“Tok
açın halinden anlamaz” diye bir söz vardır ya hani, maalesef içinden geçtiğimiz
süreçte bunu canlı canlı örnekleriyle hem görüyoruz, hem duyuyoruz, hem de
yaşıyoruz. Şüphesiz geçmiş yıllarda sözde var olan Ekonomimiz dibe vurmuş
durumda. İçinden nasıl çıkılacağına dair ben bir umut ışığı göremiyorum. Çünkü
bu durum pandemiyle doğmuş bir durum değil. Yıllardır mevcut siyasetin sonucu,
yapılan hatalar ve günümüz salgınında alınan yanlış kararlar Ekonominin yerle
bir olmasına sebep olmuştur. Toplum olarak birçok tabakanın alım gücü düşerken,
birçok kesim de kapanan işyerlerinden, söz verilip de ödenmeyen yardımlardan,
özellikle de yoksulluk çeken tabaka bugün artık kan ağlamaktadır. Geçenlerde
sosyal medyada öğretmen olan bir arkadaşımın yaptığı paylaşımın altında bir
öğrencisinin kendisine verdiği yanıtı okudum, sizlere aynen aktarıyorum. “Hocam
babam 20 gün oldu çalışmıyor. Evimizde internet yok. Komşudan bağlanıyorduk.
Telefonumuz ise interneti çekebilecek kapasitede değil, zor bağlanıyorduk.
Şimdi artık komşu da bize internet vermiyor ve ben sizin derslerinizi takip
edemiyorum. Durumumdan bilginiz olsun istedim” diye yazıyordu. Ben bunun
üzerine buradan yorum yapmıyorum. Çünkü içim parçalandı. Fakirliğin gözü kör
olsun, bu zavallı çocuğun eğitim hakkı ne olacak, suçlusu kim, bu feryatları
görüp duyan var mı? Biraz daha sosyal medyada dolanıyorum. Gözüm başka bir
mesaja takılıyor. “Eşimin çalıştığı iş yeri pandemiden dolayı kapandı, ben yeni
doğum yaptım. Elimizde avucumuzda ne varsa tükettik. Çocuğumuza bez ve mama
alacak paramız kalmadı. Dilenelim mi? Çalalım mı?” Bende bir anneyim ve bir an
durup empati yapıyorum. Aç kalırım, susuz kalırım ama evladımı açlığa terk
edemem ve çalışmak için iş bulamazsam, belki de dilene de bilirim, çala da
bilirim, bilemiyorum ne yapardım. O çaresizliği gerçek anlamda yaşamadıktan
sonra ne empati yapsanız, ne bütün hayal gücünüzü de harekete geçirseniz, inanın
o an için hangi yola baş vururdunuz bilemezsiniz. Son zamanlarda basına sızan
haberler arasında marketlerden hırsızlık yapmaya başlayan bir kitle doğduğu
yayılıyor. Ve bu hırsızlıklar daha çok bebek mamaları üzerinde yoğunlaşıyor. O
an anlıyorum ki çaresizlikten insanlar artık bu yola baş vuruyorlar. Ve daha
sonra marketçiler bunun farkına vararak bebek maması olan reyonları boşaltıyor.
Geldiğimiz noktada endişelenmeye başlıyorum. Başımızda devlet dediğimiz ya da
hükümet dediğimiz idarecilerin yanlış kararlarının vebalini her türlü halk
ödüyor. Düşünsenize kasası “tam takır, kuru bakır” olan maliyede olmayan para
kime, nasıl ve nerden bulunarak ödenecek? Pandemi bu şekilde evlere kapanarak,
piyasaya sıcak para akışını önleyerek , aşılanmada bir yol haritası olmadan,
işyerleri bir bir kapanarak, bankalardaki borçlara faiz üstüne faiz eklenerek,
özel sektör açlığa terkedilerek, verilen sözler yerine getirilmeyerek, umutlar
kırılarak ilerlemeye devam edersek eğer, bir sonraki adımda önümüzde
bulacağımız açlık, hırsızlık, gasp, cinayet, intihar girişimleri hiç şüphesiz
kaçınılmazdır. Yani kısacası KKTC cazibe merkezi haline gelecek, her şey güzel
olacak, halkın yaşam standartları yükselecek gibi süslü cümlelerle kompozisyon
sanatı yapanlar bilmelidir ki; Halk açtır, halk işsizdir, borçlar içinden
çıkılamayacak bir hal almıştır, şuan adil bir eğitim sistemi yoktur, ülke
ekonomisine katkı sağlayan turizm tükenmiştir, seyahat acentelerinin birçoğu
batma noktasındadır, otelciler bu yıldan da ümidini kesmiştir, küçük ölçekli
işletmeler bir bir kapanmakta, işsizlik oranı her geçen gün büyümektedir,
sağlıkçılar per-perişandır. Ülkede ciddi bir kaos yaşanmaktadır ve bu kaos da
her bir bireyde ciddi psikolojik sorunlara yol açacaktır. Bu psikolojik
sorunlar bugün değilse yarın, yarın değilse daha ileriki zamanlarda vuku
bulacaktır. Biz halk olarak tüm bunları bütün çıplaklığıyla görebiliyorken,
sizler bunları göremiyor musunuz? Eğer siz de bu zorlu geçen süreçte
yorulmuşsanız bilir kişilerden yardım alın, çare üretin, aklı selim kararlarla
halkın karşısına çıkın. “Görev kutsaldır” zihniyetiyle makamlarınıza oturdunuz,
hatırlatırım. “Halkımızın refahı için çalışacağız” sözleriyle makamlarınıza
oturdunuz, hatırlatırım. “Ülkeyi daha iyi yerlere taşıyacağız” vaadleriyle makamlara
oturdunuz, hatırlatırım. Açlığın, çaresizliğin, ümitsizliğin kol gezdiği bir
toplum yarattınız. Bir kez daha halkın duygu ve düşüncelerini gözler önüne
sererek bilin, duyun, görün istedim.
YORUMLAR