Gençtik, delikanlılık yıllarımızdı, inandık,
bu memleketin işçi sınıfına, ezilenlerine ve barışa ulaşmak için yapacaklarımız
olduğuna inanıyorduk. Boşa mı kürek salladık açık denizlerde? “Ne menem şeydir
şu koltuk?” diye düşünürken öyle birden bire geldi aslında aklıma… Zaman zaman
birçoğumuzun aklını kurcalayan bu soru beni de düşündürdü bu koltuk belası. Gelinen
aşamada "Biz Kıbrıslıyız." diyenler artık dışlanıyor ve bu konuda
yazılıp çizildiğinde, konuşulduğunda yerlerinden zıplıyorlar. İşgalciler ve
işbirlikçileri…
***
1974 Kıbrıs işgal Harekatına kadar dayanışma,
yardımlaşma, sevgi ve saygı ruhumuz vardı, içimizden o ruhu söküp aldılar.
Çıkara, menfaate, alıştırılan bir toplum yapısı oluşturdular, son 47 yılda… Umarım
bir gün gerçeği kabullenip, "İlk başta o sarı öküzü vermemeliydik"
demezsiniz. Başkalarına karşı yapılan haksızlıklara ise iyice göz yumulmaz. Zafer
emekçinin olacak, biz kazanacağız.
***
Babadan oğula miras kalmış gibi, sendikacılık,
babadan oğula milletvekilliği, vekillik olmadı belediye başkanlığı, belediye başkanlığı
olmadı vekillik. Aynı kişi defalarca seçime girer seçilmez. Halkın tercihinin
bir anlamı, önemi yok mu? Hayır yok ama demokrasi var, isteyen istediği kadar
koltukta oturabilir. Koltuğun esiri iken değil koltuktan bağımsız bir kimlikle
hareket ederken; saygı gören, sevilen,
aranan bir insan olmanın erdemine vakıf olunması temennisiyle…
***
Koltukların üzerindeki makamların gelip
geçiciliği, unutulmadan hizmet edilmeli bunu kazanılan paranın helalinden
olması için yapılması gerektiği hep hatırlanmalıdır. Ancak bizde doyumsuz bir
istek ve arzuyla yapışılan koltuğun ve getirisi para şan şöhretin esiri ve
kullarısınız. Alenen olup bitene gözlerini kapatıp hiçbir şey olmamış gibi
aynen devam ederek anormalliği normalleştirenlerle, yaşatılan rezilliği görüp
tekrarlanmamasının yolu olarak hiçbir şey yapmama tavrını dayatanları aşan
özgürlükçü demokratik bir yol illa ki var. Buluruz elbet.
***
Tamam, anladım bu mandırada seçime gidilecek,
adaylar ortaya çıkıyor, 8 partiden 400 aday vekil olma yarışında kapağı meclise
atmayı amaçlıyor. Peki, kim hangi sırayı kapacak yarışı da yapıldı onu da
anladık da şu yarış dışında tutulanlar yani Kontenjan nedir ama da ortalık
doldu? Onlar bulunmaz Hint kumaşı mı? Parti başkanı ve ya yönetimin yaptığı bir
haksızlık değil mi, sıra yarışına
girenlere? Ahbap, dost, kıstas yok,
Kontenjan olayına güya demokrasi kılıfı yaratan bir sistem yani seç beni
seçeyim seni durumu. Ama bu bide bulandırıcı bir uygulama değil mi?
***
Darbenin sadece asker eliyle olmadığını çok
iyi bildiğimiz bu günlerde faşizme karşı omuz omuza olmanın ne kadar önemli
olduğunu görüyoruz. Biz görüyoruz da muhalefet olduğunu iddia edenler ve birçok
birey göremiyor. Uyan GIBRIZLI gardaş memleketini elinden alanlar senden oy
istiyor verecek misin?
Seçim mi var?
Önce fark diye bir şey var! Sonra farklıyı farksızdan ayırt etme diye
bir şey de var, (tabii şahsi menfaat ve çıkar düşünmeden) yoksa siddin sene
yine guru gazel dinlemek var...
Kendi adıma söyleyim, artık gazel dinlemek yok
YORUMLAR