Brüksel’den dönen Ersin Tatar
ile görüşme ihtiyacı duyan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu KKTC’ye geldi. Bu tür
gelişler genellikle dış politikadaki
değişiklikler ve yeni stratejiler belirlemek için yapılır.
Son yapılan NATO zirvesinde Erdoğan’ın ABD ve
AB’ye yaranmak için Afganistan’a asker gönderme dahil göçmenlere ev sahipliği
yapma konusunda ne kadar istekli olduğu görüldü. Tabi bunun bir mali boyutu
vardı ve bu da açıkça Erdoğan tarafından seslendirildi.
Kapalı kapılar arkasında daha ne gibi
pazarlıklar yapıldığı bilinmese de Biden ile görüşmesinden sonra yaptığı
açıklamada kullandığı: “Hamdolsun o konu görüşülmedi” demesi çok eleştirildi.
Konu dediği de toplantı öncesi esip gürlediği ABD tarafında Ermeni Soykırımının
tanınması olayıydı.
Bu kadar ezik durumda olan Erdoğan
görüşmelerde hiç de eli güçlü taraf olamazdı olmadı. Buna dayanarak diyebiliriz
ki birçok konuda geri adım atmaya hazırlanıyorlar. Kıbrıs sorunu da bunlardan
biridir.
NATO Zirvesi’nden sonraki Ersin Tatar’ın
Brüksel ziyaretimde BM genel Sekreteri Guterres ile kısa görüşmesinde de çözüm
modeli olarak iki devletli çözümü savunması
kapalı kapılar ardında neler konuşulduğundan haberdar olmamasındadır.
İşte Çavuşoğlu’nun bu ziyaretinin sebebi Ersin
Tatar’a yeni gelişmeler ışığında neler yapılacağını ve konuşmalarında nelerin
söylenip nelerin söylenmeyeceğini anlatmak içindir. Farklı seslerin çıkmaması
için yapılan bir ayar çekmeden başka bir anlamı da yoktur.
Türkiye karşısında egemen olmayan KKTC’nin tüm
dünya devletlerinin tanıdığı Kıbrıs Cumhuriyeti ile egemen olma isteği çok
dikkate alınan bir istek gibi görünmüyor. Bu umutsuz bir vaka olarak
kalacaktır.
AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, “AB
olarak Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü asla kabul etmeyeceğiz. Erdoğan'a bu
mesaj gönderildi. Bizzat kendim söyledim. Şimdi olumlu bir sinyal gönderme
kararı kendisine kalmış durumda” dediğini basın yazdı. Bu da yeni bir
politikanın işareti olabilir aslında.
Genel Sekreter’in raporunda : “kendi kendini
yöneten bölgeler “ tanımını kullanması Türk tarafını heyecanlandırsa da bunun
iki devletli bir çözümün anahtarı olmayacağını herkes bilmektedir.
Türk tarafını cesaretlendirip görüşmelerde
yapıcı bir tutum sergileme beklentisi ile yapına bir açıklamadır. Kaldı ki bu
Güvenlik konseyinde onaylanmış bir karar değil ve onaylanması da imkansızdır.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye
görüşmelere daha yumuşak bir politika izleyerek katılacaktır ve bunun hazırlıklarını yapmak için çalışmalar
başlanmıştır. Çavuşoğlu’nun ziyareti de bu anlamda değerlendirilmelidir.
YORUMLAR