Aklımda deli soru, saat,sabahın en erken saati
02.10,uykumu kaçıran bir soru geldi aklıma,Ocak seçimlerde boykot,UBP’ye
yarayacaksa ve sandığa gitmeyenler,gizli UBP’liyse,nasıl olur ama ,benim bildiğim,boykottan en fazla oyu
alacak olan parti yararlanacak,eeee hani sen tek başına hükümet
hedefliyordun,hiç olmazsa en çok oyu sen alacaksın????Demek boykot UBP’ye değil
sana yarayacak niye kızıyorsun boykotçulara????Bence teşvik etmelisin!!!!!
Statüko lugatımıza girdikten sonra ve düzen
partisi kavram-sözcükleri üzerinde epeyce düşünmüştüm. Sonuçta statükonun da,
düzen partisinin de kullananın konumuna göre değiştiğini, dolayısıyla görece
olduklarını görmüştüm. Yaşadığımız pratikler de bu gerçeği ortaya seriyor.
Bu ada yarısı için statüko ve düzen partisi kavramlarını
kullanıyoruz ya güçlerine gidiyor. Peki ama biz hangi bağlamda kullanıyoruz,
politik bağlamda mı, ekonomik bağlamda mı, bürokrasi açısından mı yoksa
ideoloji açısından mı?
Çok iyi düşünmek zorundayız. Neden? çünkü bu
sözcüğü seçimlerinde kullananlar statükoyu, yıkacağız, değiştireceğiz
demekteydiler. Bu sözcüğü biz kabaca kullanamayız,birine iftira atmak için de
kullanmayız!
Statükonun bu ada yarısında imza attığı
başarılarını inkár etmek mümkün değildir. Zaten, statüko en çok kendini ve gücünü
inkár edenleri ham yapar, yutar. Her ne hikmet ise; statüko en çok eskinin sıkı
devrimcilerini devşirmeyi çok sever. Hani eski tüfekler dediklerimizi!
Bunlar önce statükoya kafa tutarlar, ‘‘tek yol
devrim’’ diye atar tutarlar, sonradan kulu kölesi olacakları devleti önce
yıkmaya çalıştıklarını sanırlar, sonra da statükonun elini öperler. Bir
devrimcinin statükoya teslim olma süreci şu şekildedir:
Önce devrimci arkadaşlarını satarlar,
muhbirlik yaparlar. Bu gayret statükonun gözüne girme sürecini teşkil eder.
Daha sonra yavaş yavaş devrimci-Anavatancı olurlar ve nihayet bugüne dek kim
oldukları bir türlü anlaşılmış olan işgalci güçler ile işbirliğine girerler!
* * *
Sonradan statükonun sözcülüğüne, köşe
yazarlığına veya taşeronluğuna soyunan yeni yetmelerin ortak özelliği,
hayatları boyunca gerçek solculardan yüz bulamamalarıdır.Bunlar siyaset
yaparlar, ama toplumdan icazet almayı bir türlü beceremezler.
Ya son anda minderden kaçar, ya da % 25 oy
almalarına rağmen utanmadan veya sıkılmadan adına parti dedikleri ucubelerin
başında oturmaya devam ederler. Yeni yetme tüfekler toplumdan icazet alamazlar,
ama statükonun icazetini alma konusunda hüner sahibidirler.
İlginçtir, nice keskin geçinen devrimci solcu
geçinenler, sonradan askerin postalını cilalama konusunda uzman olmuştur.
Statükonun kendine benzetme konusunda hünerine hayran olduğum örnek bir çok solcu
geçinenlerin yaşadığı değişimdir.
Ben ‘‘bu statüko herkesi dönüştürür, ama genç siyasetçileri değiştiremez’’ diye
düşünürdüm. Ancak,
statüko ne kadar iyi bir stratejist ki, hem Talat’la başlayan statükoyu
yıkacağız çıkışları hem onu Erdoğan’a teslimiyetle kalmamış arkasından
gelenleri de ayni yola sürüklemişidir
* * *
Dörtlüde başbakanlık sandalyesine yapışan,
yapıştığı sandalyeyi bir türlü aklından çıkartmayan, o sandalyeden ancak ve
ancak rejimden ağır darbe yiyerek zor bela kopartıldığı için statükocularısiyaset
yapmakla suçluyor.
Bu cümleden sonra her şey tersine dönüyor.
Muhafazakârsınız! Evet ama neyi muhafaza ediyorsunuz? Statükocusunuz! Evet ama
neyin değişmemesini istiyorsunuz? Bu sorular ekseninde vereceğimiz yanıtlar
politikanın kesinlikle tutucu olamayacağını, tersine, evrimci, değişimci,
bilimci, rasyonalist, çağının çağdaşı olması gerektiğini gösterir. İyi ama her
türlü ‘‘toplumsal’’ ve ‘‘insancıl’’ nitelikleri karşısına alan
vahşi-liberal-kapitalizmin yandaşları hangi statükoya karşı?
Eğer sistem toplumsal ve insancıl değerleri
hiçe sayacaksa, ister statükocu olsun, ister statükomacı, canı cehenneme!
Şimdilerde, İslamcı istilaya karşı, politik düzlemde statükocuysanız, düzen
partilerinden yanaysanız, demek ki çağınızın çağdaşısınız!
Kapitalizmin ve sermayenin politik-askeri
hakimiyetinin korucubaşları, devrimci muhalefeti de “statükoculuk” korkuluğuyla susturmaya ve
etkisizleştirmeye çalışıyorlar. Ancak bu paslı-kirli propaganda fazlasıyla
çürük ve eskimiş durumdadır.
Ben, bu
çıkarcı seçmenden yemeye hazırlandığı tokat sonunda bir nebze olsun utanır ve
parti başkanlığını bırakır diye umarım. Bekleyip göreceğiz, çok kalmadı.
YORUMLAR