Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası
Başkanı Mahmut Kamber esnafın iflasa doğru sürüklendiğini açıkladı. Yazılı bir
açıklama yapan Kamber şöyle dedi; İflasların ve kapanmaları artacağı yeni bir
döneme doğru ilerliyoruz.
Sorumluların sorumluluklarını yerine getirmeye
ve ülkedeki esnaf ve zanaatkarın on yıllardır süren mücadelesi sonucu ayakta
tuttukları işyerlerinin kapanmasına göz yummayacağımızı buradan çok net
söylemek istiyorum.
Bu mücadele tüm olumsuzluklara rağmen kalkınma
politikalarının etkin olacağı yeni bir döneme mecburuz. 20 aydır süren git gide
derinleşen krizin geldiğimiz noktada hükümetin yaptığı açıklamanın esnaf ve
zanaatkar için bu noktadan sonra ne ulaşılabilir bir kaynak’ ne de durumu
kurtarmak için yaratılan kaynağın kurumuş göle bırakılan bir damla su kadar
etkisi olacaktır.
Ekonomideki belirsizliğin 20 aydır sürdüğü tüm
dünyada 5 yıllık programların çıktığı pandemide 2022'de de kısmen de olsa
etkili olacağı bilimsel veriler de ortaya konuyor. Tüm bunlar yapılırken
ülkemizde başından bugüne süren bu krizin kısa orta ve uzun vadeli tanımı
olmamıştır.
Tanımı konmayan hiçbir krizin palyatif
çözümlerle çözüm bulunması mümkün olmayacaktır. Ülkemizde kapanan işletmelerin
daha fazla artacağı, işsizliğin daha da artacağı yeni bir döneme doğru ülkemiz
koşar adım giderken, ülkenin yönetiminde bulunanlar pandemi sürecinin başından
bugüne kadar ‘sorumluluk almak’ diye adlandırdıkları sorumsuzlukların sonucu
halkımızın,esnafımızın,emekçimizin,üreticimizin şu anki durumu bunu net olarak
ortaya koyuyor.
Evet kur sabitleme önemli bir durumdur, nasıl
uygulandığı veya uygulanacağı önümüzdeki günlerde görülecektir, ancak esas olan
TL’nin değer kaybından kurtulabilmek için ülke içindeki kazancı Türk parası
olan işyerlerinin mutlaka kira sözleşmeleri kalıcı olarak Türk parasına
döndürülmesi bu süreci bir miktar rahatlatacaktır.
Bu da
yeterli değildir. Türk parasının etkin bir şekilde her alanda kullanılması
önemlidir. Bu durumu başaramayacaksak para birimini değiştirmekten başka bir
çaremiz olmadığını söylemek isterim. Ülkemizde gelir kaybının %50 ile 80 arası
devam ettiği bu dönemde işletmelerin bankalara olan yükümlülüklerini yerine
getiremediği pandemi sürecinde kesinlikle borcunu ödeyebileceğinin üzerinde
borçlandığı, çünkü yaşamak için paraya ihtiyaç olduğu gerçeği ile yüz yüze
kalan esnaflar bugün borçlarını ödeyecek kadar kazançları olmadığı bir
gerçektir.
Tüm bunlar ortadayken tekrar esnafı
borçlandırmak borcuna borç katarak ayakta kalabilmesini teşvik etmek sosyal devleti
yakışmadığını söylemek isterim. Bu noktadan sonra yapılabilecek kredi
kaynağından çok mevcut borçlarımızın faizlerini sübvanse ederek en az 1 yıl
borçların ertelenmesi, kamu alacaklarının bu süreçte faizsiz ve İşletmelerin
kazançlarına göre ödenebilecek bir düzeyde tutulmasıyla ayakta kalabileceğini
bu konularda acilen çözüm üretilmesi gerektiğini savunmaktayım.
Kıbrıs
Türk esnafının üreticisinin emekçisinin ve dar gelirlinin bu süreçte en çok
etkilenen kesimler olduğu bu sınıfın desteklenerek tekrar ekonomin içine
katılmasını ve alım gücünün artırılması için politikaların net bir şekilde
ortaya konması bu ülkeyi yöneten yönetmeyen tüm siyasi ve sivil toplumun eşit
sorumluluğudur.
Ülkemizde yaşananlar siyaset üstü bir durum
olduğu herkesin bu konuya toplumsal açıdan bakma zorunluluğu vardır Bu durumun
motivasyonunu sağlayacak olan da tabii ki hakkımızdır, halkımızın sosyal ve
örgütlü tepkilerinin ve tavsiyelerini sonucunda sorumluların toplum yararına
çalışmalarını motive edecektir gün dayanışma birlikte mücadele ve varlığımızı
sürdürme günüdür.