Günümüzde doğrudan demokrasinin uygulanmasında
bazı sorunlar olduğu bir gerçektir. Bu nedenle temsili demokrasi
uygulanmaktadır. Bir toplumun kendi kendini yönetmesi anlamına gelmektedir.
Egemenlik de bir toplumun veya bir ulusun kendi kendini yönetmekte muktedir
olmasıdır. Gücü tek başına elinde bulundurması ve bu gücü dilediği gibi
kullanabilmesidir.
Bu anlamda demokrasi ile egemenlik birlikte
olmalıdır. Daha açık bir ifadeyle demokrasinin olması egemen olmayı gerektirir.
Egemen olamayan toplumlarda demokrasiler göstermelik olmadan öteye gidemezler.
Seçimler de temsili demokrasilerde belli
sürelerle belli sayıda insana vekalet verme amacıyla yapılır. Seçimlerin
yapılması bir demokrasi gereği olsa da seçimin olduğu her yerde demokrasinin ve
egemenliğin olduğu söylenemez.
İngiliz sömürge döneminde Türk ve Rum
cemaatler egemen olmadıkları halde Kavanin Meclisinde kendilerini temsil edecek
temsilcileri seçerlerdi. Kuralları sömürgeci Birleşik Krallığın belirlediği
böyle bir düzende sırf seçin yapılıyor diye demokrasi olduğunu veya cemaatlerin
egemen olduğunu söyleyecek biri yoktur.
2. Dünya savaşından sonra sömürgecilerin
insanlara uyguladıkları baskılar savaş Suçu olarak değerlendirildi ve insanlık suçu olarak kabul edildi.
Emperyalizm bunu gizlemek için yeni
sömürgecilik dedikleri yeni bir kavram geliştirdiler. Bu şekliyle artık bir
ülkeye asker çıkararak toprağı işgal etmek ve orada bir yönetim kurarak değil
dolaylı yollardan bağımlılığı devam ettirmektedirler.
Yeni
sömürgecilikte bir ülkenin başka ülke ya da ülkeler tarafından siyasi,
ekonomik, askerî, hukuki, kültürel alanlarda kontrol edilmesi şeklinde olduğu
ortadadır. Bu şekilde etki altına aldıkları ülkelerin seçimlerine müdahale
ederek işbirlikçi bir yönetimin başa getirilmesi kaçınılmazdır.
Bu yöntem Kıbrıs’ın kuzeyinde de yıllardır
uygulanmaktadır. Kurdurulan devlet hiçbir zaman egemen olamamış fakat
göstermelik seçimler yapılarak demokrasinin ve egemenliğin var olduğu dünyaya
anlatılamaya çalışılmıştır.
Buna rağmen KKTC’nin Türkiye’nin kontrolünde
olduğu, KKTC halkının da Türkiye’nin dış politika çıkarları doğrultusunda
rehine olarak görüldüğü dünya ülkelerinin gözünden kaçmamıştır.
Bu şartların görülmemesi ve Kıbrıs Türk
Toplumu’nun sözde demokratik ve egemen bir ülke olduğuna inanmak
saflıktır. Yapılacak olan seçimler ne
egemenliğimizi getirecek ne de demokrasinin, insan haklarının gelişmesine
yardımcı olacaktır.
Türkiye’nin dünya ülkeleri içindeki itibarını
da artırmayacaktır. Ankara’da yazılan bu
senaryoda figüran olmak için ne kadar hevesli varsa meydanlara dolup sizlerden
oy isteyecekler. Değişen bir şey olmadığını geçmişte gördünüz.
Sonunu
nasıl biteceğini bildiğiniz bir filmi defalarca izlemeye devam ediyorsunuz. Bu
film Kemal Sual Filmi değil ki. Senin geleceğin ipotek altındadır. Unutma ve Seçimleri BOYKOT et.
YORUMLAR