Cambridge Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma, Y kuşağının bugüne kadar demokrasiye en az inanan kuşak olduğunu ortaya koydu
5 milyon kişinin katılımıyla yapılan araştırmaya göre, 1981-1996 arasında doğan milenyum yani Y kuşağı, demokrasinin performansı karşısında hayal kırıklığı yaşıyor
Y kuşağının önceki kuşaklara göre demokrasiye inanmamasının arkasında giderek büyüyen gelir eşitsizliği ve işsizlik bulunduğu vurgulandı
Raporda ABD nüfusunun neredeyse yüzde 25'ini oluşturan Y kuşağı üyelerinin toplam gelirin sadece yüzde 3'üne sahip olduğuna da dikkat çekildi
Evet 14 – 29 yaş arasındaki gençlerin demokrasiye inancı bu şekilde
Yani demokrasiye inanmıyorlar
Demokrasinin artık zenginlerin ultra zengin, fakirlerin ise daha fakir olduğu bir yönetim sistemi olduğuna inanıyorlar
Aslında demokrasi ile ilgili Fransa’da da tartışmalar uzun zamandan beridir var
Ve aslında yapılan bu tartışmalar demokrasilerdeki gelir eşitliğinin nedenini de açıkça ortaya koyuyor
Fransa’da tartışılan konu şu;
Eskiden demokrasi ile yönetilen ülkelerde çok farklı kesimlerden insanlar meclislere girebiliyordu
Ve bu kişiler de çok farklı kesimlerin sorunlarını dile getirebiliyorlardı
Ancak ilerleyen dönemlerde bu çok sesliliğin artık bittiği iddia ediliyor
Yapılan tartışmalarda artık demokrasi ile yönetilen ülkelerde meclislere girenlerin neredeyse tamamının sermayeyi temsil ettiği yönünde
Ve bu temsiliyetin siyasi görüş ayırımı olmaksızın olduğu yönünde
Bu savlarını ise şöyle anlatıyorlar
“Gelişen teknoloji ile birlikte artık kendinin en iyi reklam ve tanıtımını yapan adayların seçim kazandığı bir gerçek”
Yani seçim kazanabilmenin yolu basına, reklamcılara, sosyal medyaya ve diğer tanıtım malzemelerine yüklü para ödemeden geçiyor
Kısacası demokrasilerde artık seçim kazanabilmenin yolu “para”
Peki “para” kimde var
Tabi ki sermayede
Peki sermaye hayır olsun diye herhangi bir adayı finanse eder mi
Tabi ki etmez
Finanse ettiği seçimi kazanırsa onun etinden, sütünden, kemiğinden faydalanır
Kısacası sermayenin karşılık beklemeden kişi veya kişilere yatırım yaptığı günümüzde pek kabul gören bir sav değil
İşte Fransız düşünce kuruluşları, bazı sendikalar ve gruplar da bu noktadan yola çıkarak yeni tarz demokrasiye ağır eleştiriler getiriyor
Hatta Fransız senatosundaki vekilleri tek tek inceleyerek bu savlarının doğruluğunu da ortaya koydular
Ve şu anda baronların, büyük sermayenin oyuncağı olmuş demokrasi rejiminden farklı bir yönetim şekli arayışı içindeler
Fransızların demokrasi için ortaya koydukları savları uygulamaya koyduğumuz zaman
Tabi ki dünyanın en yaygın yönetim şekli olan demokrasilerde kazananların para babaları ve baronlar olması kadar normal bir sonuç olamaz
Zaten kazanıyorlar da
İşte bu görüntü altında özellikle neo liberal politikaların en acımasız şekilde uygulamaya konduğu son 50 yıllık sürede, hızla artan gelir eşitsizliği ve işsizlik, demokrasilere olan güveni de nerdeyse sıfır noktasına indirmiş durumda
Aslında başta Güney Amerika ülkeleri olmak üzere Y kuşağının öncü olduğu büyük halk hareketleri, sermaye tarafından kurulan düzenleri sallamaya başladı bile
Hatta bazı ülkelerde mevcut sistemin büyük savunucusu ABD’nin tüm çabalarına rağmen yönetimler de değişiyor
Geleceğin neler getireceğini bilemeyiz
Ancak her geçen gün “demokrasi” adı altında sermayeden yana giderek bozulan gelir dağılımı ve işsizlik, büyük halk hareketlerini de beraberinde taşıyacağı bir gerçektir
Peki bizde durum nedir diye sorarsanız, cevabım;
“Biz küçük ülkeyiz, birbirimizi iyi tanırız. Eğer kısa bir inceleme yaparsanız sonuca hemen ulaşırsınız” derim
Ve sizlere bir soru
Siz hiç reklamı gazetelerde, TV’lerde, sosyal medyada, bil boardlarda vs. yapılmayan veya parasızlık nedeniyle yapılamayan bir kişiye oy verdiniz mi? Veya oy verir misiniz?
Maalesef günümüzde demokrasiler para ile omuz omuza yürüyen ikiz kardeşlerdir
Öyleyse “yaşasın demokrasi” diyerek uyumaya devam edelim
YORUMLAR