Herkese
merhabalar, uzun zamandır herhangi bir psikolojik rahatsızlığı ele almadığımı
farkedince bugün sizlere TSSB adı verilen psikolojik rahatsızlıktan bahsetmek
istiyorum. Çevrenizde aşağıdaki belirtileri gösteren birileri var ise bu konuda
bilinçli olmak ve ona göre hareket etmek faydalı olacaktır.
Travma
kavramının psikiyatri alanında resmi olarak ilk 1980 tarihinde Ruhsal
Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabının üçüncü baskısında ( DSM )
“Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun” tanımlanmasından sonra yer aldığı
söylenebilir. Resmi olarak ilk bu şekilde yer almış olsa da travmanın
psikiyatrik rahatsızlıklara yol açtığına dair görüşler mevcut olarak
bulunmaktaydı. Travmanın psikolojik sonuçları pek çok duruma göre değişiklik
göstermiştir. Siyasi ve politik sonuçlardan etkilenmiştir. Bunun dışında içinde
bulunduğu dönemin özelliklerine göre değişiklikler gösterdiği söylenebilir. Bu
duruma bakıldığında travma çalışmalarının inişli çıkışlı bir geçmişi vardır
diyebiliriz. Travma kavramının psikiyatri tarihindeki değişiklerinin
psikiyatrik rahatsızlıkların geçirdiği süreçleri göstermede önemli bir etkisi
olduğu söylenebilir. 60 yıllık etkisinin gözlemlenebildiği DSM el kitabından
travma kavramının belirgin değişikliklerini görmek mümkündür ( Kokurcan ve
Özsan , 2020) .
Travma,
bir kişinin yaşadığı korkunç bir olay karşısındaki verdi duygusal tepkidir. Kaza,
tecavüz ve doğal afet gibi olaylar korkunç olaylara örnek gösterilebilir.
Travmatik olay ise bir kişinin fiziksel bütünlüğünü , yaşantısını, sevdiği
kişileri, dünya ve insanlara karşı olan inançlarını tehdit eden olay olarak
tanımlanabilir. Bireyin yaşadığı doğal afetler, hayati tehlikesi olan
hastalıklar , tecavüz , işkence ve silahlı çatışma gibi olumsuz olayları yaşama
veya görme travmatik olay kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir. Travmatik
bir olay yaşayan kişinin hayatında sosyal , bedensel ve ruhsal açıdan
değişimler meydana gelmektedir. Bir kişide travmatik bir olay sonucunda ortaya
çıkan bozukluğa travma sonrası stres bozukluğu denilmektedir. Travma sonrası
stres bozukluğu kavramı ortaya çıkışından bugüne kadar
bilimsel
açıdan gelişimini sürdürmüştür. Travmatik olayın bireyin psikolojik sağlığı
üzerindeki etkisinin tarihi savaş tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Bu
alandaki çalışmaların 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başında artış gösterdiği
söylenebilir. Bu zamanda yaşanan tren kazaları ve modern harp araçları ile
gerçekleşen savaşın yıkıcı etkileri çokça söz konusu olmuştur. “Gülle etkisi” ,
“asker kalbi”, “asker tükenmişliği” ve “travma şoku” gibi kavramlar günümüzdeki
Travma Sonrası Stres Bozukluğunun doğuşuna kadar kullanılmıştır. Günümüzde DSM
– 5’ de tanımlanmış olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu şu şekilde
tanımlanmıştır; yaşanan travmatik bir olay sonucunda ortaya çıkan bu bozukluk
bireyde aşırı uyarılma hali ( hipervizilans ) , travmayı anımsatan veya bireye
travmayı çağrıştıran uyaranlardan kaçınması ve bireyin travmatik olayı rüyalar
ve “flashback” aracılığı ile tekrardan deneyimleme semptomları ile birlikte
takip eden ve kişide en az 1 ay boyunca süregiden bir psikolojik bozukluktur.
Bu bozukluk ölüm, ölüm tehdidi alma , ciddi yaralanmalar geçirme, cinsel tacize
maruz kalma , şiddet olaylarına tanıklık etme veya kişinin yakınlarının
yaşadığı herhangi bir travmatik olaya maruz kalması sonucu ortaya
çıkabilmektedir. Travma sonrası stres bozukluğunda istemsiz bir şekilde olay
akla gelebiliyor, olay rüyalara yansıyabiliyor, flashback aracılığı ile tekrar
tekrar yaşanabiliyor ve travmatik olayı hatırlatan içsel ve dışsal tepkiler
verilebiliyor. Travmatik olay toplumun büyük bir kısmını etkilemektedir.1967 ve
1991 yıllarında dünyanın farklı yerlerinde yaşanan felaketler sonucunda 7
milyon kişi vefat etmiştir ve 3 milyon kişide bu felaketten etkilenmiştir (
Başcılar ve Lotfi, 2017).
Okuduğunuz
için teşekkür ederim. Hoşçakalın, sağlıcakla kalın...
Kaynakça
Başçılar,
M. ve Lotfi, S. ( 2017 ). Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Sosyal Hizmet.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 3, 275-286.
YORUMLAR