Kutlu Adalı 1996 Eylülünde öldürüldü. Herkes
kim öldürdü sorusuna yanıt aradı. Bu güne kadar da kimin öldürdüğü tespit
edilemedi. Her yıl ölüm yıldönümünde gündeme getirildi gazetelerin köşe
yazılarına konu edildi.
Çeşitli söylentiler kulaktan kışlağa ulaştı.
Polis mahkeme aşamasına geçilecek kanıtları toplayamadı ve dosya bazen açık
bazen kaplı kaldı. Bu yıl Sedat Peker’in olayın azmettiricilerini açıklayınca
tekrar gündeme geldi.
Türkiye’de ve burada yeniden soruşturma
başlatılmış. Ancak ifadesi alınan bir kişi yok. Buradaki polis teşkilatı
yuvarlak laflarla bir açıklama yaparak Türkiye’den delillerin gelmesini
bekliyormuş.
Her cinayet bir suçtur. Cinayet sebebi ne
olursa olsun bir insanın yaşam hakkını ortadan kaldırır. Ülkeler idam
cezalarını kaldırırken yanlış hak ihlali olabileceğini ve bu ihlalin insan
hayatına mal olacağını düşünerek kaldırdılar.
Tarihte idam edildikten sonra suçsuz olduğu
anlaşılan çok insan vardır. Geriye dönüşü olmayan bu hak ihlali nedeniyle idam
cezalarına pek sıcak bakılmaz. Kutlu adalı cinayetinin hiçbir gerekçesi olamaz.
Bu kasten, bilerek ve isteyerek bir
öldürmedir. Öldürenin kim olduğundan
daha önemlisi niçin öldürüldüğüdür. Elbette öldürenin de bulunup
cezalandırılması gerekir. Bunu küçümsemiyorum.
Her ne ad altında olsun bu kararı veren kişi
veya kişiler kanun dışı bir iş yapmışlar cinayet işlemişlerdir. Suçu olmadan,
sadece fikirlerini yazı ile başkalarına aktaran bir gazetecinin, yazarın
yazdıklarını beğenmemek loş odalarda ölüm emrini vermek nasıl bir insan düşüncesidir.
Hele bunu “milliyetçilik, vatanseverlik” adına
yapmak tam bir yasa tanımamaktır. Suç
varsa ilgili mercilere şikayet edersiniz.
Mahkeme suçlu olduğuna karar verirse cezasını elbette verir. Bu suçlama
bir düşünce ise bu suç değildir ve mahkeme bile böyle bir suçlamayı reddeder.
Anayasada düşünce suçu yoktur. Buna rağmen
düşüncesini, yazdıklarını beğenmeyebilirsiniz. Kimse düşüncesini yazdı,
savundu, yaydı diye suçlanamaz. Başka
bir ülkede ölüm kararı alıp insanı kendi ülkesinde öldürme gizli örgütlerin
veya kendini gizlemiş yasadışı oluşumların işidir.
Bu
anlamda bu tür silahlı örgütlerin açığa çıkarılması en az Kutu Adalı
cinayetinin failleri kadar önemlidir.