Türkiye’de AKP iktidarı döneminde tarihi
filmlere devlet desteğiyle büyük yatırımlar yapıldı. Senaryo’daki olaylar
tarihçilerin onayından geçse de
konuşmalar senaryo yazarlarının hayal gücüyle yazılmıştır.
Ne acıdır ki
tarihten yeteri kadar bilgi
edinemeyen insanlar bu filimler sayesinde
senaristin kaleminden ve yönetmenin görüntüleriyle öğrendi. Muhteşem
Yüzyıl dizisinde Kanuni’nin en yakındakileri öldürtmesi hatta oğlunu
boğdurtması büyük bir şaşkınlıkla izlendi.
Muhteşem Süleyman’ın bu kararına halktan gelen tepkiler için gülelim mi
ağlayalım mı demekten kendimizi alamadık. Bu tür iktidar kavgaları tarihin her
döneminde krallıklarda, padişahlıklarda
yaşanmıştır. Ne de olsa iktidar bir güçtür ve
bu gücü elinde tutanlar da
insanları istediği gibi yönetmektedir.
Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde hem siyasi
partiler arasında hem de siyasi partiler içinde çeşitli
entrikalarla bu gücü ele geçirme ve yönetme isteği hâlâ geçerlidir. Çeşitli
entrikalar, şantajlar, kirli çamaşırları ortaya çıkarma bu kavgalarda sık sık
kullanılan yöntemlerdir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde en uzun süre yönetimi
elinde tutan UBP de her zaman hem parti
içinde hem de iktidarda bu tip kavgalar yaşanmıştır. Bir taraftan sermayeye
yaranma bir taraftan da seçimlerde daha
çok alarak iktidarda kalmak için partizanlık, adam kayırma gibi aklınıza
gelebilen tüm siyasi ahlaka aykırı olan eylemler yapılmıştı. Bunlar için
de mutlaka uygun kılıflar uydurulmuştur.
UBP- HP iktidarı döneminde Ersin Tatar’ın kurduğu ilk hükümet listesinde
adı olan ve bakanlığı kesin olduğu düşünülen bazı vekiller veto edilmiş ve
hayal kırıklığı yaşanmıştı. Kimler tarafından veto edildiğini de herkes
bilmektedir.
Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçtirilmesinden
sonra boşalan UBP başkanlığı gündeme gelmiştir. UBP
genel kurulunda yapılan başkanlık yarışında iki aday ikinci tura
kalmışlardı. İkinci tur yaptırılmadan adaylar
adaylıktan çektirildi. Bu güç UBP üstü bir güçtü ve oklar AKP iktidarını
göstermektedir.
Bu şartlarda UBP başkanlığına aday olmayı
aklından geçirmeyen Ersan Saner atama ve
zorlama ile UBP başkanı yaptırıldı. Parti içi muhalefet homurdanmaya başlasa da saman alevi gibi söndü.
Bunun sebebini de tahmin etmek güç değil.
UBP + DP + YDP
azınlık hükümetin kurulduktan sonra daha önce bakanlık beklentisi içinde
olan UBP milletvekili Resmiye Canaltay’ın gönlünü almak ve Dr Derviş Eroğlu
Ailesinin de desteğini kazanmak amacıyla Meclis başkanlığına aday gösterildi.
UBP milletvekillerinin oyları yetmediği için
Canaltay bu göreve getirilmedi. Bu da UBP içinde yaşanan koltuk kavgasının su
yüzüne çıkmasıdır. Çeşitli vaatlerle bu da aşıldı.
Pandemi döneminde sağlık bakanlığı yapan Ali
Pilli elinden geleni yapmaya çalıştı.
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu ile uyum içinde çalışmak istese ve alınan
kararları uygulatmak için Bakanlar kuruluna götürse de “ekonomik” gerekçelerle tam uygulanmadı ve
alınan kararları “ revize” etmesi istendi. Bu bile etik olmayan bir istekti.
Bilimsel verilerle alınan kararlar siyasilerin isteği ile
değiştirilmemeliydi. Sağlık Bakanı Ali
Pilli’ye bunu bile yaptırırdılar. Buradaki baskı tahmin edileceği gibi ekonomik
örgütlerden gelmişti.
Ekonomik örgütlerin baskıları artarak devam
ediyor. Önümüzdeki günlerde hükümeti şikayet etmek için Ankara’ya gitmeye
hazırlanırken Başbakan Saner daha bir
hafta önce öve öve yerlere göklere sığdıramadığı Sağlık Bakanı Ali Pilli’yi
görevden aldı. Bu birinci skandal. Sağlık bakanlığı görevine getirdiği Ünal
Üsatel ise daha önce Jet skandalıyla bakanlıktan alınan bakandı. Bu da ikinci skandal.
UBP’nin inandırıcılığı hiç kalmamıştır. Buna
rağmen hâlâ iktidarda kalmasının tek bir nedeni vardır. Bu da Ankara’nın bu iktidar kanalıyla KKTC’yi idare etme
isteğidir. Ankara için bugüne kadar “uyum içinde “ çalışan en iyi hükümettir.
YORUMLAR