Emperyalizm tanımlamasını Lenin
yapmıştır.1900’lü yılların başına kadar
kapitalizm başka ülkeleri askeri olarak işgal edip sömürgeleştiriyordu. Bu
şekilde sömürgeler, sömürgeci ülkeler tarafından sömürülüyor. Kapitalist
ülkeler zenginleşirken sömürülen ülkeler yoksullaşıyor ve egemen olamıyorlardı.
Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm
Lenin’in kuramıdır. Marksist-Leninist ideolojide emperyalizmin taktik
değiştiren kapitalizmden farkı bir ülkeyi silah yoluyla değil ekonomik
yollardan kontrol altına alarak sömürülmesidir.
Bu
durumda devlet bağımsız gibi görünse de ekonomik yatırımlalar, finans sermayesi
ile kontrol altında tutulur. Bunu
yaparken de emperyalist devletler yönetimde daima kendileri ile işbirliği
yapacak, onların çıkarlarını savunacak
yöneticileri başa getirirler.
Sovyetler Birliği dağılmadan önce iki kutuplu
dünyamızda bir denge sağlanmaya çalışılmış ve sosyalizmin yayılmasının önüne
geçmek Emperyalist ülkelere NATO’yu kurmuşlardı. NATO emperyalist çıkarların
savunulmasında kullanılan silahlı bir güçtür. Soğuk Savaş yıllarında ülkeler
diken üzerindeydi.
Bugün dünyamızda Birleşmiş Milletler denilen
örgütün güvenlik konseyi başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerden
oluşmaktadır. Güçlü yetkileri vardır. AB’de Avrupa’daki emperyalist devletlerin
kurduğu ve zamanla gelişmekte olan ülkeleri de kendi kontrollerine aldıkları
bir yapılanmadır.
Şimdi gelelim bizimle olan ilişkilerine.
Bizimle darken tabii ki Kıbrıs’ı kastediyorum. Yukarıda tanımladığım bu
emperyalist devletler kendi çıkarlarına göre Adamıza da iki toplumu “anavatanlarının” kışkırtmaları nedeniyle
birbirleri ile savaştırdılar. Bunu sonucunda ortak vatanımız bölündü.
Bu bölünmeden Türkler kârlı gibi görünse de
aslında dünya devletlerinin dışında bırakılarak mağdur olan bir toplumuz. Bu
mağduriyetimizi Türkiye fırsata çevirerek Türk toplumunu kendi kontrolü
altına aldı. Buradaki yönetim artık tamamen
Ankara’nın kontrolündedir.
Bizim dünya devletleri arasına girebilmemizin
en gerçekçi yolu Federal Birleşik Kıbrıs’tır. Bunu başaramadık. Sebebi de
sorunlarımızın çözümünü sorunların yaratıcılarından beklemektir.
Şimdi uyanma ve kendi sorunlarımızı kendimizin
çözeceği bir yapıyı yaratma zamanıdır. Mutlaka bu süreçte emperyalizm kendi
çıkarları doğrultusunda bir çözüm modeli ile karşımıza çıkacak.
Bu model bizim katkılarımız ve isteklerimiz
doğrultusunda Kıbrıslıların ortak çözüm yolu olabilirse o zaman emperyalist
devletlerin katkısını onaylayarak çözüme ulaşmalıyız. Bu süreçte her zaman
müdahil olmalı ve Kıbrıslıların çıkarlarını gözetmeliyiz.
Bazı arkadaşlarımızın antiemperyalist çözümü
redderek bu kapıyı kapatmaları dünya geçekleriyle bağdaşmaz. Bu nedenle
emperyalizme sadece Kıbrıs sorunun çözümünde karşı olmak fakat emperyalist
ülkelerin ürettiklerini kullanmak nasıl bir çelişkidir.
ABD uçağı ile uçmak, Fransız, İngiliz abalarını kullanmak dünyamızın
gerçekleri değil mi? Niçin Kıbrıs sorunun çözümünde aklımız antiemperyalist
olmak gelir acaba? Gerçekçi mi?
YORUMLAR