Haftalardır
adayları takip ettik, vaatlerini dinledik, partilerin manifestolarını her bir
kanalda ayrı ayrı defalarca izledik. Halk olarak da hep eleştirdik durduk.
Elbette, takdir edip alkışladıklarımız da oldu. Çünkü adaylar arasında
gerçekten bilgi sahibi ve donanımlı genç bir kuşak mevcuttu. Halktan bir kesim
de vardı ki, onlar hep bir partinin şakşakçısı, yalaka takımı ve “showman”lere,
“show dünyası” yaratan bir kesimdi. Sosyal medyada, özellikle turuncu rengi
benimsemiş parti adaylarının açıklamalarının altında yandaşlarının yapmış
oldukları tezahüratları okuduğum zaman gülmekten kendimi alı koyamadım.
İçlerinde öyle insanlar tanıyorum ki, hacıya tapar görünüp, kuyunun başında
bulsa içine atıverecek cinsten. Ve yine biliyoruz ki bunlar seçim arifesi
gecesinde kapı kapı gezip para karşılığı oy satın alıyorlar.
Kimisi para sunar, kimisi, çay, kimisi de
bisküvi. Artık burada kimin gücü neye yetiyorsa, halka izaz- ikramda o nesneler
kullanılıyor. Gelelim biz halka, yıllardır iktidarda olanları hep eleştirip
duruyoruz. Yapmadıklarından sorumlu tutuyoruz. İyi idare edilememekten
yakınıyoruz. Pahalılıktan, alım gücünün gittikçe düştüğünden yakınıyoruz.
Sosyal medya hesaplarımızdan yazılı sitemler yapıyoruz. Onlar hiçbir icraat yapamazken
yine seçilip, yine hükümette yer alıyorsa bunun sorumlusu biz halk değil miyiz?
Ayni vaatlere defalarca aptal gibi inanan biz halk değil miyiz? Yine onlar
gibi, ruhunu, özgürlüğünü, iradesini 3-5 kuruşa, 1 paket çaya, 1 bisküviye
satmış olmuyor muyuz biz halk olarak? Demek ki ne imiş, hatalar ve yanlışlar
hiçbir zaman tek taraflı olmuyor. Her iki tarafta da suça iştirak vardır. Ve
işte yine bir seçim arifesinde, bu suçlara ne kadar ortak olacağımızı, ne kadar
doğru yolu bulma kabiliyetimiz olacağını, ne kadar gerçekleri görebilme
yeteneğine sahip olduğumuzu, ne kadar değişiminden yana olduğumuzu, ne kadar
yeni bir devir açmak niyetinde ve kararlılığında olduğumuzu 23 Ocak 2022 Pazar
günü sandıklarda belirleyeceğiz.
Şu
anda siz sevgili okurlarıma yazmakta olduğum köşe yazım seçimlerin hemen
sonrası 24 Ocak 2022 pazartesi günü yayınlanacak. Ve o gün, biz seçilenin
gücünü de, seçmenin gücünü de net bir şekilde görmüş olacağız. Ya yine
ağlaya-sızlaya ayni adamları başımıza taç yapıp, devleti ve bizleri biraz daha
sömürmelerine göz yumacağız. Günden güne kendi memleketimizde eriyip, yok
olmaya mahkum olacağız. Her geçen gün biraz daha fakirleşerek, kaderimize razı
olacağız. Ya da tarihte halk olarak değişim için gerekli olan adımı atmış ve
yeni nesilden oluşan, yeni bir iktidar parti seçerek güzel günlere yürüyeceğiz.
Toplumlar kendi kaderlerini kendileri yazarlar. Bizler de bunca yıldır
yaşadıklarımızla “elimizle ettik, boynumuzla çekiyoruz” sözünü ifa ettik.
Dilerim bundan sonrası için, “bir neslin kaderini, bir evvelki nesil tayin
eder” cümlesiyle özdeşir ve onlara güzel günleri hedefleyen, gelecek endişesi
olmadan yaşayabilecekleri, hak-adalet-eşitlik ilkelerine dayalı yarınlar için
harekete geçer ve sandıkta doğru karar veririz. Neticeyi hep birlikte görmüş
olacağız.
YORUMLAR