Solum
diyenler, ve çoğu zaman sessiz kalanlar, arada bir daldıkları uykudan uyanarak,
başlıyorlar, insanlar arasında ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din,
ulusal veya etnik kökeninden dolayı her türlü ayrımcılığı reddeder.
İşçilerin,
emekçilerin, memurların, esnafın, üreticilerin, göçmenlerin, mültecilerin,
çocukların, ekolojinin, farklı kimlik ve inançların, halkların, kadınların,
köylülerin, gençlerin, emeklilerin, engellilerin, cinsel yönelimi farklı
bireylerin, bütün ezilenlerin yanında olduğunu açıklayanlar neden paramparça
olduklarını açıklamalıdırlar.
***
Bazı yağcı yalaka kişilikler sırf çıkar ve
menfaatleri uğruna paspas yapana kadar kişilik ve onurlarını yere göğe
sığdıramazlar buradaki atanmış kayyumlar mumpanyasını... Adına seçim dedikleri
bir garagöz oyunu oynamak için vatandaşın ayağına gidip atar tutar ve
arkalarına bakmadan giderler.
Bu kişiliksiz siyasilerin bir gün olsun
verdikleri sözleri, vaatlerini zamanında yaptıklarını gördünüz mü?. Cek, caklı
kandırılanlar “..ceğiz, …cağız” ile biten cümleler kurup, arkalarını
sıvazlayıp, överek, koyun sürüsünü kandırmanın sevinci ile gülücükle ayrılırlar
koşar adım.
***
Meclise ziyaretlerine gidenlere lokantasındaki
neredeyse beleş fiyatlarla yiyecekleri envai çeşit yiyeceği ikram ederler.
Karınlarını doyurup ta kürsüye geldiklerinde başlarlar “Biz sizler için varız,
sizlerin derdi ile dertleniyoruz ”sorunlarınızın çözümü için mücadele veririz
diye kükremezler mi?.
Seçimler geçti gerçek sayısını bilemediğim
kadar parti militanı istidam ettiler, sınavsız, sorusuz, sualsiz, şimdi bu
insanların çoğu işe dahi gitmeden maaş alıyorlar, UBP'nin Bankamatik
gronkçuları, hep birlikte yiyin hem de patlayıncaya kadar. Ve şikayet edenlere
de selam söyleyin ey garipler.
Oldu görürsem söylerim.
***
Neyse ne demiş şair; “Yiyin efendiler yiyin,
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!”. Bizim de sözümüz
“Usta çek oradan az çorba, ekmeği de bolca getir” yanında üç beş de zeytin den
ibaret, yani durum buysa ve bu ülke gençliği bu kadar çıkara
alıştırılmışsa sakın ha kimse şikayet
etmesin.
Kaybettiler, havada uçuyorlar, ayakları yere
basmıyor, tamamen halktan kopuk atıp tutuyorlar. Kendilerini kaybettiler,
politikada kaybettiler, Toplum karşı hayata geçirdikleri bütün uygulamalarda
kaybettiler, duvara tosladılar. O yüzden ettikleri abuk subuk bedduaları
kendileri için sonun başlangıcıdır. Gidişlerini durdurmaya güçleri yetmeyecek.
***
Türkiye'de ve yavrusunda bu alçakların
yanlarına kalacağını zannedenler yanılmaya başladı ya, içine düştükleri
beceriksizliğin, acizlik ve tükenmişliğin göstergesidir. Hakaretler,
aşağılamalar, yaptıkları beddualar, küçük görüp dil uzatmalar “sahiplerinin
içine düştüğü acizliğidir” dahası çaresizliğidir.
Bu çaresizliği ve acizliği yaratan elbette
beddua edilen Türkiye'de Kürt halkı, Kıbrıs'ta da Kıbrıslılardır, hakaret
edilen Kürt halkının ve Kıbrıs'ın kuzeyinde verilen özgürlük ve kurtuluş
mücadelesidir. “Sahibin” maskesinin indirilmesi, gerçek yüzünün açığa çıkması,
gelecek için en büyük umuttur.
***
Ben dahil olmak üzere kendini muhalif görenler
tarafından CTP suçlanır, TDP de suçlanır meclis partileri olarak ancak
özellikle CTP dışındaki diğer parti ve oluşumlar kendilerini tek sol gördükleri
sürece ve sorgusuz sualsiz CTP'ye getirilen suçlamalar ve bahsettiğiniz diğer
şıkları yaftalamaya devam ettikçe!!
Yani, kendilerini en akıllı, doğruları tek
yapabilecek, ayrıcalıklı, üstün zekalı beyinler vs. olarak gördükleri sürece,
aslıda kendi kendimize bahşettiğimiz bu kısır döngü içerisinde debelenip durmak
zorunda kalmaya devam edeceğiz...
Mecliste
bazı milletvekillerinin çıkışlarına rağmen, ortada gözle görünen, sürekliliği
olan değil, geçi bir cesaret ve ardından gelen çekingenlik ve sanki gizli
frenleyiciler var! Kimdir
diye sormayın gerçekçi gözle bakınız görürsünüz.
YORUMLAR