Kapitalizm devlet olmadan var olamaz. Devletin
güvencesi onun en önemli silahıdır. Bu silah aynı zamanda yaşanan uygarlığın
ceset medeniyeti olmasının da nedenidir. Neden ceset medeniyeti? Çünkü var olan
her şey alınıp satılıyor paralılaştırılıyor, ucuzlatılıyor. Canlı olan ne varsa
yok ediliyor.
Günümüzde finansal olgu ile mafyalaşma iç içe
geçmiş durumda. Nedenlerini kısaca inceleyelim. Sistemin işleyiş mekanizması,
ekonomi —> toplum —> doğa biçimindedir. Başta bulunan ekonomi (yani hakim
piyasa güçleri) toplum ve doğa üzerinde hegemonik güç uygulayarak bu iki alanı
işgal etmiş, sömürgeleştirmiştir.
1980’lerin başında sermayenin yeniden üretimi
ve birikimi aşamasında çok ciddi sorunlar ortaya çıktı. Sermaye eskisi gibi
değerlenemiyor, fazladan değer yani artı değer yaratmakta zorlanıyordu. Bu
süreçten çıkmak için sıkı önlemler ardı ardına geldi.
Liberalizasyon ile sermaye hareketinin
önündeki sınırlar ortadan kaldırıldı. Ardından özelleştirme ile ortak
mülkiyetler sermayeye devredildi. En sonunda da kuralsızlaştırma ile toplum ve
doğa lehine olan kurallar sermaye lehine çevrildi. Bu üçlü yıkım yoksulluğun,
açlığın, talanın, sefaletin de önünü açacaktı.
Sürekli büyümek, biriktirmek ve kâr elde etmek
zorunda olan sistem finansallaşma yolu ile yeni bir zenginlik alanı
yaratacaktı. Finansallaşma özü itibariyle önceden yaratılmış değerin yeniden
değerlendirilmesidir. Yani yeni bir değer yaratma söz konusu değildir. Tarım,
sanayi ve hizmet sektörlerinde daha önceden yaratılmış değer bu yolla
pazarlanır.
Oluşan kârların reel karşılığı olmadığı için
büyük bir fazlalık şişkinlik oluşur. Sonunda da patlar. Nitekim 2008’de de
böyle oldu. Bu patlama piramit tipi örgütlenmiş toplumsal yapının en
altındakileri vurdu. En üsttekilere patlamanın sadece sesi ulaştı. Piramidin
üzerinde yükseldiği toprak (doğada) bu patlamadan büyük hasar aldı. Etkisi her
geçen gün artmakta.
Sistemin işleyişinde devlet önce hükümete,
hükümet partiye, partide şirkete evrilir. Böylece şirketin yönettiği bir yapı
oluşur. Bu yapı hem yatay (coğrafi ) hem de dikey (ekonomik ) olarak genişlemek
zorundadır. Bu genişlemenin de sınırları var ve o sınırlara dayanıldı. Bu
şekilde yaşamak için bir gezegene daha ihtiyaç duyulduğu ortaya çıktı. Ama ne
yazık ki başka bir gezegen yok!
Kapitalizmin işleyiş yapısı cinayet
ekonomisinin de yaratıcısıdır. Değer yaratamayan finans oligarşisi çamura
battıkça çıkmak için mafya tipi örgütlenme modeline geçti. Yer altı-üstü,
gizli-açık ayrımları ortadan kalktı. Kârların artması uğruna her yol mubah ilan
edildi. Doğaya saldıran neoliberal politika savunucuları ormanları yok ederek
ormansız orman kanunlarını yürürlüğe koydu.
Aslına bakılırsa kapitalist sistem insanlık
tarihinde bir sapma, bir yol ayrımıdır. Ve asla insan doğasına uygun bir yapıda
değildir. Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcıdır. Yaptığından daha fazlasını yıkan,
çözmek yerine sorun yaratan bu uygarlığın büyük insanlığa verebileceği hiç bir
şey yok. Geleceği olmadığı içinde hep bu günde yaşatıyor, geçmişi özletiyor.
Ekonomik krizleri ekolojik krizler takip
ediyor. Şüphesiz ki, temiz olmayan toplum temiz doğayı da yaratamıyor. Köprüden
önceki son çıkışa yaklaşıyoruz. Bir şeyleri değiştirmek için kalan süre
azalıyor. Biraz daha geç kalınırsa geriye kurtarılacak pek bir şey
kalmayabilir.
Sistemin
bütünlüklü saldırılarına karşı bir araya gelme zamanı.