Türkiye'de
eski yönetimlerin bir devamı olan ama bütün dizginleri eline geçirerek tek adam
rejimini inşa eden diktatör Erdoğan 18 yıldır kendisi iktidarda olduğunu
unutarak sanki ana muhalefetteymiş gibi açıklamalar yapıyor. Ben yemedim,
muhalefetimiz yediyse bilmem.
Erdoğan:
Kuzey Kıbrıs'ı çok modern bir devlet olarak hayata katacağız. Kıbrıs meselesi
yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde çözüm odaklı bir şekilde ele alınacaktır.
Tek çözüm iki devleti çözümdür.
Adada barış ve istikrarın olacağı bir geleceği
ancak bu şekilde inşa edebileceğimize inanıyorum." dedi ne demek istedi?
Bu açıklamalara sen kimsin be adam diyecek bir babayiğit yok mu?
***
İsmet İnönü yaşadığı yıllarda söylediği
anlamlı ve tarihe geçen sözleri ile hatırlanıyor. Peki, ama ne demişi? “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar
kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur” Evet, Bu ülke elbette
ki namussuzlara, şerefini yitirmiş olanlara bırakılmamış ve bırakılmayacaktır
da.
Namusluların cesur davranışlarını da gördük ve
görmeye de devam edeceğiz, bu ada yarısında. Ancak halen
düzene sokulamayan, sistemsizlik haline getirilen sistemler ve yasaları
uygulamayanların bu pervasızca cesaretleri muhalefetsizlik sonucunda yaşanıyor
ve bu noktada toplum kesimleri çaresiz bırakmaktadır.
***
Haklı iken haksızlığa, hukuksuzluğa ve
mağduriyete uğramış birçok insan var çevremizde. Bu bizim olmayan, ada
yarısında bizim olmayan TSK’ya bağlı polisininkomploları ile bizleri eli kolu
bağlı bir duruma getirmek için çalışıyor.
Ülkede yaşayan mücadeleci insanların namussuzlara
karşı gösterdiği tepkilerde suçlu duruma düşmesine sebebiyet vermek, sırf doğru
politikalar uğruna bu ülke için yurtsever emeller besleyen namuslu dürüst
davranma hakkını çok görmektedir.
Haksızlıklar karşısında gerekli olan girişimi
yapmak için bile cesaretin ve namuslu davranmanın önünde birer engel değil
midir askerin polisin yaptıkları? Bu adayı kontrolsüz girişler ve yapılan
yasadışı vatandaşlıklar nedeniyle suç merkezi haline getiren kendileri değil
mi?
Namusuna göz dikilmiş bir insanın,
namussuzlara gereken cevabı ve gereken müdahaleyi kendilerinin cesurca
vermelerinin ardından bu haklılık ve cesaret karşısında suçlu ilan edilmelerine
göz yumarak, namussuzların ise salınarak serbest bırakılmasına seyirci kalmak
ortaya sadece çelişkileri çıkartmaktadır.
Ama şununda altını çizmekte yara vardır. Her
türlü namussuzluklar sonuçları ne olursa olsun, cezasız kalmamalıdır, kalırsa işte bu gerçeklerle baş başa
bırakılırız. Çirkef yatağına çevrilen
benim ülkemin huzura ve güvene ihtiyacı vardır dediğimiz zaman dahi
cezalandırılıyoruz.
Yeterki bıçak kemiğe dayanmasın.Tekrar altını
kalın “kırmızı çizgilerle” çizmekte fayda vardır; nesnel gerçekliğin önümüze
koyduğu problemi çözmek için; “Tek yol çözüm ve barıştır”…
Nasıl bir barış olması gerektiği konusunda
geçmiş yıllarda yapılan görüşmelerde vurgulandığını ve BM-AB ve uluslararası
hukuk tarafından kayıt altına alındığını bilmeyen var mı? Sanırım Erdoğan ve
yerli işbirlikçi kuklaları ve ülkenin sin da geçsin anlayışı ile hareket eden
sözde çözüm - barış yanlısı siyasi partileri ile diğer tüm yandaşları da bilmektedirler.
EEEEE, bu suskunluğunuz ve duyarlılığınız
nedendir? Bu parametreyi ben yazmadım, Adada iki bölgeli, iki toplumlu,
toplumların siyasi eşitliğine dayalı federal çözümün barışa uzanan tek yol
olduğunu açıklayanlar neden buna ulaşmak için gereği olan "BARIŞ
BLOĞU"nda birleşmiyorlar?
Barış yanlıları samimi iseler neden ayağa
kalkarak “Ayrılıkçı talepler ortaya konularak, Kıbrıs Türk toplumunun sanık
sandalyesine oturtulmasını, asimilasyoncu, ilhakçı politikalara” ses
çıkartmıyorlar.
Aslında
hiç kimse uyumuyor, herkes her şeyin farkındadır, onlar yani
"BARIŞÇI" muhalefetimiz yediyse bilmem bu yapılanları ben yemedim.
YORUMLAR