Akıl almaz açıklamalarla günü kurtarmak ve kendi kararlarını haklı çıkarmaya başlayan zihniyet Türkiye’den sonra buraya da geldi.
Kendilerini akıllı bizi ahmak sananlar aslında kafayı yeme durumundadırlar.
Türkiye’de kötü yönetimin cezasını halkalarına ödeten Erdoğan yönetimi önce .”Avrupa bizi kıskanıyor. Orada kuyruklar var. Bizde hamdolsun her şey var. Raflarımız dolu” diye açıklamalar yapmıştı.
Oysa dolu raflara insanlar pahalı olduğa için ulaşamıyorlar. Boş raflar da ekonominin çöktüğünü göstermektedir. Yağ, şeker bulunamıyor ve sınırlı satış yapılıyor.
Yıllar öncesinde tarımsal ürün bakımından kendi kendine yeten Türkiye şimdi saman ithal eder duruma düştü. Sadece saman da değil mercimek nohut gibi ürünler de ithal edilmektedir. Eleştiriler karşısında zamanın Tarım Bakanı pişkin pişkin. “Paramız var da ithal ediyoruz.” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmıştı.
Diyanet İşleri başkanı açlık sınırında olan insanlarla adeta alay eder gibi uyduruk hutbeler hazırlatarak: “Peygamberimiz yemeği sulu yaptırır,yanında ekmeği bol tutardı. Günde bir öğün makarna eti'de Kurbandan Kurbana yerdi” diye inanç üzerinden insanları kandırmaya çalışmıştı.
Oysa makarna, Peygamberin yaşadığı yıllarda yemek olarak bilinmiyordu. Makarna’nın yemek olarak yendiği ilk yıllar 1154 ve sonrası , yer olarak da Sicilya’ idi.
Etin pahalılaşması nedeniyle Türkiye’de ucuz et almak için insanlar Et ve Balık Kurumu’nun ucuz et sattığını öğrenince satış yerlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturdular.
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun kuyrukların görüntüsünü ortadan kaldırmak için aklınca çare üretti. Ete %48 oranında zam yaptı. Et fiyatları çok pahalı olduğu için artık insanlar orada da kuyruğa giremiyorlar. Osman Bey bu dahiyane fikirle kuyruk görüntüsünden kurtulmuş oldu. Belki de bir “aferin” bile almıştır.
Orada ne varsa burada da olacak diyenler çoğaldıkça gerçekten burada da akıl ve mantığa sığmayan işler yapılmaya başlandı.
Erdoğan ve onun tezgahından çıkmış olanlar inançlarını diğer insanlara da dayatmak ve yaşam şekline müdahale etmek için uyguladıklarını şimdilerde Maliye Bakanı Suat Atun yapıyor. O da insanları ahmak, kendini çok akıllı sanıyor.
Alkollü içeceklere okkalı zam yapan Sunat Bey bunun gerekçesini süt fiyatlarından ucuz alkollü içecek satılmasına bağladı. Sanki insanlar ucuz olduğu için süt yerine alkollü içecek içiyormuş gibi. Ne ilgi ne alaka.
Devletin ve özellikle laik olduğunu savunan devletin insanların beslenme, barınma ve sağlıklı bir çevrede yaşama gibi temel haklarını sağlamak zorundadır. Bunun için keyfine göre , kendi inancına göre yorumlayarak alkollü içeceklere zam yaparak dayatması tam bir AKP’li politikasıdır ve dini inançların insanlara dayatılmasıdır.
Sunat Atun ister süt içsin, ister çay. Buna kimsenin itirazı yok. Ama insanın yaşam şekline etki edecek uygulamalardan vazgeçmesi gerekir. Fiyat istikrar fonu için kaynak yeterince vardır. Bu kaynakları eşe dosta peşkeş çekeceğine çocukların beslenmesinde temek ihtiyaç olan süt fiyatlarcını süsbvanisiye etsin. Kimsenin yediğine ve içtiğine dolaylı da olsa müdahale etmesin.
YORUMLAR