Sokakta kendisine bakan birine ‘ne bakıyorsun
lan deyip’ diklenen insanlar, kendilerini sömüren, köleleştiren, evlerinde bile
izleyenlere karşı en ufak bir tepki göstermiyorlar. Karga, cep saati ve
şapkadan oluşan bir ulusal saçmalığın peşinde binlerce koyundan farkımız yok.
Üç arkadaş konuşuyordu. Biri ‘Özgürlük adına
kadınlar mecliste çoğalmalı’ dedi. Diğeri ‘Eşcinseller de meclise girebilmeli’
dedi. Üçüncüsü atladı; ‘Demek ki özgürlük meclissizlikten geçiyor’
İnsanlar neden ‘kimse bizi yönetemez’ demek yerine,
‘kim bizi yönetsin’ diyorlar. Kukla olmak çok mu hoşlarına gidiyor? İplere
bağlı olmadan kol ve bacak hareketleri yapamayacaklarından mı korkuyorlar?
Yoksa beyinleri güzel bir yaşam hayalini tasarlayamayacak kadar çürümüş mü?
Bu ülke insanı televizyonda fular takan,
yaşlı, suratsız bir adam gördüğünde ‘bak adam doğru analiz yapıyor, en azından
yapacak’ deyip açar ağzını anlamsız bir ciddiyetle başlar dinlemeye. Sözde
aydın da atıp tutar kendisini izleyen garibanların odaklanmış bakışları
karşısında; ‘efendim demokrasilerde bunlara yer yok’, ‘bu ülkede demokrasi var,
höyt’.
Evinde çayını yudumlayan, çekirdek kıran halk
da derin nefes alır ‘tabii ya demokrasi var’ diyerek. Tam bu noktada
Churchill’den alıntı yapmak istiyorum. ‘daha kötü olan diğer tüm yönetim
biçimlerini saymazsak, demokrasi en kötü yönetim tarzıdır.
Demokrasinin iyi olan hiçbir tarafı yoktur
aslında; iyi olan birkaç özelliği de dışarıdan gelmiştir. Demokrasi tiranlıktan
ve diktatörlükten kaçınma biçimidir; hepsi bu. Fakat en kötüsü, demokrasi,
demokrasiye inanmayan bir zalimi bile iktidara getirebilir.
’ Burada söylemek istediğim demokrasinin kötü
olup, değişmesi gerektiği değildir. Adı ne olursa olsun sistem yapıcıların
koyduğu kurallardaki bozuklukların bir şekilde dile getirilip, halka zarar
veren ne varsa yok edilmesidir, halkın yok edilmesi değil!
Artık dünyada, en azından bu ülkede korkunun
getirdiği yalakalığa yer olmamalı. İnsanlar sevip, sevmediği her şeyi özgürce
dile getirebilmeliler. Nazi Almanya’sındaki gibi marşlarla, tek sıraya
geçmelerle, amansızlıklarla sağlıklı bir toplum yaratılmaz. Sağlıklı bir toplum
huzurlu, özgür, açlık yaşamayan bireylerin dayanışması ile oluşur.Şimdi
gökyüzüne bakıp, şarkıyı dinleme zamanı… ‘İşte biz o gün tükeneceğiz’
Uluslararası
seçim gözlem ilkeleri bildirisi
Gerçek demokratik seçimler, bir ülke halkının
sahip olduğu egemenliğin ifadesi ve aynı zamanda Hükümetin yetki ve
meşruiyetinin temellerini sağlayan bir bildirimdir. Vatandaşların döngüsel olarak
ve gerçekten demokratik seçimlerde seçmeleri ve seçilmeleri evrensel insan
haklarından bir tanesidir.
Gerçek demokratik seçimler bir ülkedeki siyasi
güç yar ışını barışçıl olarak çözmekte, bu bağlamda da istikrar ve bar ışın
sürdürülmesinin de merkezine oturmaktadır. Hükümetlerin gerçek demokratik
seçimlerle meşruiyet kazandığı yerlerde demokratik olmayan yollarla yetkeye
meydan okumaların boyutları küçülmektedir.
Gerçek demokratik seçimler, demokratik
yönetimin bir önkoşuludur çünkü seçimler, bir ülke halkının, hukukun
çerçevesini belirlemesi sonucunda, kendi adlarına kendilerini yönetme
meşruiyetini, iradesini özgürce ifade ederek kime vereceğini belirlemesidir.
Gerçek
demokratik seçimlerin başarılması, daha ileri demokratik kurum ve süreçlerin
kurumsalla şmasının bir parçasıdır. Bu nedenledir ki, her seçim gerçek
demokratik seçimlerin evrensel ilkelerine uygun olmak durumundayken, hiç bir
seçim içinde yer aldığı siyasi, tarihi ve kültürel bağlamdan koparılamaz.
Gerçek demokratik seçimler, en geniş anlamıyla
insan haklar ı ve temel özgürlükler, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi ve
diğer görüşler, ulusal ya da sosyal köken, varlık, doğum ya da diğer konumlar,
özürler dolay ısıyla bir ayrımcılık yapılmaksızın, keyfiyetten ve mantıksız
kısıtlardan uzak bir biçimde ve sürekli olarak sağlanmadan asla
gerçekleştirilemez.
Seçimler, diğer insan hakları ve daha geniş
anlamda demokrasi, hukuk devletinin koruması olmaksızın başarılamaz. Bu
yaklaşımlar insan haklar ı ve diğer uluslararası enstrümanlar ve çok sayıda
devletlerarası belge tarafından kabul edilmiş kurallar haline gelmiştir. Bu
nedenlerle gerçek demokratik seçimlerin başarılması, ulusal kurumlar, siyasi
rakipler, vatandaşlar ve sivil örgütler gibi uluslararası kuruluşların da
önemle ele aldıkları bir konu haline gelmiştir.
Uluslararası seçim gözlemi, insan haklar ı ve
hukuk devletine saygıyı da içererek, demokratik gelişmenin bir parçası olarak
demokratik seçimlerin başarılmasını uluslararası toplumun bir çıkarı olarak
görür.
Medeni ve siyasi haklara odaklanmış olan
uluslararası seçim gözlemi uluslararası insan haklarının bir parçasıdır ve
ulusal siyasi rakipler arasında tam bir tarafsızlıkla en yüksek ölçütlerde ya
şama geçirilmeli ve tarafsızlığı zedeleyebilecek en ufak tek taraflılıktan ya
da çok taraflılıktan kaçınmalıdır.
Seçim sürecini gerçek demokratik seçimin
uluslararası ilkelerine ve iç hukuka göre değerlendirmekte, bu noktada da seçim
sürecinin güvenirlik ve meşruiyetini belirleyen makamın o ülkenin halkı
olduğunu her zaman aklında tutamaktadır. Peki bu ada yarısında şimdi bu şartlara
uyularak bir seçim yapılıyor mu?
YORUMLAR