Türkiye’de tek adam diktatörlük rejimi
halkların desteğini kaybettikçe, bu kaybediş ada yarısına da yansıyacağı
kesindir. Batmakta olan bir gemiyi terk eden tayfaları ve kaptanı gibi kaçan
kaçana.
“AKP desteğindeki işbirlikçi parti UBP aşamalı
olarak düşüşe geçti. 23 Ocak seçim gününe kadar düştükçe düşüşü devam edecek.
Statüko partilerini bu ada yarısında ayakta tutan TC ordusu ile oluşturduğu
medya-ekonomi kurumları gibi araçları yavaş yavaş ellerinden kaçıracaklar.
Topluma verebilecekleri, söz verebilecekleri
hiçbir şey kalmadığı ortaya çıktıkça bizimkiler de yalnızlaşacak. Statüko
partileri şimdi sadece kendi tabanlarını ellerinden kaçırmama gayreti
içindeler. Reji geriletecek olan en seçimler olmadığı açığa çıktıkça
çıldırıyorlar.
Burada en büyük etken başta YKP'dir, BKP’dir bu
ülkenin kurtuluşu özgürlüğü ve barışa ulaşması mücadelesinde çıkarsız
kendilerini ortaya atan yurtsever dostlarımızdır FKH'ne ortaya koydukları
çalışmalar ve mücadele için toplumun minnettar olması, teşekkür etmesi ve
hakkını teslim etmesi lazımdır.
CTP’nin kuruluşundan itibaren -1990 yılında
Sovyetler Birliğini dağılışına kadar ortaya koyduğu ilkeli ve mücadeleci tutum
ve politikası hatta eylemleri artık yoktur. Olsa da artık inandırıcı olamaz, bu
günkü sisteme ayak uyduran bir CTP yönetimi var, bu yönetimi ile statükonun
devam etmesini sağlamaya çalışan bir parti görünümündedir. Bu seçimde kırıp
döktüklerini ikna edip zevahiri kurtarıp kurtarmayacağını bize seçim sonuçları
gösterecek.
TDP’ye gelince, yönetim sayesinde o da çok zor
bir seçim süreci yaşıyor, “Her kışın bir baharı vardır. Paylaşarak atlatacağız
bu kışı, adil bir düzen inşa edene dek devam edecek mücadelemiz. Bu ülkeye
bahar Sosyal Devlet ile gelecek. Bu ülkeye bahar TDP ile gelecek gibi kulağa
hoş gelen sloganlarla o da zevahiri kurtarmayı becerebilir mi onu da 23 Ocak
akşamı seçim sonuçları açıklandığı zaman göreceğiz.
Türkiye’de AKP'yi olduğu gibi bu adada AKP'ye yalakalık
yarışı içinde olan partileri de gerileten bir diğer etken ise Recep Tayyip
Erdoğan'dır, yanlış politikalarla yaptığı çılgınlıklar partisini bitirirken
halklara da büyük sıkıntılar, acılar yaşatan Erdoğan ve Bahçeli suçlarından
arınamayıp yargılanacaklar.
Seçimden sonra kim seçilirse seçilsin, bize
dayatılacak olan iki egemen iki devletliliktir. Bunu biz Kıbrıslılar istiyoruz
diye gösteriyorlar AB ve BM’ye… Sistem partileri de buna kuzu kuzu
uyacaklar… iki devletli çözümün
sonucu taksim ve ilhaktır… Boykot ne kadar güçlü olursa BM ve AB’da sesimiz o
kadar güçlü çıkacak… Boykotu güçlendirelim arkadaşlar… Başka hiçbir şansımız
yoktur.
Memleketin her şeyi ile çatısı da zemini de
çökmüş durumdadır… bu memlekete sahip çıkmamız ve bu çökmüş dağılmış yapıyı
örterek, yalan vaatler vererek meclise girmeye çalışan sistemin devamcısı
sağ-sol hiçbir partiye prim vermemek zorundayız… tek çıkar yolumuz güçlü bir
boykot ve ne istediğimizi belirtmek için AB ve BM’ye sesimizi duyurarak bir
halk meclisi oluşturmaktır… Boykotu büyütelim ve yurdumuza, geleceğimize sahip
çıkalım…
Ben yaşadığım siyasi deneyimlerinden de yola
çıkarak gördüğüm kadarı ile barışı ve demokrasisi için her türlü zulme karşı
direnen “BOYKOT”u örgütleyenlere güveniyorum, benim ve yakınlarımın birer değil
on bin oyum olsun hepsini tereddütsüz “BOYKOT” etmeye veririm.
Günün
sözü: Başını daima dik tutacaksın çünkü başı eğik olanın “CELLADI” çok olur
YORUMLAR