Hatay’ın CHP’li Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş yaptığı bir açıklama ile Suriyelilerin işgal ve iç savaş nedeniyle Türkiye’ye geçmeleri sorununu gündeme getirdi. Türkiye’nin değişik illerine yayılan bu insanlar Hatay’ın konumu nedeniyle daha yoğun olarak yerleştiler.
Belediye başkanı haklı olarak bir gerçeği ortaya koydu. Suriyeli nüfusunun artması, belediye hizmetlerinin etkili şekilde verilmesini zorlaştırıyordu. Daha da dikkat çekici olan Suriyelilere verilen vatandaşlık ile Türk nüfusundan daha fazla olma yolunda hızlı bir ilerleyiş vardı.
Üstelik doğurganlık oranı da çok fazlaydı. Suriyeli nüfusun artması neticesinde çoğunluğa ulaşması ve seçimlerde Suriyelilerin siyasi makamlara gelebilmesini bir tehdit sorunu olarak görmektedir.
Bu olay Hatay’ın Türkiye’ye katılması politikasının benzeridir. O yıllarda da Türk nüfus bilinçli olarak Hatay içine yerleştirilerek çoğunluğu sağlamışlardı. Mecliste de çoğunluk sağlandıktan sonra Türkiye’ye iltihak (katılma) kararı çıkarılmıştı.
Böylece Hatay bağımsız cumhuriyeti Türkiye’nin bir ili olmuştu. İki durumdaki benzerlik aynıdır. Nüfus aktarılması devletlerin demografik nüfus yapısı değişmekte ve irade el değiştirmektedir. Devletlerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü bu şekilde ortadan kaldırılır.
Ne ilginçtir ki Kıbrıs Adası’nın kuzeyi de Kıbrıslı Türklerin çoğunluğunu ortadan kaldırmak için Türkiye’den nüfus aktarılması yapılmıştır. Bu Cenevre sözleşmelerine göre yasaktır.
Buna rağmen 1975 yılında Türkiye’den “tarım iş gücü” olarak gelenlerin doğum yerleri değiştirilerek Kıbrıs’ta doğmuş gibi göstermişlerdi. Şimdi çift vatandaşlıkla bu sorun Dünya’ya meydan okurcasına yapılmaktadır.
Buradaki Kıbrıslılar da şimdi Hataylılar gibi olumsuz etkilerden yakınmışlar fakat seslerini duyuramamışlardı. Bu haklı tepkiye verilen yanıt ise.” Gelen Türk, giden Türk” diyerek geçiştirmişlerdi
Binlerce Türkiyeli bilinçli olarak buraya yerleştirildi. Kıbrıslı Türklerin iradeleri ele geçirildi. Bu da yetmezmiş gibi TC elçiliği bunun organizasyonunu yaparak seçmenler üzerinde etki kurmakta ve oyların yönünü değiştirmektedir.
Devletlerin çıkar politikaları işte böyledir. İşlerine geldiği gibi davranmak. İlke yok. Sadece çıkar var. Adına da “ulusal çıkar” denir.
Ne demişler atalarımız: iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır” demişler. Kimsenin bunu yapmaya cesaret edemediğinden eminim.
YORUMLAR