“kötü normal olmuşsa iyiye enayi derler”
(Normalistan atasözü)
Normal
olanla anormal olan arasında aslında hiçbir fark yoktur diye düşünüyorum(bu
ülke sınırları içinde). Düşünüyorum düşünmesine de aslında öyle değilmiş. Genel
geçer değerler açısından.
NORMAL
1 sıfat kurala uygun, alışılagelen, olağan,
düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun.
2 isim Aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum.
ANORMAL
1 sıfat genel
olana, alışılmışa ve kurala aykırı olan, normal olmayan, düzgüsüz.
2 sıfat Dengesi
yerinde olmayan, davranışı bozuk olan, deli. Sapık. (TDK)
Genel hatlarıyla TDK nın normal ile anormal
tarifi bu.
Bu kuzey yarısı ülkede neyin normal neyin
anormal olduğunu bu açıklamayla anlamanız bence mümkün değildir. Değildir,
çünkü bütün sıfatların tersine geçirdiği evrimi maalesef normal ile anormal de
geçirdi. Toplum olarak da entelekya fukarası olduğumuzdan bu dönüşüme adapte
olduk. Sorgulamadık. Sorgulayanı da dışladık. Dışladıklarımızsa kendi içine
kapandı. Kayıtsızlık yaşam biçimi haline geldi sorgulayan insan için. O
yüzdendir ki bu ülkeyi yönetmeye aday olan insanlar sürekli olarak
propagandalarını her daim normal olanla değil normal olmayanla yapıyor. Aslında
sağcısı da solcusu da ayni yöntemleri kullanıyor. O yüzden yok bir birlerinden
farkları. Ve bu partilerde delege adıyla yer alan insanlara da baktığımız zaman
üst kademe yöneticilerinden yani politikacıdan hiçbir farkları yoktur. Yönetici
konumundaki siyasi parti politikacıları teknik bilgini kıyısından da olsa bazı
kırıntılar edindiklerinden alt kademedeki delegelerini de birer kurşun asker
olarak şekillendirebiliyor. Kurşun asker olmak demek, sorgulamamak biat etmek
demektir. Böyle olunca da körü körüne inanç tavan yapıyor. Adeta bir futbol
fanatiğine dönüşüyor parti delegeleri. İşte
bu yüzdendir ki 47 yıldır aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekliyor bu memleket
insanı. Ve ne garip ki “ANORMAL” olan bu durum doğal olarak “NORMAL” olarak
algılanıyor. Ve işte bu yüzden farklı yönelimlere giren ve bu memleketin gerçek
entelektüeli olan bu insanları anlayamıyorlar. Anlaşılması da beklenemez. O
yüzden bu ülkenin geleceği için mücadele eden gerçek entelektüeller bu kurşun
asker ve yöneticilerine kulak asmamalı. Hatta cevap bile vermemeli. Hangi
platformda olursa olsun. Siz cevap verdikçe normal olandan daha da
uzaklaşacaklardır. Onlara cevap vermeyerek aslında onların bu sıfatlarla
yüzleşmesine de katkı yapıyorsunuz. Varsın
onlar bunun farkında olmasın. Olsalardı zaten kurşun asker olduklarını fark
ederlerdi. Aslında cevap vermemek aynı zamanda sizlerin de motivasyonunuzun
daha dorukta olmasını sağlıyorsunuz. Bu ülkenin aydınları ve entelektüelleri
olarak artık başkalarına cevap yetiştirecek lüksümüzün olmadığını herkes
anlaması lazım. Sanırım bu ülke artık çok önemli bir dönemece girdi. Nerdeyse
sonun başlangıcı dersek yeridir.
Bırakın kurşun askerler ve entelektüel
fukarası KKTC politikacıları işbirlikçiliğine devam etsinle. Zaten cevap
verseniz de vermeseniz de onlar yine aynı şeyi yapacaktır.
Hata çıtayı yukarıya çekerek Brüksel’in ve
Birleşmiş Milletlerin kapısına dikilelim. Ve bu ülkenin kurtuluşunu KKTC
sınırları dışına taşıyalım.
AYRICA KABUĞUNA ÇEKİLMİŞ BÜTÜN ENTELEKTÜELERİ
ARAYIP BULALIM VE AKTİVE EDELİM.
Sanırım en “NORMAL” olan da budur diye
düşünüyorum.
YORUMLAR