir anlamına
gelmektedir.
İşin ilginç bir yanı daha var : zehirli
atıkların taşınması günümüz egemen ilişkilerinde ticarete dönüşmüş durumda. Bu
ticaret geri planında çarpıklıkları da barındırıyor. Ticari meta olarak görülüp
taşınan bu zehirli atıklar meşruiyet kazanarak sanayi üretiminin türevi olarak
, devamı olarak yararlı ve zorunlu görülmekte , gösterilmekte. Kapitalizmin hiç
bitmeyecek sonsuz zincirinin müjdecisi olarak sunulmakta.
Zararlı atıklar alıcı çevre ülkeye ulaştığında
hiçbir bilimsel ön araştırmaya tabi tutulmadan kabul ediliyor. Yapılmayan
bilimsel araştırmayı hedef saptırma izliyor. İsmi değiştirilen ve böylece
önündeki tüm engeller kaldırılan bu yok ediciler bir çok ülkeye insani yardım
adı altında sokuluyor.
Kirli ( zehirli ) atıklar gönderildikleri
ülkelerde kirli teknolojilerinde devreye girmesine neden olmakta. Teknoloji
fetişizminin de yardımıyla , zehirli atıklar için kurulan işletmeler yere göğe
sığdırılamıyor , büyük gelişme olarak sunuluyor.
Zehirli atıkların yarattığı sorunlar , sorunun
yaratıcısı olan ülkelerde çözülmez. Çünkü ;
1- Bu maliyetli bir iştir bu maliyet elde
edilen kârların azalması anlamına gelir.
2- Zehirli atıklar işlenen ve işlenecek olan
suçların / felaketlerin habercisidir. O nedenle başka ülkelerde yok edilmeli ,
kendi kamuoyundan gizlenmelidir.
3- Daha öncede söylediğim nedenlerle bu
zehirli atıklar çevre ülkelerde kimsenin haberi olmadan yok edilir.
4- Zehirli atıkların yok edilmesi sırasında ve
sonucunda oluşan ölümlerde suçlu o işte çalışan işçi ve o yörede oturan
insanlardır. Böylece asıl yaratıcı suçlanmaktan kurtulmuş olur.
Bir
şeyler yapmak için önümüzde uzun bir
zaman dilimi yok. Köprüden önceki son çıkışa varmak üzereyiz. Son çıkışın son
levhasının üzerinde yazanları hatırlatarak bitirelim : temiz kapitalizm yoktur.