Kapanmadan sonra sosyal yaşam ve
beklentilerimiz.
2020 Mart ayı itibarıyla gerçekleşen pandemiye
bağlı kapanma Kıbrıslı bireyin hiç de benimsemeyeceği yerlere savrulmasına
neden olmuştur. Bu aynı zamanda sosyal bireyden a sosyal bireye geçiş evresidir
de aynı zamanda. Coğrafya olarak Kıbrıs her şeyden önce sıcakların yoğun ve
uzun süreli yaşandığı bir yer. Bundan dolayıdır ki Kıbrıs insanı iç mekandan
çok zamanının çoğunu dış mekanlarda geçirmektedir. Hele de günümüzde dünyanın
yaşadığı iklim krizi de düşünülünce Kıbrıslının dış mekanla olan münasebeti
daha da artacaktır. Ama gerçekten Kıbrıslı yüzyıllardır kullandığı dış mekanı
yine kullanabilecek mi? Burada şunu belirtmekte fayda var. Aslında dış mekan
diye nitelediğimiz şey gerçekte sahip olduğumuz en önemli iç mekandır da aynı
zamanda. Yani sonradan edindiğimiz mekanlar (evler) aslında evimizin dışıdır da
ayni zamanda. Aslında biz evelerimize girince gerçek evimizin dışına çıkıyoruz.
Kısa da olsa bu çıkış aynı zamanda gerçek evimizle olan ilişkimizin kesildiği
andır. Yani ne kadar çok evin içindeysen aslında dışındasındır da. Paradoksal bir eğilim olsa da bu, aslında değildir.
Pandeminin insana dayattığı yeni yaşam biçimi
maalesef gerçek evimizden daha da uzaklaşacakmışız gibi duruyor. Bu bir yana, diğer taraftan dayatılan şeyse
temassızlıktır. Ki bana göre en büyük tehlike de bu.
Çocuğunuza sarılamayacaksınız, sevdiğinizi
kucaklayamayacaksınız, sevgilinize dokunamayacaksınız, bir canlıyla
münasebetiniz hep belli mesafeler içerisinde kısıtlı olacak. Kısaca yaşamınız
kısıtlamalar çerçevesinde şekillenecektir. Bu kısıtlamalar zamanla katı
yaptırım kurallarıyla desteklenecektir belki de. Bu katı kısıtlamalar sizlere
yep yeni stresler yüklerken, bir de bakmışsınız ki artık gerçek evinizden
tamamen uzaklaşmış sanal bir dünyanın içinde ömrünüzü tüketiyor duruma
gelmişsiniz. Bu belki de insanlığın gerçek sonu olacak.
Sosyoloji diyor ki; insan sosyal bir varlıktır
ve sosyal olabildiği oranda mutlu ve sağlıklı bir birey olabilir.
O zaman şu soruyu hemen sormamız gerekmez mi?
Pandemi önlemleri bizleri koruyor mu yoksa yok
ediyor mu?
İnsanlı tarihi boyunca insan gerek çevresiyle
gerek canlı hayatla olan münasebetiyle sürekli bu ilişkiyi geliştirecek sosyal
etkinlikler icat etmiştir. Ve bu icatları farkında olmadan, bir ihtiyacın ürünü
olarak keşfederken, aynı zamanda tarihsel süreç içerisinde bu ihtiyacın ne kadar
önemli olduğunu fark ediyor. İlkel insan bunu fark ederken, modern insan ve
modern tıp bunu hala mı fark edememiş ki insanı tüketecek önlemlerle
sorunlarını katı kurallarla aşmaya çalışmaktadır. Hatta sürekli hasta sayıları
yayınlayarak bununla ilgili de algı yaratılmaya çalışılıyor. Yani şunu çok
merak ediyorum. Bu güne kadar gribal hastalık geçirmiş insanları niye
saymadınız ve toplumların bilgisine getirmediniz? Üstelik gribal hastalık
geçirip hayatını kaybetmiş milyonlarca insan olmasına rağmen.
Bir çelişkiler yumağı içerisinde yeniden
şekillendirilmeye çalışılan yeni yaşam biçimi maalesef bireyin tamamen a sosyal
bireyler olmasını da beraberinde getiriyor. Tabi bu en çok kimin işine geliyor?
Pek tabi uluslar arası sermaye ve ulusal sermayenin işine. Çünkü bu sizi daha
da köleleştirmek ve küçük azınlığın çıkarlarını sorgulamamanızı beraberinde
getirecektir. Ve artık sizin çocuklarınız da tıpkı sizin gibi sorgulamayan, bu
küçük azınlığa kölece hizmet eden ve dünyanın insan sunduğu her türlü fırsattan
yararlanamayan bireyler olarak yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacaktır.
Artık insanlık fabrika ayarlarına geri dönüp;
doğaya, çevreye ve canlı hayata karşı olan sorumluluğunu yerine getirecek bir
sistemi yeniden inşa etmek zorundadır. Ve bilin ki bu yapmadığımız taktirde
dört insan neslini tüketen bu dünya çok yakında homo sapiensi de tüketecektir.
Kapitalizmin bir ürünü olan covid 19 pandemisi
ve onun kendisine dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Covid sizi belki öldürür, ama a sosyal birey
her gün defalarca ölür.
YORUMLAR