23 Ocak 2022 Pazar günü gerçekleşen
milletvekili seçimleri her zaman olduğu gibi yine bir şeyleri kamufle etmek
için gerçekleştirilmiştir. Seçimlerle birlikte kuzey Kıbrıs’ta yaşayan bir çok
insanın da foyası meydana çıkmıştır. (önceden aslında herkes herkesin ne
olduğunu biliyor.)
Covid 19 pandemisinin ve stagflasyonun (büyük
buhran) olduğu bir dönemde gerçekleşen vekil seçimleri skandallarla dolu
pandemi dönemini unutturmak ve de çöken ekonomik çatının hasır altı edilmesini
hedeflemiştir.
Hedefe ulaşıldı mı? Evet. Bence bal gibi
ulaşılmıştır. Bunun en büyük nedeni ise 74 le birlikte ortaya çıkan her türden
ganimete bulaştığı içindir.
Kıbrıslılar her konuda fikirleriyle
öğünürlerken harman kadar yer isterler de, ülkelerinin ne durumda olduğunu ve
bunu iyileştirmenin yolunu da bilmelerine rağmen bu sürer durumun yani
statükonun (KKTC) devam etmemesi için de zerre kadar kıllarını kıpırdatmazlar.
Çünkü yüzde doksanının götü bokludur. Yani ortaya çıkan ganimete ve talana
bulaşmıştır.
Yine de buna rağmen bir gurup Türkçe konuşan
ve memleketi için canla başla çalışan (az da olsa) yurtsever Kıbrıslılar
vardır. Bu insanların tek derdi ülkelerinin uluslar arası camianın içine
katılmasıdır. Fakat kendine sözde solcu diyen ve emeği temsil eden bir takım
çevreler bu uğurda mücadele eden insanları linç girişimi içine girmiştir. Bence
girmeleri de çok doğal. Çünkü varlıklarını bu sistem içinde bulan işbirlikçiler
olduklarındandır. Ve de ganimetin en büyüğünü de onlar yemiştir. Ama nere
giderseniz gidin, bu statükonun devamı için ne yaparsanız yapın eninde sonunda
bu ülke olması gereken yere yerleştirilecektir. Fakat bunu sizler değil küresel
sermaye kendi çıkarlarını da gözeterek sizler için, yani kendileri için
yapacaklar.
Memleketimiz (kuzey Kıbrıs) adeta bir yangın
yerine dönüşmüştür. Feodalitenin tavan yaptığı bu ülke yönetimleri liyakati
yerle bir etmiş ve aynı Türkiye Cumhuriyetinde olduğu gibi ne idüğü belirsiz,
hiçbir formasyona sahip olmayan insanları yönetim kadrolarına taşımıştır. Burada
aranan tek şey feodalitenin gereği olan yandaş veya akraba olunmasıdır.
BU TÜRDEN UYGULAMALARLA YÖNETİLEN DEVLETLERİN
NE DURUMDA OLDUĞU HERKESİN MAALUMUDUR. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ DE BUNLARDAN
BİR TANESİDİR. Ama ne garip ki bizlerde bu ülkenin kuyruğunda asılı felakete
doğru gidiyoruz.
23 ocak seçimlerinin en değerli argümanın bana
göre “BOYKOTTUR. Çünkü boykot bir onur mücadelesidir. Sisteme karşı bir
başkaldırıdır. Kendinin olana sahip çıkmaktır. Ve bana göre bu seçimde, her ne
kadar da cılız bir ses diye nitelendirilseler de alınan sonuçlarla boykotun ne
kadar doğru ve yerinde olduğunu da bizlere göstermiştir.
Bir ülke düşünün hükümet kuruluyor ve sloganı
da geleceğe yürüyoruz olacak ama
hükümetin kurulmasının hemen ardında özel bankalardan 300 milyon borç alacak.
Bu ne şiş bu ne kebap.
Bu ülkede onuncu madde olduğu sürece
istediğiniz kadar seçim yapın, istediğiniz kadar hükümetçilik oynayın hiç
birisinin zerre kadar bu ülkeyi başarıya ulaştırması mümkün değildir.
Bu ülkede hala daha olağan üstü koşullar var….
Bu ülkede istila ve işkal var…
Ve her şeyden önemlisi şeriat anlayışına
dayalı bir idare var.
O zaman siz neyin peşindesiniz sevgili
Kıbrıslılar.
Bu ülkeyi ve insanını düze çıkaracak tek şey
federal bir Kıbrıs’ın güvenlik konseyi garantileriyle HAYATA GEÇMESİDİR. Bunun
başka da bir yolu yoktur.
YORUMLAR