Erdoğan
başkanlığındaki AKP yönetimi Kıbrıs’ın kuzeyinde yönetime hakim
durumdadır. Türkiye’deki tek adam rejimi
etkisini açıkça burada da göstermektedir.
Bunun göstergeleri o kadar açıktır ki
görmeyenler bu topraklarda yaşamaz demektir.
Siyasilerin bunu görmezden gelmesi gerçeği değiştirmez. Var olan acı tabloyu meşrulaştırır. Dünyanın gördüğünü bizdekilerin görememesi
olsa olsa siyasi körlüktür.
Türkiye’deki iktidar cephesinin kendi gibi
düşünmeyenleri ötekileştirmesi, muhalefetin yok sayılması Erdoğan’ın kendine özgü “demokrasi” anlayışının ürünüdür. Erdoğan’a
göre çoğunluk hakkı” milletin egemenliğidir” ve “milletin önünde hiçbir güç
duramaz.” İktidar her istediğini kimseye hesap vermeden yapabilir. Bu düşünce
tarzı monarşinin adını “ demokrasi” diye
değiştirmekten başka bir şey değildir.
Erdoğan bu düşünce ile KKTC’de de istediğini
yapmak isteyen ve buradaki iktidarı da aynı düşünce ile yönlendirmeye çalışan
bir zihniyetin sahibidir. Bunu da
kendinin belirleyeceği iktidar
ile sürdürmektedir.
Bu nedenle kurulan ve bozulan tüm hükümetlerin
sebebi Erdoğan’dır. Yanındaki danışmanları ise emirlerinin uygulanmasını takip eden görevlilerdir. Bu görevliler önce buradaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
görevlerini yaptılar ve büyük bir zafer kazanmış komutan edasıyla Erdoğan’ın
takdirlerini kazandılar.
Yakında erken seçimler vardır. Buradaki
federal çözüm yanlıları Ankara’da ortaya
atılan iki devletli çözüm modelini kabul etmiyor. Siyasi partiler içinde ana muhalefet partisi CTP
de bu konuda Erdoğan ile ters
düşenlerdendir.
Özellikle CTP parti meclisinin bu konudaki
düşünceleri çok açıktır. Partinin üst
yönetimi ise Erdoğan’ın tavırları büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Bir taraftan
seçimlerden sonra Erdoğan’ın onayını alarak iktidar olma hesabı yaparken diğer
taraftan da CTP tabanının Erdoğan’ın buradaki
işbirlikçiler aracılığı ile yaptıklarına olan kızgınlık vardır.
İşte bu nedenle CTP üst yönetimi Erdoğan’ın
karşısında olacak bir ittifaka pek sıcak
bakmıyorlar. Hatta daha ileri giderek Erdoğan yönetimindeki Türkiye ile olumlu ilişkiler
kurulmasını savunup bunu istiyorlar.
Ankara’nın
dayatmaları sonucunda burada sudan çıkmış balığa dönen hükümeti durmadan eleştiriyorlar. Eleştirerek , eylem
yaparak hükümeti düşüremezler. Hükümet Ankara’nın ağzına bakmaktadır. Bu gerçek
bilindiği halde Ankara’ya tek laf edilmiyor.
Oysa
buradaki bakanların kim olacağını dahi belirleyen, hükümet kurup hükümet bozan Ankara’dır. CTP’nin iktidarda
olduğu zamanda bile bakanları belirleyen yine Ankara olmuştu. Bunu en iyi CTP
üst yönetimi bilmektedir. Buradaki Elçilik vasıtasıyla da her icraat kontrol
edilmektedir. CTP üst yönetimi iktidar olma uğruna buna ses çıkarmadı.
CTP , tabanın ve toplumun sesine kulak vererek
doğru bulmalıdır. Bu konuda yapılması
gerekenler de çok basittir. Toplumun nabzını tutacak bir anket toplumun beklentilerini, geniş kitle
toplantıları ile de CTP tabanının düşüncelerini öğrenebilirler. Eğer çıkan
sonuç parti üst yönetimi ile çelişirse de hemen istifa edip Genel Kurula
gidilmelidir. Şimdiden buna hazırlanmalı ve doğru kararlar almalıdırlar.
Zaman şimdi buna olanak tanıyor. Yarını
beklememek gerekir.
YORUMLAR