“dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz
olun” Mahatma GANDHİ
Yaşadığınız ev, mahalle, kasaba veya şehir
sizin ona yüklediğiniz anlamlarla var olur. Yüklediğiniz her anlam salt sizin
bünyenizden kendiliğine çıkmamıştır. Yaşadığınız tüm olgularla onları var
edersiniz. Anlamını yitiren her insan gibi, evler de, mahallelerde, kasabalar
da ve şehirler de anlamını yitirir. Ve siz artık yeni anlamlar yükleyeceğiniz
farklı mekanlara, farklı şehirlere
yelken açarsınız. Açmalısınız da. Yoksa o size sunulan yaşam armağanını ne
olduğunu anlayamazsınız. Bırakın mahallenizi ve şehrinizi, inanın Kuzey
Kıbrıs’ta yaşamak anlamını yitirmiştir. Yitirilen anlam sizi başka yerlere
taşırken bazılarımız maalesef olanaksızlıklardan dolayı o anlamını yitiren
mahallede veya şehirde yaşamak zorunda kalıyor. Kalıyor kalmasına da, bir başka
yer için yakalanacak olanak da oldukça meşakkatli olacaktır. O kadar ki, insan
ruhunu ve bedenini yaralayan izler bırakarak.
İçinde yaşadığımız koşulara baktıkça, her geç
gün ahlak ve adaletten gittikçe uzaklaşan siyasi yapılanma bir yanda
insanımızın yaşam standardını aşağıya çekerken bir yandan da ülke genelinde
büyük bir kitlenin fakirleştiğini görüyoruz. Zaten yıllardır vatandaşına karşı
hiçbir sorumluluğunu yerine getirmeyen KKTC devleti, insanların bu
sorumluluklara da çare bulma çabası içine girmesine neden olmuştur. Devletin
anayasa gereği yerine getirmesi gereken sağlık eğitim ve sosyal yaşam
ihtiyaçları bireyler tarafından karşılanıyor. O zaman devlete ve siyasiler de
ihtiyacımız yok demek.
Velhasıl kelam eşsiz ve bir benzeri olmayan
liyakatdan, ahlaktan, adaletten ve insan haklarından yoksun bu ülkede yaşamanın
ne anlamı olabilir ki. Ha sosyal çevre diyebilirsiniz. Yani aile, dostlar ve
çevre. İnanın hiç birinin zerre anlamı kalmamıştır. Neden derseniz, 1975
yılından bu yana TC devletinin ülkemizde uyguladığı istila politikaları ve
demokrafik yapıyı dönüştürme politikaları yeni bir bireyin oluşmasını
sağlamıştır. Samimiyetten ve bilgiden yoksun mış gibi bireyler. Yani ikiyüzlü
ganimetçi bireyler. Emini 47 yıllık kuzey Kıbrıs serüveninizden bu iki yüzlülükleri
ve samimiyetsizlikleri defalarca yaşamışsınızdır. Yaşadığınızı çok net
biliyorum. Bir başka çok net bildiğimse bu samimiyete maruz kalanların daha
sonra kendilerinin de samimiyetsiz ve iki yüzlü olduğudur. Kısaca bunun adı da
GANİMETÇİ BİREYDİR.
Bir kuru orman yanarken, yangın maalesef
yaşları ayırmıyor. Onları da kurularla birlikte yakar. Bir söz vardır
genellikle solcuların diline doladığı, “sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar
karanlıklar aydınlığa”. Halt etmişler. Hatta buna Kıbrıslı MAŞŞADURAN der.
Sevgili dostum Prof. Dr. Mehmet Hasgüler’in Coğrafyasına yenik düşmüş ada
Kıbrıs kitabı, Kıbrıslıların çoğrafya ağırlıklı on binlerce yıllık acı dolu
geçmişleri tam da bunun saçmalığına atıfta bulunur. Allah aşkına coğrafyamıza bir bakar mısınız?
Hep savaş hep acı. Ve bu acılar bu savaşlar dünyanın içinde bulunduğu
kapitalist sistem olduğu sürece de devam edecek. İşte bunu bilmek veya bunun
farkında olmak sürekli size “acaba be gerçekten olmak veya olmamak isteğim
yerde miyim sorusunu sordurur.
Ülkem; maalesef, sürekli fillerin kapıştığı
bir coğrafya. Ve biz istesek de istemesek de bu kapışma devam edecek ve bizler
de çayır olmanın ötesine geçemeyeceğiz. Yukarda bahsettiğim nedenlerden dolayı.
O yüzden en küçük bir fırsatı yakalar yakalamaz olmak istemediğim bu yerden
olmak istediğim yere yelken açacağım. Size de tavsiyem bu. Bunun ötesinde de
inanın gerisi lafı güzaf.
h.ağlamaz
Biz-hepimiz-külliyen
Yan geldik yalana
Yalana dadanmaktan kambur büyütürken
sırtımızda
Doğrulara doğru doğrultamadık alnımızı
Bir gün düşümüz gerçekleşirse eğer
Hangi geçmişin çekmecesine sığdırabileceğiz ki
yalanlarımızı?
İstemesini öğrenmeyelim diye
Verdiler önce-ganimetlendik-niğmetlendik
Aldık-aldık-daha fazlasını
vermeyinceler-alındık-
Yağmalama şölenlerinde çok kalabalıktık
Elde avuçta kalmayınca kavga meydanlarında
azaldık
-yaşamak azalmaktır-
Biz sadece bu kadarcık mı kalacaktık?
Not: Ümit İnatçı’nın Aralık 2002 de yazmış
olduğu ve yarılma kitabında yer alan YAŞAMAK şiirinin sadece bir bölümü. YAŞAMAK
şiiri bunun gibi 10 bölümden oluşmaktadır. Ve son cümlesi inanılmaz bir
finaldir.
-YAŞAMAK KORKMAKTIR-
SAKLANMAK YOK OLMAKTIR.
Bu da şiirin ve yazımın son bölümü.
Sevgiyle ve aşkla kalın.
YORUMLAR