Bun ada yarısında bizim açıklamalarımızı
yayınlamayan gazeteler haber siteleri vs olabilir. Bizler Kıbrıs’ta bir barış
olması adına yola çıkan insanlar olarak elbette sansüre uğrayacağımızı göze
alarak da bu yola çıktık. Bu gün aşağıda okuyacağınız açıklama zorunlu olarak
bu köşeden yayınlanıyor.
Federal Kıbrıs Hareketi
2002 Yılında YOLSUZLUKLA mücadele, YOKSULLUKLA
mücadele ve YASAKLARLA mücadele iddiasıyla iktidar olan AKP günümüzde,
yolsuzluğun, yoksulluğun ve yolsuzluğun kaynağı olmuştur.
Erdoğan, İktidarını koruma endişesi, ile otoriteleşmiştir. Keyfi olarak
‘yaptırma’, ‘yasak etme’, ‘emretme’, ‘itaat ettirme gücünü
kullanmaktadır. Tarifte faşizmin niteliklerini çağrıştıran bu yönetim şekli
artık yerleşmiştir. Koalisyon ortağı MHP’nin milliyetçi söylemleri de bunun
göstergesidir.
Türkiye’nin hem içerden hem de dışarıdan görünüşü
bu şekildedir. Halkın yönetimden memnuniyetsizliği arttıkça baskılar
artmaktadır. Korkular baskıları,
baskılar ise bir paranoyayı oluşturmaya başlandı.
Türkiye vatandaşları üzerinde yapılan bu
baskılar KKTC vatandaşları üzerinde de yoğunlaşmaya başladı. Türkiye yönetimi,
düşüncesini, yazdıklarını beğenmediği kişileri
“güvenlik gerekçesini” öne sürerek Türkiye’ye girişlerini
engellemekledir. Oysa yakın geçmişte IŞİD’li teröristlerin Türkiye’nin
güvenliği tehdit ederek ellerini kollarını sallayarak giriş yaptıkları biliniyordu .
Aslında
onlar da biliyorlar ki bu uygulama bir güvenlik nedeniyle değil buradaki
ötekileştirme politikasının yürürlüğe girmesinin göstergesidir. Türkiye’nin
yarı nüfusunu ötekileştirerek zaman zaman “teröristlikle ” niteleyen bu
zihniyet buradaki yurtseverleri de
“Rumcu”, “vatan haini” olarak nitelemektedir.
Ali Bizden’in Türkiye’ye sokulmamasından sonra
önceki gün de araştırmacı yazar Ahmet Cavit An’ın da aynı gerekçelerle Türkiye’ye sokulmaması listenin çok uzun olduğunu gösterir. Kendi
ülkemizde, kendi vatandaşlarımız bu şekilde fişlenirken işbirlikçilerinin
sesinin çıkmasını beklemek hayalcilik olur.
Bu anlayış gösteriyor ki 4. Cumhurbaşkanı
Mustafa Akıncı da bu yasak listesi içinde olabilir . Bence Akıncı Lefkoşa Elçiliğinden bunu sorgulatmalı
ve bilgiyi toplumumuzla paylaşmalıdır.
Tüm bu gözdağı verme, baskı altında tutma girişimleri KKTC’de de
otoriteleşecek bir yönetim anlayışının habercisidir. Buna seyirci kalmak kimsenin kurtuluşu
olamaz. Sessiz kalındığı sürece çeşitli sebepler üretip cezalandırmalar
kapıdadır. “Birlik, Mücadele, Dayanışma”
şimdi değilse ne zaman olmalıdır? İktidar olabilmek için “vize” alma
düşüncesinde olanlar artık usanmalıdırlar. .Aksi halde Kıbrıs Türkü’nün
tabutuna son çiviyi kendileri çakacaklardır. Federal Kıbrıs Hareketi
YORUMLAR