Adına “KKTC”denen şu gariban hatta tabiatın
doğasına aykırı olan bu yapının içine düştüğü acınası zavallı durumu siz de
sinir ediyor ve bu durumu üzülerek, kahrolarak izliyorsunuz mutlaka…
Üzülmek ne kelime, inanın, kahroluyorum ben…
Sade suya sabuna dokunmayacak cinsinden
tartışmalara bakınca içinde bolca yalan bulunan bin bir türlü söz geçiyor
ağızlardan, derin bir soluk aldıktan sonra tek şey söyleyebiliyorumyalnızca:
“Zavallı ülkem!”
Durup düşünüyorum daha sonra, zihnimdeki
sorular birbirini kovalıyor. Bu kadar kısır, fikri zenginliğinden bu denli
yoksun, bunca,yaşamsal tek fonksiyonu saplanıp kaldığı bataklıkta şuursuzca
debelenmekten ibaret olan bir ada yarısına demek ne kadar doğru acaba?
Ezberlediği birkaç tümceyi papağan gibi
tekrarlayarak, ortaya, “vizyon” koyduğunu sanan işbirlikçi kukla, cahil
sürüsünün elinde, hangi umudu yeşerteceğiz biz? Hangi projeyle akılları
ortaklaştırıp,yeni bir atılım yapacağız?
Yarının umudunu hangi ekonomik, sosyal programla
yeşerteceğiz? Bizim yöneticilerden geçtim ama muhalefetin bu seçim sürecini“Yönetiyormuş
gibi yapıyor” olması desem daha doğru olacak herhalde…
Siyaset kurumundan sözde “devlet”
kademelerine, sivil toplumdan işadamlarına değin herkes, günü kurtarmanın hesabını
yapıyor çünkü… Kendinden sonrasını tufan sayan çapsızlar, bu yarım adanın derdine
derman olacak hiçbir fikir üretmiyor… Üretemiyor, öyle bir dertleri olmadığı
gibi, birikimleri de yok ayrıca…
Bakın şu halimize…
İşçi ücretlerinin bir parça yükseltilip,
koşullarının yasa zoruyla düzeltilmesiningetirdiği ek maliyeti
karşılayamayacağını söyleyen patronlar, üretimi durdurmakla, işçi, çalışan
azaltmakla tehdit ediyor…
“Kolay para kazanmaya alıştılar” sözcüğüyle
geçiştirilmeyecek kadar önemli bir durum var ortada… Binlerce insan bir anda
işsiz aşsız kalma tehlikesiyle karşı karşıya çünkü. Bir sosyal patlama her an
kapımızı çalabilir…
Ankara AKP ve MHP gibi faşist, dinci, bağnaz
bir yönetimin kuyruğuna takılıp gitmenin toplumu ve memleketin geldiği nokta da
duvara tosladığımızı gösteriyor…
Öyle anlaşılıyor ki, uluslararası toplumun da
ilgilenmediği bu coğrafyada daha beteri olacak bundan sonra… Kayıtdışı
işgücünün yarattığı ekonomik buhranın çözümü vardır.
Nedir o? sözde değil geçek anlamda niyet
ortaya koyup sorunları çözmeli, sosyal
ve ekonomi politikalar emekçiler
yararına oluşmasını sağlamak için çalışacağız.
Ancak kukla yönetimin her türlü kademesindeki
çapsızlar toplumu içine attıkları karanlık kuyularda yaşananları “ Görmemiş, duymamış
gibi yap” diyerek adeta dalga geçiyor zavallı halkla…
Durum
bu kadar vahimken, bir tanrının kulu, seçim sonrasında ne olacağını, bunca
insanın ne yapacağını konuşmuyor… Bu ada insanını çoktan gözden çıkaran bu
kuklalar ipe un sermiş vaziyette zaten…
Zavallı yurdumun sızısı bunlarla da kalsa yine
de iyi… Ya bunca rezalete sessiz kalan muhalefetteki hımbıllara ne demeli? Onlar
parti küçük dükkânlarında ele geçirmeyi başardıkları koltukları korumak için
entrika peşindekoştuklarından, toplumun kurtuluşu için tek kelime bile
etmediler henüz…
Tam bir “Kimin umurunda” durumu yani…
Çok da karanlık, derinliklerindeki zifiri
karanlıklar gibi tıpkı…
YORUMLAR