Sosyal bir çalkantı yada toplumsal bir olay
meydana gelince, durumu tekrar eski haline getirmek için suçlular ve sorumlular
aranır. Böyle durumlarda suçsuzlarda suçlular gibi hırpalanır, zarar görürler.
Bir toplumdaki bazı beyinsizlerin, bencil
çıkarcıların ve kötülerin sebep olduğu bir musibetten iyilerde nasibini alırlar.
Bundan dolayı insanları iyice tanımalı ve kötülüklerle sürekli mücadele
edilmelidir.
Kullanmak zorunda olduğumuz Türkçede neden
böyle bir deyim var biliyor musunuz? Çünkü bu coğrafyada kurunun yanında o
kadar çok yaş yanmıştır ki buraya sıralamakla bitmez.
Peki, kurunun yanında yaşın da yanmasının en
büyük nedenleri nedir bilir misiniz?
Tabii ortaya çıkan korkunç adaletsizliklerin
yanı sıra…
Yaşın yanında kurunun da yanmaktan
kurtulmasıdır.
Yani kurunun yanında yaşın da yanmakta
olduğunu fark edip ateşi söndürdüğünüzde, yanması gerekenin de yanmaması
halidir. O da haksızlık ve adaletsizliktir.
Avantaya mı desem yoksa çok fazla paran olsa
da, o paranın bir gün bir anda bitmeyeceğinin bir garantisi yoktur. Kontrollü
bir şekilde harcansa ad, hazır para tükenmeye, azalmaya, bir süre sonra bütün
ihtiyaçları karşılayamamaya başlar.
Bu küçük miktar paralar için kolay anlaşılır
bir durumdur. Ancak miktar fazla olunca insanlar bu gerçeği göz ardı etmeye
meyilli olurlar. Kısaca hazıra dağ dayanmaz…
***
Türkiye’den dayatılan bir büyük ekonomik
felaketi daha yaşıyoruz, belki bundan sonra “akıllar başa gelir”, “makulde
buluşulur” dedik. Bırakın, makulde buluşmayı işler iyice çığırından çıktı.
Bağırıp çağırmalar bir işe yarar mı? Battık, bittik, yokolduk, eve ekmek
götüremez olduk vsvs uzayıp giden sızlanma, yakınma ve şikayetler havada
uçuşuyor.
Unutmayın her koyun kendi bacağından asıldığı
gibi her insan da kendi yaptıklarının bedelini ödüyor.Kişilerin davranış ve
yaptıkları yanlışların sonuçlarından yine kendilerinin sorumlu tutulacağını
dile getiren bir atasözü olarak kullanılır.
Her kişinin sorumluluklarını bilmelerine ve
oluşabilecek olumsuzluklardan kişinin sorumlu olacağını anlatmaktadır. Her
koyun kendi bacağından asılır.Aynı zamanda kimsenin hatasının ve kusurunun
başka bir kimseyi ilgilendirmediği dersini de vermektedir insan olana.
Herkesin sadece kendi yaptığından sorumlu
olduğunu belirtmektedirler. Bu durum kesilen koyunların bacaklarından asılarak
işlem görmesine benzetilmektedir. Bir koyun kesildiğinde kendi bacağından
asılır, yanlış bir davranış sonucunda oluşan durumun hesabını da o davranışta
bulunan kişinin kendisi vermek zorundadır. Herkes yaptığının hesabını verir
sonucu çıkarılmaktadır.
***
Hamama giren terler değil mi?Bir insan bir
yola koyulduğu ya da bir işe başladığı zaman muhakkak ki zorluklar ve engellerle
karşılaşabilir. Fakat bu zorluk ve engellerle karşılaştığında pes edip o yolun
ya da o işin peşini bırakmamalıdır.
Çünkü insan işe başlarken ya da yola çıkarken
bu gibi zorluklarla ve engellerle karşılaşabileceğini göze almış olmalıdır. O
yüzden bu yolda sebat etmek gerekir. Hamama
giren terler değil mi? Her kim ki bir
işe kalkışmıştır, o halde o işin her türlü zorluğunu, çektireceği cefaları da
göze almalıdır.
***
“Demokrasinin
nefes boruları tıkandı, açmaya geldik”.
CHP’li
belediyelerin Kıbrıs ziyaretinde İzmir Belediye Başkanı tarafından kuruldu bu
cümle. Türkiye’deki ana akım partilerin tümünün Kıbrıs’la ilgili fetihçi
anlayışlarının açık ve net örneği.
Bu
ülkede demokrasinin nefes borusunun 1974’ten beridir Ankara’ya devredildiğini
elbette CHP söyleyemez.
Ama ya
CHP’nin Kıbrıs’la ilgili AKP’den farklı bir anlayışı olduğunu bekleyenler? Bu ülkeyi Kemalistler ile siyasal İslamcıların
koalisyonu, Ecevit ile Erbakan fethetmedi mi?
Kıbrıs’ın kuzeyindeki esaret Kemalistlerin eseri değil midir?
“Baş
Kemalist” katil Evren açmadı mı esaretimiz, KKTC’nin yolunu? Bu ülkede müdahale
üstüne müdahale yaşanmadı mı 70’lerde, 80’lerde, 90’larda, 2000’li yılların ilk
yıllarında?
Hepsini
unuttuk ve AKP demokrasinin borusunu şimdi tıkadı, öyle mi? Gidiniz kendi
ülkenizde, kendi aranızda hesaplaşın. Fetih topraklarında ‘it dalaşı’ mide
bulandırıyor.
YORUMLAR