Federal Kıbrıs Hareketi olarak daha önce de
belirttiğimiz gibi ana hedefimiz yurdumuzun birleştirilmesi ve insan hakları
temelinde bir çözüme kavuşmasıdır.
Geçmişte yaşanan ve günümüzde yaşamakta
olan tüm sorunların ana kaynağı bu
çözümsüzlüktür. Çözümsüzlüğün sebebi
olarak toplum liderleri birbirlerini suçlarken, olan iki toplumun insanlarına
olmaktadır.
Bir taraftan
Türkiye’nin 40 000 askerinin olması Rumların yaşam hakkına bir tehdit ve
endişe olarak görülüyor. Diğer taraftan Kıbrıslı Türkler ve adaya hukuksuzca taşınarak Rum malları üzerinde yaşayan ve çözümde bunların ellerinden
alınacağını düşünerek statükoyu devam ettirmeye çalışanlar. Yani yaratılan
ganimet düzeninin “kan döktük aldık” edebiyatıyla sürdürmeye çalışanlar.
Rumlar bir gecede biz kesecekler yalanına hâlâ
devam etmektedirler. İşlerine geldiğinde. “Kıbrıs Cumhuriyetinde bizim da
hakkımız var” diyen işine gelmediğinde
:” Kıbrıs’ta iki ayrı devlet var” diyen siyasilerimizin yüzsüzlüklerinden ya da
iki yüzlülüklerinden bıktık usandık.
Kendini
Sol olarak tanımlayan ancak sağdan oy olma uğruna sağ görüşlü kişilere adaylık teklif eden
siyasi partilerimiz kendi geçmişlerini ve parti kurucularının kemiklerini
sızlatmaya devam ediyorlar.
Dünyada sol yükselirken, sol ideolojiyi terk edip sağ partilerin alternatifi olma
düşüncesiyle siyaset üreten bu partiler dış politikada Türkiye ile çatışmaya
girmek istemezler. Hükümette yer alabilme adına onlara gülücükler sunmaya.
Bu sol olduğunu iddia eden partiler, kendi
tabanlarına bile yalan yanlış bilgiler vererek gerçeklerin gizlenmesini
sağlamaya çalışırlar. Oysa gerçekler elbet bir gün açığa çıkacaktır.
Sol’un sağa kayması ve güç birliğini sağlayamaması
parti çıkarlarının ön planda tutulmasını gösterir. Onların yurtseverlikle veya
toplumun menfaatleriyle bir dertleri yoktur. Tek dertleri mecliste bir koltuk
kapıp oturmaktı.
Solcu görüntüsüyle sağdakiler gibi yaşam
hayali kuranlar işte bu küçük burjuvalardır. Onların da yüzsüzlüklerinden ya da
iki yüzlülüklerinden bıktık usandık.
Yapılacak seçimlerle elde edilecek sonuçların
Türkiye’nin hizmetinde olmaması olası değildir. Bu da Kıbrıs’ın çözümsüzlüğüne
devam etmek demektir. Seçimlere girecek olan partilerin hiçbirisi Türkiye’ye
rağmen çözümü savunacak bir parti değildir.
Sadece zamanı geçirmeye ve “çözüm istermiş”
gibi davranıp çözümsüzlüğü yani statükoyu savunacaklardır.
Başarısızlıklarını da her zaman olduğu gibi ya “tek başımıza iktidara gelmedik”
diyecekler ya da “ambargolara” bağlayacaklardır
Gerçekleri söylememek ve gerçeklerin açığa
çıkmasını engellemek için ellerinden geleni arkalarına koymayacaklar.
Bu yüzsüzlerden ya da iki yüzlülerden bıktık
usandık.
Niçin sandığa gidelim? Niçin böyle kişilere vekalet verelim.
YORUMLAR